Cumhurbaşkanı Erdoğan: " Hiç kimsenin ne üreticimizin alın terine, emeğine ne de tüketicimizin sofrasına ekmeğine göz dikmesine izin vermeyeceğiz" dedi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Çiftçi kardeşlerim vasıtasıyla tüm ülkeme sesleniyorum; Hiç kimsenin ne üreticimizin alın terine, emeğine ne de tüketicimizin sofrasına ekmeğine göz dikmesine izin vermeyeceğiz. Tarım sektöründeki spekülatörleri tıpkı sınırlarımıza dayanan teröristler gibi bir milli güvenlik sorunu olarak görüyor ve ona göre de muamele ediyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Türkiye’nin En Büyük Çiftçi Ailesi Milletin Evinde” etkinliğine katıldı. Programda yaptığı konuşmada Erdoğan, yardımlaşma ve dayanışmanın bizim kültürümüzün mayasında ruhunda özünde olduğunu belirterek, “Ahilik müessesesi asırlar boyunca bu milleti hem maddi hem manevi olarak ayakta tutmuştur. Anadolu’da teknolojik aletlerin olmadığı o zor dönemlerde işler asırlar boyunca imece usulüyle yapılmıştır. Tarlalar bu şekilde kaldırılmış, harmanlar bu şekilde sürülmüş ihtiyaçlar bu şekilde karşılanmıştır. Çiftçilerimize hizmet için kurulan ve 1863 yılından beri faaliyet gösteren Tarım Kredi Kooperatiflerimizde bu anlayışın, işbirliğinin, bu dayanışmanın ürünüdür. Tarım Kredi Kooperatifleri gönüllü katılıma, demokratik denetime, işbirliğine ve toplumsal sorumluluğa dayalı hep daha iyisini gerçekleştirmek için çalışan yapısıyla çiftçilerimize hizmet veriyor. Bugün bu kuruluşumuz binlerce kooperatifi yüz binlerce ortağıyla ülkemizin en büyük çiftçi kuruluşu durumundadır” ifadelerini kullandı.
TANZİM SATIŞ UYGULAMASI
“Ortaklarından değerinden aldığı ürünleri tüketiciyle de buluşturan tarım kredi kooperatiflerimiz geçtiğimiz haftalarda hayata geçirdiğimiz tanzim satış uygulamasının da ana tedarikçisidir” diyen Erdoğan, “Üreticilerimizin girdilerinin önemli bir bölümü birliğimizce karşılanıyor. Birliğimiz geçtiğimiz yıl çiftçilerimize 2 milyar 100 milyon liralık gübre, yaklaşık 2,5 milyar liralık yem, 1 milyar 250 milyon liralık motorin, 550 milyon liralık tohumluk, 400 milyon liralık tarım aleti ve makinesi 300 milyon liralıkta kömür satışı yaptı. Toplamda 8 milyar lirayı bulan bu satış rakamıyla çiftçimize her alanda destek olundu. Ortaklarının tohum, gübre, mazot, ilaçlama, sulama sistemleri, sera ürünleri, fide, fidan gibi ihtiyaçlarını karşılayan birliğimizin geçtiğimiz yıl bunun için açtığı kredi rakamı tam 9 milyar liradır. Çoğunluğu ayni olmak üzere birliğimizin her bir ortağına kullandırdığı kredi ortalaması ise 19 bin liradır. Kırsal kalkınma projelerinden en çok yararlananlardan da yine birliğimiz üyesi kooperatiflerdir. Birliğimizin önümüzdeki dönemde de çiftçilerimizin yanında yer almayı sürdüreceğine inanıyorum. Bizde hükumet olarak çiftçilerimizi desteklemek için her türlü çabayı gösteriyoruz. 2019 yılı destekleme ödemelerini hızla gerçekleştiriyoruz. Yılın ilk 2 ayında çiftçilerimize 5 milyar liralık destekleme ödemesini yaptık” açıklamasında bulundu.
