Milli Savunma Bakanlığı, geride bırakılan 3 haftalık süre zarfında PKK/KCK terör örgütüne karşı yurt içinde ve Irak’ın kuzeyinde kararlılıkla ve taarruz anlayışı ile yürütülen operasyonlarda; toplam 56 teröristin etkisiz hale getirildiğini açıkladı.
Milli Savunma Bakanlığı tarafından düzenlenen 3 haftalık değerlendirme toplantısında, Millî Savunma Bakanlığının başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere tüm birlik ve kurumları, köklü gelenekleri, millî, manevi ve mesleki değerleriyle, Atatürk ilkelerinin özünü teşkil eden aklın ve bilimin ışığında, Anayasa çerçevesinde ve yasalar doğrultusunda dün olduğu gibi bugün de milletinin emrinde ve görevinin başında olduğu vurgulanarak şöyle denildi:
“Silahlı Kuvvetlerimiz, asil milletimizin sevgi ve güveninden aldığı güçle, (780 bin km olan) kutsal vatan topraklarının güvenlik ve bütünlüğü, milletimizin egemenlik ve bağımsızlığı için, 81 milyon vatandaşlarımızın huzur ve güvenliğini hedef alan başta FETÖ/PDY, PKK/KCK/YPG ve DEAŞ terör örgütleri olmak üzere, Her türlü tehdit ve tehlikeye karşı yurt içi ve sınır ötesinde gece-gündüz, yaz-kış, dağ-bayır demeden “Ölürsem şehit, kalırsam gazi” anlayışı içerisinde azim ve kararlılıkla sürdürülmektedir.
Aynı şekilde Hava sahamızda ve 462 bin km olan mavi vatanımızda da uluslararası hukuk ve anlaşmalardan kaynaklanan hak ve menfaatlerimiz büyük bir azim ve kararlılıkla korunmaktadır.”
Geride bırakılan 3 haftalık süre zarfında PKK/KCK terör örgütüne karşı yurt içinde ve Irak’ın kuzeyinde kararlılıkla ve taarruz anlayışı ile yürütülen operasyonlarda; toplam 56 teröristin etkisiz hale getirildiği kaydedilerek şu bilgilere yer verildi:
OPERASYONLARDA ELE GEÇİRİLEN MÜHİMMAT
“Operasyonlar esnasında ele geçirilen silah, mühimmat ve patlayıcı madde miktarları: 34 silah, 1 ağır silah, 7.341 hafif silah mühimmatı, 1.3 ton patlayıcı madde ile 29 el bombası ele geçirilmiş ve 36 adet EYP imha edilmiştir. Teröristler tarafından kullanılan 78 adet silah mevzi, sığınak, barınak, mağara ve depo bulunarak kullanılamaz hale getirilmiştir. 7 gün 24 saat esasına göre sağlanan hudut güvenliği tedbirleri çerçevesinde PKK/KCK terör örgütünün finans kaynaklarından kaçakçılık ve uyuşturucu ile mücadeleye yönelik operasyonlar neticesinde; Yaklaşık 5.343 kg uyuşturucu, 125.388 paket sigara, 71 kaçak cep telefonu ele geçirilmiştir.” Hudutlarda tüm teröristlerle mücadeleye etkinlikle devam edildiğine dikkat çekilerek,”Bu kapsamda hatırlanacağı üzere, 31 Ocak’ta Şanlıurfa / Akçakale’deki hudut birliğimiz tarafından, biri kırmızı bültenle aranan dört, ayrıca 04 Şubat’ta Silopi’de 2 olmak üzere 6 DEAŞ’lı terörist yurt dışına kaçmaya çalışırken yakalanarak Jandarma birliklerimize teslim edilmiştir.
Azim ve kararlılıkla icra edilen bu operasyonlarla PKK/KCK terör örgütü üzerinde oluşturulan baskı neticesinde örgütün hareket ve eylem kabiliyeti önemli ölçüde kısıtlanmıştır.
Bu kararlılık neticesinde sözde elebaşlarının terörden sonuç alamayacaklarını anladıklarını, diğer teröristlerin de bu gerçeği idrak etmeye başladığını görmekteyiz. Bu çerçevede terör örgütünden kaçışlar artmış, katılımlar son derece azalmıştır” ifadesi kullanıldı.
