Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Fransız Senatosu'nun sözde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'ni tanıyan kararıyla ilgili olarak, "Fransa'nın AGİT Minsk grubunun eşbaşkanı olarak tarafsız olması gerekmektedir. Bu karar ise bunun böyle olmadığını, Fransa'nın Karabağ ile ilgili çözümün değil, sorunun parçası olduğunu bir kez daha göstermiştir" dedi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Fransız Senatosu'nun sözde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'ni tanıyan kararıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Bakan Akar, “Fransız Senatosu'nun aldığı karar Karabağ sorununun 30 yıldır neden çözülemediğinin açık bir göstergesi olmuştur. Fransa'nın AGİT Minsk grubunun eşbaşkanı olarak tarafsız olması gerekmektedir. Bu karar ise bunun böyle olmadığını, Fransa'nın Karabağ ile ilgili çözümün değil, sorunun parçası olduğunu bir kez daha göstermiştir" ifadelerini kullandı.
Afganistan'da Hamid Karzai Havaalanı'nda ana havaalanlarının sivil sektörlerin işletilmesi ile ilgili BAE ve Afganistan arasında bir anlaşma imzalandığı anımsatılarak, havalimanının askeri tarafının işletmesinden sorumlu Türkiye'nin konuya ilişkin değerlendirmesi sorulan Bakan Akar, şöyle konuştu:
"Elbette Afganistan'ın egemen bir devlet olarak bu kararına saygı duyuyoruz. Her türlü kararı alabilirler. Ancak BAE'nin Türkiye'ye yönelik düşmanca tavırları göz önüne alındığında Kabil Havaalanı'nın askeri kısmının işletmesinden sorumlu olmamız nedeniyle bu kararın hukuki ve operasyonel açıdan yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini değerlendiriyoruz."
Akdeniz'de Türk ticaret gemisine yapılan hukuk dışı arama sonrasında başta Almanya Savunma Bakanı tarafından yapılan açıklamalar hatırlatılarak değerlendirmesi sorulan Bakan Akar, "Olaydan sonra yapılan açıklamalarda herkesin sorumluluğu üstlenmekten kaçındığını net şekilde görüyoruz. Ortada uluslararası hukuka aykırı bir durum olduğunu bildikleri için suçu birbirlerine atma gayretindeler. Courbet olayında olduğu gibi gerçekleri örtbas etmeye, çarpıtmaya çalışıyorlar, hukuki bir temele dayanmayan, temeli sağlam olmayan bu olayın altında kalmamak için kaçıyorlar. Bu arada Courbet olayını da hala takip ettiğimizi, Fransa’nın hala gecikmiş bir özür borcunun olduğunu hatırlatmak isterim. Hukuksuz, yanlı ve tartışmalı bir harekat olan İrini’yi NATO harekatlarıyla ilişkilendirmeye yönelik çabalar olduğunu da biliyoruz. Fransa, Akdeniz’de açıkça deniz serbestisini ihlal eden bu harekatı NATO ile ilişkilendirmek suretiyle kendince meşrulaştırmaya çalışıyor. Bu tür girişimlere karşıyız. Ayrıca olayı NATO ile ilişkilendirme çabalarına en güzel cevabı da NATO Genel Sekreteri Sayın Stoltenberg vermiştir. Türkiye'nin NATO'daki önemi ve katkıları NATO Genel Sekreteri tarafından bir kez daha vurgulanmıştır. Stoltenberg, daha önce olduğu gibi objektif açıklamalarıyla gerçekleri gözler önüne sermiştir. Türkiye’nin tatbikatlar, harekatlar, NATO karargahlarına personel desteği gibi konularda ve diğer alanlarda İttifak'a karşı tüm sorumluluklarını yerine getirdiği ve NATO’ya en fazla katkı veren ülkelerden biri olduğu unutulmamalıdır” dedi.