“3 MİLYAR 716 MİLYON LİRALIK DESTEKLEME ÖDEMESİ YAPACAĞIZ”
Mart ayında yapılacak desteklerinde müjdesini veren Erdoğan, “Mart ayı içerisinde alan bazlı desteklerde 2 milyar lira buzağı desteklerinde 730 milyon lira diğer hayvancılık desteklerinde 198 milyon lira yem bitkileri desteklerinde 80 milyon lira ve sulama elektriği sertifikalı tohum gibi diğer hususlarda da 148 milyon lira olmak üzere toplam 3 milyar 716 milyon liralık destekleme ödemesi yapacağız. Böylece yılın ilk 3 ayında çiftçilerimize üreticilerimize 8 milyar 777 milyon liralık bir desteği sağlamış olacağız. Tüm bu destek ödemelerinin üreticilerimize hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.
“BUGÜN ARTIK ÜLKEMİZ TARIMSAL HASILA BAKIMINDAN AVRUPA’DA İLK SIRADA YER ALIYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: “Tarım ve hayvancılığın ülkemiz bakımından taşıdığı önemi çok iyi bilen bir yönetimiz. Çiftçilerimize bugüne kadar yaptığımız 126,8 milyar liralık destek ödemesi bunun en somut ifadesidir. Türkiye 2002 yılında tarımsal milli gelir bakımından 37 milyar lirayı dahi bulmayan bir büyüklüğe sahipti. Tarım ürünleri ihracatımızda 3,7 milyar dolar düzeyindeydi. Çiftçilerimize yılda verilen tarımsal destek rakamı 1,8 milyar doları ancak buluyordu. Biz bu seviyeden aldığımız Türkiye’yi tarımsal milli gelirde 190 milyar lira tarım ürünleri ihracatında 17,7 milyar dolar, tarımsal desteklerde bu yıl itibariyle 16,1 milyar liraya yakın bir yere getirdik. Bugün artık ülkemiz tarımsal hasıla bakımından Avrupa’da ilk sırada yer alıyor. Nereden nereye. Laf değil ben şimdi size resmi rakamları açıklıyorum.”
“BİZ GEÇTİĞİMİZ 10 YILDA 6,1 MİLYON HEKTAR ALANDA ARAZİ TOPLULAŞTIRMASINI TAMAMLADIK”
Türkiye’nin tarım sektöründeki konumu daha da güçlendirmek için pek çok çalışma yürüttüklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunlardan biri de arazi toplulaştırmasıdır. Bu projenin ilk başladığı 1960 yılında 2002’ye kadar 42 yıl toplam 450 bin hektar arazi toplulaştırması yapılabilmişti. Biz geçtiğimiz 10 yılda 6,1 milyon hektar alanda arazi toplulaştırmasını tamamladık. Halen 3, 6 milyon hektar alanda da tescil işlemleri sürüyor. Genç nüfusun tarım sektörüne ilgisini arttırmak için genç çiftçilerimize 30 bin lira hibe desteği ödüyoruz. Böyle bir şey yoktu bunu biz yapıyoruz. Gençlerimizi de hem bugün hem de yarınlara hazırlayalım diye yapıyoruz. Hayvancılıktan bitkisel üretime tıbbi aromatik bitkilere kadar geniş bir alana yayılan bu uygulama kapsamında son 3 yılda 48 bine yakın genç çiftçimizi 1,5 milyar lirayı bulan bir kaynakla destekledik” dedi.
