Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Özgür Sert Mardin 1969 Spor’da
Özgür Sert Mardin 1969 Spor’da
AK Parti Erzurum İl Danışma Meclisi toplandı
AK Parti Erzurum İl Danışma Meclisi toplandı
Kaymakam Çelik'ten Bahçecik istişaresi
Kaymakam Çelik'ten Bahçecik istişaresi
Erzurum’da 412 Gıda işletmesi denetlendi
Erzurum’da 412 Gıda işletmesi denetlendi
Erzurumspor 2. etap kamp çalışmalarını tamamladı
Erzurumspor 2. etap kamp çalışmalarını tamamladı
HABERLER>KÜLTÜR-SANAT
26 Temmuz 2025 Cumartesi - 13:49

Eğilmez İtfaiye geleneğini paylaştı

Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Eğilmez, Türklerde yangınla mücadele geleneği ve itfaiye teşkilatının tarihi kökeniyle ilgili ilginç tespitlerde bulundu.

Eğilmez İtfaiye geleneğini paylaştı

Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Eğilmez, Türklerde yangınla mücadele geleneği ve itfaiye teşkilatının tarihi kökeniyle ilgili ilginç tespitlerde bulundu.
Doç. Dr. Savaş Eğilmez, henüz çevre bilinci kavramının olmadığı dönemlerde bile Türklerin doğaya büyük bir özenle yaklaştıklarını vurgulayarak, "Yaşadıkları her coğrafyada tabiatı korumayı görev bilmişlerdir. Türklerde ağaç kültü, kökeni çok eskiye dayanan, doğayla derin bağlara sahip bir inanç sisteminin ve dünya görüşünün önemli bir parçasıdır. İslamiyet öncesi Türk topluluklarında merkezi bir yer tutmuştur. Bu kült, sadece doğaya saygı değil, aynı zamanda kutsallık, atalarla iletişim ve evrenin düzeniyle ilgili kozmolojik bir anlayışı da barındırır. Yine Türk kültüründeki hayat ağacı ki bunun kayın ağacı olduğu da ifade edilir, Türk dini ve sosyal hayatında da çok önemli yer tutar. Öyle ki Türkler yerleşik hayata geçtiklerinde de ağaç sevgisini yaşatmış ve hayatlarının önemli bir parçası haline getirmişlerdir. Bu anlayış, sadece bireysel bir hassasiyetle sınırlı kalmamış, zamanla hukuk sistemlerine yansıyarak caydırıcı önlemler hâline gelmiştir. Nitekim çıkar sağlamak amacıyla kasten orman yakanlara dayaktan hapse, tazminattan müebbet kürek cezasına kadar uzanan ağır yaptırımlar uygulanmıştır. Günümüzde, özellikle yaz aylarında artan orman yangınları, sadece doğayı değil, içinde barınan canlı hayatını da tehdit etmektedir. Ne yazık ki bu yangınlarda insanlarımızı da kaybediyoruz. Ancak bu sorun ne bugüne özgüdür ne de çözüm arayışları ilk kez gündeme gelmektedir. Türk tarihinde yangınla mücadeleye yönelik bilinçli yaklaşımlar, Selçuklulardan Osmanlı’ya kadar uzanan köklü bir geçmişe sahiptir" diye konuştu.
Selçuklularda yangın ve tedbirler
Büyük Selçuklu ve Türkiye Selçuklu dönemlerinde şehir planlamasının önemli bir yer tuttuğunu dile getiren Eğilmez, "Ancak yapı malzemelerinin büyük ölçüde ahşap olması, yangın riskini oldukça artırmaktaydı. Bu dönemde henüz kurumsal bir itfaiye teşkilatı olmasa da "muhtesip" adı verilen görevliler, çarşı ve pazarlarda düzeni sağladıkları gibi yangınlara karşı önlem alma sorumluluğu da taşıyorlardı. Yangınlar genellikle komşular, esnaf loncaları ve mahalle halkının yardımıyla söndürülmeye çalışılırdı. Su yolları, kuyular, sarnıçlar ve şadırvanlar bu müdahalelerde kullanılırdı" dedi.
Selçuklu hukukunda yangın suçları
Selçuklu hukuk sisteminin büyük ölçüde İslam hukuku ve Türk töresine dayandığını hatırlatan Doç. Dr. Savaş Eğilmez, "Yangına sebep olan kişinin niyeti, cezanın şekillenmesinde belirleyici unsurdu. Kasten çıkarılan yangınlar cinayetle eşdeğer sayılır, fail hakkında kısas, diyet ya da idam cezaları uygulanabilirdi. Yangın sonucu mal zarar görmüşse, zararın tazmini esastı. Dikkatsizlik sonucu çıkan yangınlarda ise ceza kadı tarafından belirlenirdi. Bu ceza hapis, para cezası ya da sürgün olabiliyordu" şeklinde konuştu.