PROVOKASYON
Geçtiğimiz günlerde Irak kuzeyindeki Suri Üs Bölgesinde yaşanan PKK provokatörlerinin organize ettiği saldırılar da göstermektedir ki, saha da yenilen örgüt çıkışı başka mecralarda aramaya başladığı vurgulanarak şunları kaydedildi: “ Terör örgütünün amacının Mehmetçikle halkı karşı karşıya getirmek olduğu çok net anlaşılmıştır. Ancak, her zaman bölge halkının yanında olan Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının sağduyusu ve gösterdiği duruş olayın terör örgütünün istediği noktaya evrilmesine engel olmuştur. Bu tür girişimlerin başarı şansının olmadığı bu olayda da bir kez daha görülmüştür. Erbil Yönetimince bu olaylar esnasında ve sonrasında alınan tedbirler ve söylemler de memnuniyet verici olarak değerlendirilmiştir. Diğer bir önemli tehdit olan FETÖ ile mücadele aynı kararlılıkla devam etmektedir. Bu çerçevede yürütülen soruşturmalar neticesinde son yedi ay içinde toplam 1.076 personel için açığa alma işlemi uygulanmıştır.
Şunu da belirtmek isterim ki, MSB/TSK’da FETÖ ile mücadele, tüm karargâh, kurum ve birliklerde, önceki uygulamalar sonucu belirlenen müşterek kıstaslar çerçevesinde, hiçbir bir fark olmaksızın aynı kararlılıkla sürdürülmektedir. Her zaman söylediğimiz gibi, bu mücadele esnasında açıkça görülmektedir ki, FETÖ’cü hainler bünyemizden temizlendikçe, Türk Silahlı Kuvvetlerinin güç ve etkinliği önemli oranda artmıştır ve artmaya da devam etmektedir.
24 Ağustos 2016’da başlatılan ve üç binin üzerinde radikal DEAŞ terör örgütü mensubunu etkisiz hale getirdiğimiz Fırat Kalkanı Harekâtı bölgesinde bir taraftan güvenlik tedbirlerinin uygulanması, diğer taraftan da günlük hayatın normalleşmesi çalışmalarına devam edilmektedir. Tüm kurumlarımızın işbirliği ile Suriye için örnek bir yaşam standardının büyük oranda oluşturulduğu FKH bölgesinde huzuru bozmak isteyenlerin saldırılarına bölgedeki unsurlarımız tarafından meşru müdafaa kapsamında gerekli cevap verilmektedir. Şu ana kadar yaklaşık 310 bin Suriyelinin gönüllü olarak FKH alanına döndüğünü belirtmek isterim.”
Uluslararası hukuktan kaynaklanan haklar çerçevesinde ve Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı duyularak, 20 Ocak 2018 tarihinde başlatılan ve 18 Mart 2018’de Afrin Şehir Merkezinin kontrol altına alınmasıyla kritik safhası tamamlanan Zeytin Dalı Harekâtında etkisiz hale getirilen terörist sayısının 4 bin 608 olduğu açıklandı.
Halen, devam eden faaliyetler çerçevesinde, Türk Silahlı Kuvvetleri birlikleri tarafından bugüne kadar 299 adet mayın ve 1691 adet EYP tespit edilerek imha edildiği bildirildi.
İNSANİ YARDIM
Açıklama şöyle devam etti: “Türk Silahlı Kuvvetleri, emniyet ve istikrarın tesisine yönelik faaliyetlerinin yanında, diğer kurumlarla koordineli olarak yürüttüğü insani yardımlar kapsamında halkın özlediği ve beklediği şefkat eli olmaya devam etmektedir.
Zeytin Dalı Harekâtının başlangıcının birinci yıl dönümü olan 20 Ocak’ta Bakan Akar Hatay’da Komandolarla bir araya geldi ve Sayın CB’mız da telefonla Mehmetçik’e seslendi. Sn.CB Mehmetçiğe hitabında “Afrin’de verilmiş olan mücadelenin hatıralarımızda unutulmaz bir yeri olacağını” belirtirken, Bakan Akar da Mehmetçik’in ZDH’da büyük bir destan yazdığını ifade etmiştir.
Huzur ve istikrarın büyük oranda tesis edildiği ve halkın terör örgütünün zulmünden ve baskısından kurtulduğu ZDH bölgesinde de huzuru bozmak amaçlı saldırılarla karşılaşılmaktadır. Özellikle Tel Rıfat bölgesinden kaynaklanan bu tür saldırılara bölgedeki unsurlarımız tarafından meşru müdafaa kapsamında gerekli cevap verilmektedir / verilmeye de devam edilecektir.