“HALEN 258 OVAMIZI SİT ALANI OLARAK İLAN ETMİŞ DURUMDAYIZ. YAKINDA BU SAYIYI 300’E ÇIKARTIYORUZ”
“Attığımız bir başka önemli adım da tarım arazilerinin miras ve satış yoluyla bölünmesinin önüne geçmektir” diyen Erdoğan, “Bu şekilde bugüne kadar yaklaşık 1 milyon nektar arazinin bölünmesini önledik. Tarım ve hayvancılık yapılan ovalarımızı koruma altına almak için sit alanı olarak ilan ediyoruz. Aksi takdirde yazık olur. Bu topraklar öyle rastgele kullanılsın diye değil, tarımsa bunu tarım için yoksa her tarım alanına kalkıp biz beton yığınlarını dikersek bu vatana ihanet ederiz, bu millete ihanet ederiz. Halen 258 ovamızı sit alanı olarak ilan etmiş durumdayız. Yakında bu sayıyı 300’e çıkartıyoruz. Böylece bu ovalarımızın betonlaşmasının önüne geçecek sadece tarım yapılan yerler olarak bunların kalmasını sağlıyoruz” şeklinde konuştu.
“ÇİFTÇİ BORCUNUN SAHİBİDİR”
Her işte olduğu gibi tarım sektöründe de para yani finansın çok önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Sadece geçtiğimiz yıl çiftçilerimize Ziraat Bankası aracılığıyla yaklaşık 32 milyar lira tarım kredi kooperatifleri aracılığıyla yaklaşık 6.4 milyar lira kredi kullandık. Bu kredilerin geri dönüş oranının yüzde 98’ler yüzde 99’larda bu seviyelerde olmasını önemli görüyorum. Bu ne demek benim çiftçim güvenilirdir benim çiftçim inanılırdır. Aldığı krediyi zamanında gelir öder. Yüzde 98, 99 bu demektir. Bunun yanında bakıyorsunuz bir diğer yerlerde kredi alanların birçoğu üzerine yatıyor ama çiftçi yatmıyor. Çiftçi borcunun sahibidir. Ülkemizde elde edilen tahıl rakamı 30.8 milyon tondan 34,5 milyon tona meyve rakamı 13,3 milyon tondan 20,5 milyon tona sebze miktarı da 25.8 milyon tondan 30 milyon tona yükselmiştir” ifadelerini kullandı.
“TARIM SEKTÖRÜNDEKİ SPEKÜLATÖRLERİ TIP Kİ SINIRLARIMIZA DAYANAN TERÖRİSTLER GİBİ BİR MİLLİ GÜVENLİK SORUNU OLARAK GÖRÜYOR VE ONA GÖRE DE MUAMELE EDİYORUZ”
Bitkisel üretimin toplamda 98 milyon tondan 117 milyon tona ulaşması tarıma verilen desteklerin karşılığının alındığının bir işareti olduğunu kaydeden Erdoğan, “Bu rakamlar bir takım spekülatörlerin kimi zaman patates soğan kimi zaman domates biber patlıcan gibi vatandaşlarımızın en çok kullandıkları ürünler üzerinden sahneledikleri oyunların amacını daha iyi gösteriyor. Spekülatörlerin gayesi çiftçinin üreticinin hakkını hukukunu çıkarını korumak değildir. Bir kısmı sadece kar hırsıyla hareket ederken bir kısmı daha derin emeller güdüyor. Milletimizle birlikte ülkemiz üzerinde oynanan her oyun gibi bu tür tezgahları da bozmaya devam edeceğiz. Çiftçi kardeşlerim vasıtasıyla tüm ülkeme sesleniyorum; Hiç kimsenin ne üreticimizin alınterine, emeğine ne de tüketicimizin sofrasına ekmeğine göz dikmesine izin vermeyeceğiz. Tarım sektöründeki spekülatörleri tıp ki sınırlarımıza dayanan teröristler gibi bir milli güvenlik sorunu olarak görüyor ve ona göre de muamele ediyoruz” açıklamasında bulundu.