Osmanlı’da orman yangınları ve hukukî uygulamalar
Osmanlı döneminde de orman yangınlarının sebeplerinin günümüzden çok farklı olmadığını belirten Eğilmez, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tarla açmak, arazi kazanmak amacıyla bilinçli olarak ormanların yakılması sık görülen bir durumdu. Ayrıca ormanda eğlenirken yakılan ateşler, rastgele atılan sigara izmaritleri ve hatta tren yolculuklarında dışarı atılan korlar da yangınlara neden oluyordu. Örneğin; 1902’de tren hattı yakınında atılan bir sigara 500 dönüm ormanı kül etmiş, 1916’da Belgrad Ormanı’nda yolcuların attığı sigara büyük bir yangına neden olmuştu. 1894’te tren ateşçilerinin attığı korlar nedeniyle Sinekli ile Çerkezköy arasında geniş bir ormanlık alan yanmıştı. Yangınları sadece bireysel ihmaller değil, siyasî amaçlar da tetikleyebiliyordu. 1919’da Rum eşkıyalar, kolluk kuvvetlerini meşgul etmek kasıtlı yangınlar çıkarmışlardı."
Yangınla mücadelede toplumsal seferberlik
Osmanlı’da yaz aylarında geçici orman korucuları (kolcular) görevlendirildiğini anlatan Doç. Dr. Savaş Eğilmez, "Yangın çıktığında askerler, halk, köy muhtarları ve aşiret reisleri söndürme çalışmalarına katılırdı. Kuru otların temizlenmesi, ağaçların aralıklı kesilmesi gibi önleyici tedbirler uygulanırdı. Ayrıca yangın çıkaranların müebbet kürek cezasına çarptırılacağı halk arasında sık sık hatırlatılırdı. Yangına sebep olanlara yönelik soruşturmalar titizlikle yürütülür, sorumlular mutlaka cezalandırılırdı. Buna karşılık yangın söndürmede üstün çaba gösterenler de madalya ve ödüllerle onurlandırılırdı" dedi.
İtfaiye teşkilatının kurumsallaşması
Osmanlı’da yangınlara karşı ilk kurumsal adım 1714 yılında atıldığını söyleyen Eğilmez, "Bu tarihte Yeniçeri Ocağı bünyesinde ilk tulumbacı bölükleri kurulmuştur. İtfaiye teşkilatının tarihî gelişimi genel hatlarıyla şu dönemlere ayrılır: Hazırlık Dönemi (1714-1826): Yeniçerilere bağlı ilk tulumbacılar. Fetret Dönemi (1826-1828): Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra geçici yerel tulumbacılar. Toparlanma Dönemi (1828-1874): Asakir-i Mansure-i Muhammediye ordusu içindeki yangıncı birlikler ve belediye teşkilatları. Yükselme Dönemi (1874-1923): Askeri itfaiye yapılarının gelişimi. Yeniden Yapılanma (1923-sonrası): Cumhuriyet dönemi modern itfaiye sistemleri" diye konuştu.
Avrupa’dan gelen hayranlık ve hayret
Türklerin doğaya ve hayvanlara gösterdiği ilginin, Osmanlı’ya gelen Avrupalı seyyah ve elçileri şaşırttığını belirten Eğilmez, "Kimileri bu hassasiyeti anlayamayarak 'aşırı' bulmuş, kimileri ise hayranlıkla aktarmıştır. Örneğin, Osmanlı ordusunda görev yapan ve Humbaracı Ahmed Paşa adını alan Kont de Bonneval, hatıratında ağaçların sıcaktan kurumasını önlemek amacıyla onları her gün sulamak için vakıf kuran Türklerden bahseder" dedi.
Geçmişten günümüze aynı sorumluluk
Doç. Dr. Savaş Eğilmez sözlerini şöyle tamamladı: "Yangınla mücadele, Türk tarihinin sadece idarî ya da askerî bir meselesi değil; aynı zamanda kültürel ve ahlâkî bir ödevi olmuştur. Selçuklu’dan Osmanlı’ya, oradan Cumhuriyet’e uzanan bu anlayış; bugün karşı karşıya olduğumuz çevre felaketlerine karşı yeniden hatırlanmalı ve yaşatılmalıdır. Çünkü tarih bize sadece neleri başardığımızı değil, nelere duyarlı olduğumuzu da hatırlatır."