Öte yandan, Astana Mutabakatı kapsamında, çatışmaların sona erdirilmesi maksadıyla İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesinde görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarınca 13 Ekim 2017’den itibaren tesis edilen 12 gözlem noktasında faaliyetlere etkin şekilde devam edilmektedir.
Astana garantörü üç ülkenin Devlet Başkanlarının katılımıyla gerçekleştirilen bir dizi zirvenin ardından; 17 Eylül 2018 Soçi Zirvesi’nde Türkiye ve Rusya arasında varılan mutabakat sonunda imzalanan İdlib Muhtırasıyla bir insani felaketin ve siyasi sürecin sekteye uğratılmasının önüne geçilmiş İdlib’te ateşkesin ve istikrarın devamı teminat altına alınmıştır. Bu kapsamda Soçi Muhtırasının uygulanmasına yönelik çalışmalarımız provokasyonlara rağmen başarıyla devam etmektedir. Bu suretle bölgeden olabilecek yeni göçlerin engellenmesi de temin edilmiştir.
Son olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın 23 Ocak’ta Rusya’daki resmi temaslarına Millî Savunma Bakanımız da iştirak etmiştir.
Millî Savunma Bakanımız, 13 Şubat’taki NATO Savunma Bakanları Toplantısından sonra, 14 Şubat tarihinde Türkiye, Rusya ve İran tarafından yürütülen Soçi görüşmelerinin 4’üncü toplantısına katılmak üzere Cumhurbaşkanımızla birlikte Rusya’ya gidecektir.
Münbiç’teki faaliyetlerimiz, ABD ile yapılan çeşitli seviyelerdeki temaslar neticesinde belirlenen Münbiç Yol Haritası ve Güvenlik Prensipleri doğrultusunda yürütülmektedir. Bu kapsamda önceden tamamlanan 68 bağımsız / koordineli devriyeye ilave olarak, 1 Kasım 2018’den itibaren bugüne kadar ABD Silahlı Kuvvetleri ile 11 Müşterek/Birleşik devriye icra edilmiştir.
Buradaki amacımız ve haklı beklentimiz; PKK/YPG’nin tamamen Münbiç’i boşaltması, ağır silahlarının toplanması, şiddete yönelik eylemler yürüten gruplardan arındırılarak bölgenin güvenliğinin ve istikrarının sağlanması, yönetimin Münbiçlilere devredilmesi ve yerlerinden edilen Suriyelilerin evlerine dönmesidir.
Geçtiğimiz günlerde Rusya’da icra edilen heyetler arası görüşmelerde konu hakkında Rus yetkililerle anlayış birliği içinde olunduğu görülmüştür. Sınırımızın hemen ötesinde bize tehdit oluşturan böyle bir oluşuma izin verilmeyeceğini bir kez daha ifade ediyoruz.”
SURİYE
Suriye’nin kuzeyindeki durumla ilgili olarak; özellikle ABD ve Rusya Federasyonu ile ikili toplantılar, üst düzey görüşmeler ve koordineler devam ettiğine dikkat çekilerek şunlar kaydedildi:
“ Bu çerçevede, Millî Savunma Bakanımız Sayın Hulusi Akar tarafından; 18 Ocak’ta ABD’li Senatör Lindsay Graham ve 25 Ocak’ta ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ile görüşmeler gerçekleştirmiştir. Suriye’nin kuzeyinde tesis edilmesi öngörülen Güvenli Bölge konusunda ABD ile müzakereler devam etmektedir. Güvenli bölgeden kastettiğimiz husus Türkiye’yi ve bölge halkını terör örgütlerinin saldırılarından koruyacak bir alanın tesis edilmesidir.
Bu konuda da gerek üst düzeyde gerekse daha alt düzeydeki heyet çalışmalarında Rusya Federasyonu ile benzer düşünceleri paylaştığımız görülmüştür. Burada esas olan husus, Türkiye’nin güvenliği ve terör örgütlerinin parçalamaya çalıştığı Suriye’nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün korunmasıdır.
Rusya Federasyonu Savunma Bakanı Sayın Sergey Şoygu 11 Şubat 2019’da Milli Savunma Bakanımızın resmi konuğu olarak Ankara’da bulunmuştur. Genel olarak Suriye ile ilgili yapılan görüşmelerde; 14 Şubat’ta icra edilecek Liderler zirvesine yönelik koordineler yapılmış.