“BİZ BU TERÖR ÖRGÜTLERİNE RAĞMEN BARAJLARIMIZI YAPTIK YAPIYORUZ VE YAPACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu gelişmelerde ülkemize 276 olan baraj sayısına 563, 228 olan gölet sayısına 350, bin 764 olan sulama tesisi sayısına da bin 332 ilave etmiş olmamızın büyük payı var. GAP ile dev bir projenin sulama alanını 200 bin hektardan 560 bin hektara yükselttik. Kendi alanında dünyada 4. Sırada yer alan ılısu barajı da bitmek üzere. İnşallah bu yıl su tutmaya başlıyoruz. Biz bu teröristlerle ne kadar uğraştık. Bu PKK terör örgütüyle ne kadar uğraştık. Bize Ilısu Barajını yaptırtmamak için diğer yerlerde Tunceli’ de Siirt’te birçok yerdeki barajların yapılmaması için bunlar ne kadar engeller oluşturmaya çalıştılar. Dert ne biliyor musunuz? O barajlar oluşursa oralardan geçiş yapamıyorlar. Onun içinde bu barajların yapılmasını engellemeye çalıştılar. Biz bu terör örgütlerine rağmen barajlarımızı yaptık yapıyoruz ve yapacağız. Çünkü burada elektrik enerjisi var. Hidroelektirik santrallerini buraya kuruyoruz. Burada sulama var. Tarım arazilerini bunlarla suluyoruz. Burada içme suyu imkanımız var. Bunları bir kenara bırakabilir miyiz? Aynı zamanda burada çevre şehircilik var. Birçoğunda belli noktada ırkçılık yapılıyor. Bütün bunlarla beraber ülkemiz zenginleşiyor. Kendi sınıfında Avrupa’nın en büyüğü olan Silvan barajında da sona yaklaşıyoruz. Silvan barajının en önemli tünellerinden birinin temelini bugünlerde atıyoruz. Aynı şekilde diğer tüneldeki çalışmaları da hızlandırıyoruz. Böylece barajımız su tutmaya başladığında tüneller ve sulama tesisleri de tamamlanmış olacaktır. Sadece GAP kapsamındaki sulamaların ülkemize katkısı 2,2 milyar dolar. Enerji katkısı 4 milyar dolardır. İçme suyu katkısı da 500 milyon dolardır. Bu projenin tüm etapları hizmete girdiğinde 1 milyon 58 bin hektar alanı sulamaya açmış olacağız. Böylece ülkemizin tarımsal üretimi hem kalite hem miktar olarak fevkalade artacak. Gördüğünüz gibi bu işler uzun soluklu çalışmalarla ve gerçekten çok ciddi yatırımlarla mümkün olabiliyor. Yalanla dolanla iftiralarla bu iş olmuyor. Çalışacaksın, çalışacaksın üreteceksin. Bunlar olursa netice olur. Bunlar olmazsa netice olmaz. Bizde planlarımızı programlarımızı yatırımlarımızı buna göre ayarlıyoruz.”
