BEAH Ruh ve Sinir Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Serkan Eröz, hayattan zevk alamama, uyku bozukluğu, değersizlik düşüncesi, iştah bozukluğu, ümitsizlik gibi çeşitli belirtilerle ortaya çıkan depresyonun ramazanda düştüğünü söyledi. Bunda aidiyet duygusunun önemli bir faktör olduğunu bildiren Dr. Eröz, "Gelenek ve göreneklerimize göre akşamları iftara davet etme ya da edilme, topluca gidilen teravih namazları, düzenlenen çeşitli Ramazan etkinlikler kişide beklenti duygusu, geleceğe dair bir umut oluşturuyor. Bununla birlikte kişi şayet orucunu da tutabildiyse kendini daha değerli, vazifesini layığıyla yerine getirmiş hissediyor" dedi.
DEPRESYON RÜYALARI ETKİLİYOR
Eröz, uyanık hayattaki depresyonun rüyalara da yansıdığını belirtti. Eröz, depresyon hakkında şöyle konuştu:
“ Yani, depresyonun etkileri rüyalarda da görülüyor. Mesela kişi, rüyasında çok şiddetli bir deprem olduğunu görüyor. Her şey yıkılıyor. Bu rüyayı açtığınızda, rüyadaki depremin hayattaki 'duygusal' bir depreme karşılık geldiğini görüyorsunuz. Rüyayı gören kişi, eşinden ayrılınca büyük bir duygusal 'sarsıntı' yaşıyor, hayatında şimdiye kadar kurduğu her şey ona göre 'yıkılıp' gidiyor. Psikoterapi süreci içinde depresyon düzeldiğinde, rüyalar iyileşiyor! İyileşmenin ilk dönemlerinde, 'deprem' teması rüyalarda devam edebiliyor ama rüyada yaşanan deprem daha hafif oluyor. Depresyon düzeldiğinde, bu tip rüyalar da bitiyor. Kişi, rahatlıyor. Depresyon sadece hastanın kendisi üzerinde değil, çevresi üzerinde de baskı yaratabiliyor. Hastalığın isteksizlik, neşesizlik ve zevk alamama gibi belirtileri nedeniyle sosyal ilişkilerde de bir bozulma oluyor. Hasta yakınları çoğu zaman ne yapacağını bilemez halde yardım için çırpınıyor. Öncelikli olarak yapmaları gereken, hastayı doktora gitmeye ve ona rahatsızlığını ayrıntılı bir şekilde anlatmaya ikna etmek. Depresyon, tedavisi mümkün olan bir hastalık. Ancak tedavi zaman istiyor. O sebeple sabırlı ve anlayışlı olmak büyük önem taşıyor. Hastalığın doğası gereği karamsar ve umutsuz olan kişiye, umut verici sözlerle yaklaşılmalı. Psikiyatrik ilaç tedavilerinin etkilerinin çoğu zaman iki-üç haftadan sonra ortaya çıktığı unutulmamalı. İsteksiz, hiçbir şeyden zevk almayan hastanın neşelenmesi, hoşuna gideceğini düşünerek onu aktivitelere zorlanmamalı”