İdlib Bölgesi ile ilgili olarak; Astana Mutabakatı taahhütlerine bağlılık ve kararlılık teyit edilmiş, provokasyonlara rağmen barış ve istikrarın sağlanması için İdlib’de istihbarat ve silahlı kuvvetler unsurlarınca sürdürülen işbirliğinin önemi ve devamı vurgulanmış, Silahtan Arındırılmış Bölge içerisinde emniyetin sağlanmasına yönelik alınabilecek tedbirler ve önlemler konusunda görüş alışverişinde bulunulmuştur.
MÜNBİÇ VE FIRAT’IN DOĞUSU
Ayrıca, Münbiç ve Fırat’ın doğusundaki durum ile ilgili olarak, Türkiye’nin PKK/YPG ve DEAŞ terör örgütlerinden kaynaklanan güvenlik kaygılarının giderilmesi konusunda karşılıklı anlayış birliği içinde olunduğu görülmüş, Suriye’nin siyasi birliğine ve toprak bütünlüğüne saygı çerçevesinde terörün her türlüsü ile mücadelede işbirliğinin önemi vurgulanmıştır. Mücadelemiz, asla, etle tırnak gibi olduğumuz, aynı coğrafyayı ve aynı ekmeği paylaştığımız Kürt kardeşlerimiz ile değil, PKK/YPG ve DEAŞ terör örgütleriyledir. Buradaki maksadımız, sınırlarımızın güvenliği, halkımızın emniyeti ve güneyimizde bir terör koridorunun oluşmasını engel olmaktır. Bu çerçevede, En üst düzeyde alınan kararlara uygun olarak, TSK tarafından gerekli planlama ve hazırlık faaliyetleri tamamlanmış durumdadır. Ayrıca şunu da bir kez daha vurgulamakta yarar görüyoruz ki; Yurt içi ve Yurt Dışında sürdürdüğümüz tüm harekâtlarda bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sivil/masum insanlar, tarihi eserler, dini/kültürel yapılar ve çevre, Türk Silahlı Kuvvetleri için operasyonların gecikmesi pahasına dokunulmaz olmuştur / olmaya da devam edecektir“.
MAVİ VATAN
“Yurt içi ve yurt dışına yönelik bu faaliyetlerimiz devam ederken, Mavi Vatan olarak adlandırdığımız denizlerimiz ve hava sahamızdaki hak ve menfaatlerimizin korunmasına yönelik çalışmalarımıza da büyük bir titizlikle devam ediyoruz” denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bu çerçevede; her zaman büyük bir samimiyetle ifade ettiğimiz üzere Ege ve Akdeniz’deki mevcut sorunların uluslararası hukuk ve iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde; barış, dostluk ve iş birliğinden yana bir yaklaşımla çözüme kavuşturulmasını istiyoruz.
Bu kapsamda, Kıbrıs’ta, Ege’de ve Doğu Akdeniz’de “Türkiye’ye rağmen” atılacak hiçbir adıma ve oldubittiye asla müsaade etmeyeceğimizi; Doğu Akdeniz’deki tek yanlı hidrokarbon faaliyetlerine izin vermeyeceğimizi; Bölgede Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yer almadığı hiçbir projenin yaşama şansı olmadığını her vesileyle dile getiriyoruz. Türkiye’nin deniz hak ve menfaatlerinin bilincinde ve koruma kararlılığındayız. Bu konudaki gelişmelerin yakın takipçisiyiz.
Akdeniz Kalkanı Harekâtı ile Doğu Akdeniz’de deniz güvenliğinin sağlanması ve uluslararası hukuktan doğan hak ve menfaatlerimizin korunmasına kararlılıkla devam edilirken, Deniz Kuvvetlerimiz, Doğu Akdeniz’de milli maksatlarla faaliyet gösteren araştırma gemilerimiz ve sondaj platformlarımıza her türlü koruma ve destek faaliyetleri ile refakat görevlerini sürdürmektedir.
Ayrıca, Doğu Akdeniz’de bölgesel işbirliğine katkı ve karşılıklı çalışabilirlik faaliyetlerinin geliştirilmesi maksadıyla, NATO’ya ait bizim de bir parçası olduğumuz NATO Daimi Deniz Görev Grubu-2 unsurları ile müşterek faaliyetlere Kıbrıs Adası’nın Güneyi de dâhil olmak üzere devam etmekteyiz.
Hatırlayacağınız üzere NATO Deniz Görev Grubu Komuta Kontrol Gemisinden iki personelin mazeretleri sebebiyle ülkelerine ulaşmaları için, daha uzak olmasına rağmen Türkiye’yi tercih etmeleri müttefiklerimiz tarafından olağanüstü durumlarda, ülkemizin güvenilir bir liman olarak görüldüğünü bir kez daha göstermiştir. NATO Daimi Deniz Görev Grubu geçtiğimiz günlerde Antalya’da liman ziyaretinde de bulunmuştur.