BESİCİLİK
Türkiye’de en çok tartışılan hususlardan birisinin hayvancılık olduğunu söyleyen Erdoğan, “Bu konuda çok uğraşmamıza rağmen maalesef hala vatandaşlarımıza istediğimiz seviyede uygun fiyatlardan et sunamadığımızı itiraf etmem gerekiyor. Esasen rakamlara baktığımızda hayvancılıkta durumumuz her geçen gün daha iyiye gidiyor. Büyükbaş hayvan varlığımız 2002 yılında 9,9 milyon adetti. Bu rakam 17.2 milyonu geride bıraktı. Küçükbaş hayvanlarda da yaklaşık 32 milyondan 46,1 milyonluk bir adede yükseliş göze çarpıyor. Hayvancılığın önemli bir göstergesi olan süt üretimimize gelince 8.4 milyon tondan 22.1 milyona çıktık. Aynı şekilde kırmızı et üretimimiz 420 bin tondan 1 milyon 118 bin tona tavuk eti üretimimiz 700 bin tondan 2 milyon 156 bin tona yumurta üretimimiz 11,5 milyar adetten 19.6 milyar adede, süt ürünleri üretimimiz de 61 bin tondan 276 bin tona yükselmiştir. Gerileme yok hep yükseliyoruz. Daha da yükseleceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
“HAVZA BAZLI ÜRETİM İÇİN 21 ÜRÜN VE 945 YER BELİRLEDİK”
“Nitekim üretimdeki bu artışlar sayesinde ülkemizde kişi başına yıllık süt tüketimi 122 litreden 258 litreye yükseldi” diyen Erdoğan, “Kırmızı et tüketimi de 6.1 kilodan 15 kiloya çıkmıştır. Görüldüğü gibi tüketimimiz üretimimizden daha fazla artmıştır. Yapmamız gereken girdi maliyetlerini düşürerek daha hesaplı üretimi teşvik etmektir. Hayvancılıkta özellikle yem tarla bitkilerinde gübre konusunda yaşanan sıkıntıları biliyoruz. Her iki üründe de ham madde bakımından dışa bağımlılık söz konusu. Bunun için işe yem ve gübre üretimini arttırmakla başlamamız gerekiyor. Türkiye bu konularda ithalatçı değil ihracatçı olmalıdır. Tarımda milli birlik projemizin hedeflerinden biride budur. Planlı üretime geçerek ithalatı azaltmayı ve ihracatı çoğaltmayı amaçlıyoruz. Havza bazlı yönetim ve tarımsal üretimi destekleme modelini ve hayvancılıkta yerli üretimi destekleme modelini kararlılıkla uygulayacağız. Havza bazlı üretim için 21 ürün ve 945 yer belirledik. Buğday ve yem bitkilerini her yerde diğer ürünleri de belirlenen alanlarda destekleyerek tarım sektörümüzü şaha kaldıracağız. Hayvancılığı kendi ihtiyacını karşılanmanın ötesinde ihracata dönük olarak gerçekleştirmek için damızlık üretimini teşvikle işe başladık” dedi.
“ÜLKE VE MİLLET OLARAK NE ZAMAN HEDEFLERİMİZE YAKLAŞSAK KARŞIMIZA HEMEN BİR TAKIM ENGELLER SENARYOLAR ÇIKARTILIYOR”
Erdoğan, şöyle devam etti: “Türkiye büyüdükçe geliştikçe zenginleştikçe bundan çiftçilerimiz ve üreticilerimizde nasiplerine düşeni alacaklardır. Bilhassa 2023 hedeflerimize ulaştığımızda şu anda konuştuğumuz rakamları inşallah 3’e 5’e katlamış olacağız. Geçtiğimiz 17 yılda ülkemizi 3,5 kat büyüttük. Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girebilmemiz için önümüzdeki dönemde en az 2 katlık bir büyümeyi daha gerçekleştirmemiz gerekiyor. Burada her partiye gönül vermiş kardeşlerimizin bulunduğunu biliyorum. Onun için sizlerden bu söylediklerimi futbol takımı tutar gibi değil ama marifet iltifata tabidir anlayışıyla hareket ederek kim ne hizmet verdi kim ne hizmet veriyor buna bakarak siyaset gözlüğünün ötesinde bir sağduyuyla değerlendirmenizi istiyorum. Bunu yaptığınızda hakikatleri daha iyi görme bugün oynanan oyunları daha iyi anlama imkanı bulacağımıza inanıyorum. Ülke ve millet olarak ne zaman hedeflerimize yaklaşsak karşımıza hemen bir takım engeller senaryolar çıkartılıyor. 2013 yılını hatırlayın IMF’e borcu 2013 Mayıs’ta kapattık. Neydi bu borç göreve geldiğimiz de 2002’de 23,5 milyar dolar borcumuz vardı. Biz Mayıs 2013 ‘te bu borcu sıfırladık.”