 
Erzurum’da 412 Gıda işletmesi denetlendi
 
Kaymakam Çelik'ten Bahçecik istişaresi
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Dr. Sadık Ahmet dualarla anıldı
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Batı Trakya Türkleri'nin ...
ETÜ’de Cumhuriyet'in Temelleri ve Erzurum Kongresi gündemi
Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) Bilim İletişimi Ofisi tarafından yürütülen ...
Hoca Raif Efendiye vefa
Erzurum Kongresi’nin 106. Yıl dönümü münasebetiyle Türkiye Dil ve Edebiyat ...
 
Erzurum’da 529 yıllık gelenek yaşatılıyor
Erzurum Vakıflar Bölge Müdürlüğü, Sultan II. Bayezid Vakfı’nın 529 yıllık ...
Duran’dan Erzurum Kongresi mesajı
Duran, "Erzurum’da yükselen istiklal gayesi, millî sınırlar içerisinde ...
Oğurtan örnek Müslümanlığı anlattı
Erzurum Müftülüğü bünyesinde "İnsana Hizmet Noktasında Etkin Din Görevlisi ...
 
Erzurum Ulu Cami Hatıra Parası tedavülde
Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü tarafından "Camiler Serisi" ...
Taş Ambarlar, kapalı çarşı ve müzeye dönüşüyor
Erzurum’un tarihi ve kültürel mirasını gün yüzüne çıkaracak önemli bir proje daha başlıyor.
Erzurum’da Kongre Ruhu
Erzurum Kongresi'nin 106'ncı yıl dönümü düzenlenen törenlerle kutlandı, ...
 
YAZARLAR
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Tost Adaleti ve Diğer Küçük Hesaplar
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
Medeniyet mi dediniz?
Ö. Faruk Kayaalp
Ö. Faruk Kayaalp
Teşekkür Vefadır: Büyükşehir ve Palandöken Belediyesi
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Aydemir’den Sert Uyarı: Siyaset Sokakta Değil, Sandıkta Yapılır
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Hızlı Tren Haritasında Büyük Bir Boşluk: Erzurum
Baki Gezmiş
Baki Gezmiş
Yüce kitabımız Gölgesinde
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ANKET
Erzurum’un Türkiye Yüzyılı Önceliği:

Göçün Önlenmesi
Milletvekili Sayısının Yeniden Yükselmesi
Raylı Sistem
Türk Dünyası Merkezi Konumunu Alması
Tarımsal Sanayi Merkezi Olması
Erzurum İmaj ve Algısının Güncelleştirilmesi
Yeni Stadyum
Erzurum’un Eski Mahallelerine Yeniden Kavuşması
Betonlaşmanın durdurulması
Hepsi


Sonuçları göster Anket arşivi
ARŞİV
PALANDÖKEN
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeKünye FacebookFacebook TwitterTwitter Günün HaberleriGünün Haberleri