Bu çerçevede Türk Silahlı Kuvvetleri Ege’de, Doğu Akdeniz’de ülkemizin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatlerini korumaya, Kıbrıs Adası’nda uluslararası garanti ve ittifak antlaşmaları doğrultusunda barış ve güvenliğin teminatı olmaya devam edecektir.
Türkiye için temel belge olan ve tüm ülkeler bakımından da hassas bir denge tesis eden Montrö Sözleşmesi ile Karadeniz’de güvenliğin sağlanması ve muhafazasında asli görev ve sorumluluk, sahildar devletlere verilmiştir. Türkiye’nin Karadeniz politikası da bu “Bölgesel Sahiplik” anlayışını temel almaktadır. Bu kapsamda, harp gemilerimiz ve deniz hava vasıtalarımız ile Karadeniz’de sürekli sancak ve varlık gösterilmekte, terörizm/yasadışı faaliyetlerle irtibatlı olduğu değerlendirilen ticari gemilerin faaliyetleri takip ve kontrol edilmekte deniz güvenliğine önemli oranda katkı sağlanmaktadır.”
YENİ ASKERLİK SİSTEMİ
Yeni Askerlik Sistemi ile ilgili olarak ise; çalışmamızın ilk taslağının Kabine Toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunulduğu ifade edilerek şunları denildi:
“ Çalışmalarımız, diğer Bakanlıklar/Kurumlarla koordineli olarak devam ediyor. Maksadımız, Toplumdan geniş bir kabul görecek, tüm ihtiyaçları ve talepleri karşılayacak dengeli bir sistem teşkil etmektir. Önümüzdeki günlerde çalışmalar Cumhurbaşkanımızın onayına sunulacak. Sonuçlar müteakiben kamuoyuyla paylaşılacaktır.
Savunma İmkân ve Kabiliyetlerini Geliştirme Gayretleri ile ilgili olarak; azami yerlilik ve millilik kriterleri çerçevesinde önümüzdeki dönemde envantere alınacak savunma sanayi ürünleri ile çok daha modern silah sistemleri ve teçhizatla günümüz ve geleceğin muharebe ortamında etkinlik ve caydırıcılığın artırılması hedeflenmektedir.”
Bakan Akar’ın Savunma sanayii atılımları çerçevesinde, yüzde 70’lere varan yerlilik ve millîlik oranı her geçen gün arttığını; Millî ve Yerli Savunma Sanayinin Bir Tercih Değil, Zorunluluk Olduğunu her fırsatta vurguladığına dikkat çekilerek şöyle denildi:
“Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi - TCG ANADOLU projesi inşa faaliyetleri planlanan çerçevede devam etmektedir. Geminin 2019’un ilk çeyreğinde suya indirilmesi ve kesin kabulünün Kasım 2022’de olması öngörülüyor.
Bütün bu faaliyetlerimiz kararlılıkla ve etkinlikle devam ederken elde edilen başarılarda en büyük pay sahibi, Kutsal vatan topraklarının bölünmez bütünlüğü, asil milletimizin egemenlik ve bağımsızlığı uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi, ebediyete intikal eden kahraman gazilerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle yâd ediyor, kahraman gazilerimize, şehit ve gazilerimizin kıymetli ailelerine saygı ve şükranlarımızı sunuyoruz.
Millî Savunma Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hak ve menfaatlerini korumak ve vatandaşlarının can güvenliğini sağlamak maksadıyla, millî birliğimizi ve bölünmez bütünlüğümüzü hedef alan başta FETÖ/PDY, PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ terör örgütü olmak üzere, iç ve dış her türlü tehdide karşı şu ana kadar yürüttüğü mücadeleyi bundan sonra da giderek artan bir azim ve kararlılıkla, en son terörist de etkisiz hale gelene kadar sürdürecektir.
Muvazzafı, emeklisi, her rütbedeki asker ve sivil personeli şehit yakınları ve gazilerimizle büyük bir aile olan/ Millî Savunma Bakanlığının tüm personeli, “En büyük takdir, güvenilmek; en büyük başarı bu güvene layık olmaktır” anlayışıyla/ bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da asil milletimize canla başla hizmet etmeye/ ülkemizin hak ve menfaatlerini korumaya/ Silahlı Kuvvetlerimizin etkinliğini, caydırıcılığını ve saygınlığını artırmak için kararlılıkla çalışmaya devam edecektir.”