Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, bugün gece idrak edilecek olan Miraç kandili dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “İsrâ ve Miraç, Sevgili Peygamberimizin insanlığı İslâm’a davet sürecinin en zor yıllarında bir gece Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksâ’ya, oradan da zaman ve mekânın sahibi Yüce Mevla’nın sonsuz ayet ve kudretini müşahede etmek için semaya yaptığı, pek çok ilahî hikmet ve bereketi içinde barındıran manevî bir yolculuktur.” dedi.
Miracın, beşerîlikten insanlığa yükseliş olduğunu ifade eden Başkan Görmez, miracı, “fiziğin metafiziğe, bedenin ruha, ruhun sahibine, kulun Allah’a yükselişidir.” diye tanımladı.
“Müslümanlar bu yükselişi tıpkı Resûl-i Ekrem (sas) gibi ancak O’nun razı olacağı bir hayatı yaşayarak gerçekleştirirler.” diyen Başkan Görmez, şöyle devam etti:
Miraç, sadık ve samimi bir iman, ibadet ve taat, ihlas ve takva, güzel huy ve ahlâk, hayır ve hasenat, hak ve hakikat, doğruluk ve dürüstlük, adalet ve sevgi, merhamet ve şefkat, dostluk ve kardeşlik, sabır ve sebat, fedakârlık ve cömertlik, yardımlaşma ve dayanışma gibi fazilet ve erdemler ile yükselmektir.
“MİRAÇ, İNSANIN KENDİ KALBİNE VE İÇ DÜNYASINA YAPMASI GEREKEN BİR YOLCULUKTUR”…
“Miraç, göklere olduğu kadar, insanın kendi semasına yani kalbine ve iç dünyasına doğru da yapması gereken bir yolculuktur. Yeryüzünün iki manevi merkezinde, Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa’da Resûl-i Ekrem’le gerçekleşen bu mübarek yolculuk, bugün bizim için manevi merkez olan gönül dünyamızda da gerçekleşmelidir.
Her yıl gelen Miraçla önce inancımızı, sonra bağlılığımızı, samimiyetimizi, amellerimizi yenileriz. Riyaya, kibre, samimiyetsizliğe, ikiyüzlülüğe karşı dindarlığımızı gözden geçiririz. Aile bağlarımızı, anne ve babamızla, yavrularımızla ilişkilerimizi, komşularımızla olan bağlarımızı yenileriz.”
MİRACIN, İSLAM’IN GAYESİNİ SEMBOLİZE EDEN ÜÇ HEDİYESİ…
Peygamber Efendimiz (sas), miraçtan üç büyük hediye ile dönmüştür: Birincisi gözümün nuru, müminlerin miracı dediği namaz; ikincisi Bakara suresinin son iki ayeti; üçüncüsü de istikametini imana çeviren herkesin, sonunda cennete gireceği müjdesidir. Bu üç hediye aslında, İslâm’ın gayesini sembolize etmektedir. Namaz ile günde beş kez Rabbinin huzurunda durarak bireysel yükselişini yakalayan mümin, Miraç müjdesi ayetlerle sorumluluğunun sınırlarını ve ufuklarını görür. Ayrıca Resuller arasında bir fark olmadığını, bir fark gözetilmediğini, tevhit elçilerinin ortak misyonunu evrensel ve ideal bir hedef olarak önüne koyar. Toplumsal barışın tarihsel kökeni bu ayetle âdeta abideleşir. Ve mümin, iman istikametinde olduğu sürece cenneti kazanacağını bilir. Böylece imanın evrenselliği, yüceliği, kuşatıcılığı, ebedîliği bir müjde olarak, bir hediye olarak sunulur.
“PEYGAMBER’İN MİRACINDAN İLHAM ALARAK, BİREYİN, TOPLUMUN VE TOPYEKÛN BÜTÜN İNSANLIĞIN YÜKSELİŞİ ÜZERİNDE YENİDEN DÜŞÜNMEK DURUMUNDAYIZ”
“Sevgili Peygamberimizin miracından ilham alarak bireyin, toplumun ve topyekûn bütün insanlığın yükselişi üzerinde yeniden düşünmek durumundayız. Modern zamanlarda insanlığın içine düştüğü manevi sorunların üstesinden gelinmesinde, aşağıların aşağısına yuvarlanmış insanlığı Sevgili Peygamberimizin (sas) yüksek değerlere nasıl kavuşturduğunu bilmeye; getirdiği değerlerin insanlığın süflî bir hayattan ulvî bir hayata yükselişi için nasıl bir miraç vazifesi gördüğünü anlamaya ihtiyaç vardır. Bu duygu ve düşüncelerle başta ülkemiz olmak üzere gönül coğrafyamız ve bütün âlem-i İslâm’ın mübarek Miraç Kandilini tebrik ediyor; bu gecenin milletimizin, İslâm dünyasının ve tüm insanlığın yüksek değerlerle miracına; huzur ve mutluluğuna; özellikle yakın coğrafyamızdaki Müslüman kardeşlerimizin içinden geçmekte olduğu zorlu süreçten bir an evvel kurtularak hem maddî hem de manevî açıdan yeniden yükselmesine vesile olmasını Yüce Mevla’dan niyaz ediyorum.”