AHMET TOPAL - MÜGE ÇEVİK
ANKARA (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in Türkiye’nin kredi notunu yükseltmesinin önemli bir gelişme olduğunu, ancak hala Türkiye’nin kredi notunun olması gereken seviyede olmadığını belirterek, “Kredi derecelendirme kuruluşları konusunda da hakkaniyet ölçülerine göre bir yeniden yapılanmaya ihtiyaç var; Siyasi ve ideolojik bir yaklaşım istemiyoruz” dedi.
Başbakan Erdoğan, partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kızılcahamam’da hafta sonu gerçekleştirdikleri istişare toplantısına değinen Erdoğan, “Biz bu istişare toplantılarımızda sadece partimizin durumunu ve geleceğin değil, ülkemizin genel durumunu da değerlendiriyor, tam anlamıyla bir muhasebe yapıyoruz. Milletin sinesinden doğmuş, milletle olan birliğini bütünlüğünü sürekli güçlendirerek bugünlere gelmiş bir parti olarak milletimizin hissiyatını en doğru şekilde anlamaya, hislerine tercüman olmaya çalışıyoruz. Hep diyoruz ya biz dertliyiz, biz sevdayıyız. Bizim derdimiz milletimizin derdi, bizim sıkıntımız milletimizin sıkıntısı. Bizim özlemlerimiz milletimizin özlemleri. Bizim siyaseti istismar siyaseti değil, elit siyaseti değil; hizmet siyasetidir. Bizim siyasetimiz sadece bir etnik grubu, inanç grubunu, bir bölge insanını veya belli bir toplum kesimi değil 75 milyon vatandaşın hepsini kucaklamaya yöneliktir. Bunun için istişare toplantılarımızda ülkemizin milletimizin bütün meselelerini ortaya koyuyor, arkadaşlarımızın tespit ve önerilerini değerlendiriyoruz. Bu fikir alışverişi sonunda yapılması gereken somut işler konusunda hemen parti yönetimi, Bakanlar Kurulu ve Meclisteki arkadaşlarımızı görevlendiriyoruz” dedi.
Ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Erdoğan, 2012 yılının ilk 10 ayındaki ihracatın 124.8 milyar doları bulduğunu belirterek, 12 aylık ihracatın da yaklaşık yüzde 12 artışla 148 milyar 363 milyon dolara ulaştığını bildirdi. Ekonomimin lokomotifi olarak gördükleri ihracattaki artışı bundan sonra da her türlü önlemi alarak devam ettireceklerini belirten Erdoğan, “Bundan sonraki aylarda da ihracatımızın artışının aynı şekilde devam etmesi noktasında ilgili arkadaşlarımızın, gerek bizim kadro içindeki arkadaşlarımız olsun, gerekse girişimcilerimiz olsun aynı heyecanla bu süreci devam ettireceğiz” diye konuştu.
TÜRKİYE’NİN NOTU
Başbakan Erdoğan, Ekim ayı enflasyon rakamlarının da dün açıklandığını hatırlatarak, “Uyguladığımız sıkı para ve maliye politikaları sayesinde enflasyonu kontrol altında tutmaya devam ediyoruz” şeklinde konuştu.Dün uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in Türkiye’nin kredi notun ‘yatırım yapılabilir’ seviyesine yükselttiğini anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:“Uluslararası derecelendirme kuruluşlarını kredi notunu artırması ülkemize yatırım için gelecek uluslararası sermaye açısından teşvik edici bir işle sahip. Yine bu durum borçlanma faizlerini düşürme konusunda da elimizi güçlendiren bir araç durumunda. Dün borsa bu kararla tarihi rekor seviyeye ulaştı. Faiz oranları da 6.2 gibi çok düşük bir seviyeye geriledi. Birçok uluslararası kurumsal yatırımcı yatırım yapılabilir sevideki ülkelere öncelik tanıyor, ön araştırmalarını buna göre yapıyor. Uzun zamandır hak ettiğimiz bu gelişmeyi olumlu buluyor ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Fitch’in kredi notumuzu yükseltmesi önemli bir gelişme olmakla birlikte biz hala Türkiye’nin kredi notunun olması gereken seviyede olmadığını düşünüyoruz. Bütün ekonomik göstergeleri bizden daha geri ülkelerin A düzeyinde kredi notuna sahip olduğu bir ortamda bizim için hala B düzeyinde bir kredi notu seviyesinin hakkaniyete uygun bulmuyoruz. Fitch’in bu kararını yanlışın düzeltilmesi yolunda atılmış bir adım olarak görüyoruz. Bu kuruluşlara rağmen Türkiye’nin genel ekonomik performansı ve yatırım ortamı ile ilgili olumlu tablo zaten uluslararası yatırımcılar tarafından anlaşılıyor.”
Erdoğan, 2002’de 1 milyar doların altında gerçekleşen doğrudan yabancı yatırımların son 10 yılda ortalama 11 milyar doları aşmasının da Türkiye’ye olan güvenin göstergesi olduğunu belirterek, “Esasen uluslararası pek çok yapı gibi kredi derecelendirme kuruluşları konusunda da hakkaniyet ölçülerine göre bir yeniden yapılanmaya ihtiyaç var. Siyasi ve ideolojik bir yaklaşım istemiyoruz. Sanal tablolar üzerinden yaptığınız açıklama dünyayı da aldatıyor, buralarda yatırım yapanları da zor durumlara sokuyor” diye konuştu.
Erdoğan, önümüzdeki dönemde BM başta olmak üzere ülkelerin, toplumların kaderinde söz sahibi uluslararası kuruluşların da bu şekilde yeniden yapılanma sürecini başlatmaları gerektiğini belirterek, “Kimse tüm bu olumlu gelişmelerin kendiliğinden, tesadüfen olduğunu düşünmesin. İktidara geldiğimiz günden itibaren uyguladığımız politikalar beraberinde bu başarıları getirdi. Güçlü bankacılık sektörü, kamu maliyesindeki disiplin, yapısal reformlarımız ve sonuç olarak büyüme ve istihdam alanındaki yakalanan üst düzey performans ortadadır. Son 10 yılda kişi başı milli gelirde 3 kat artış, yüzde 70’lerden yüzde 30’lara düşen borç stokunun GSMH’ya oranı hep aynı istikrar ve sağlam duruşumuzun neticesidir” dedi.
"TÜRK PARASININ DEĞER KAZANMASINDAN DOLAYI GÖBEK DEĞİL CAN ATARIZ CAN"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Kılıçdaroğlu ne zaman Türkiye'yi yerse dünyadan Türkiye'ye övgüler geliyor. Buna önünü görememek mi, okuma körlüğü mü, kendi ülkesine şaşı bakmak mı denir milletimin takdirine bırakıyorum. Tam 'bahtsız bedevi' misali" dedi.
Başbakan Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, ekonomi politikalarına yönelik eleştirilerine cevap verdi. Kimsenin, yaşanan olumlu gelişmelerin kendiliğinden, tesadüfen olduğunu zannetmemesi gerektiğini belirten Erdoğan, iktidar oldukları günden bu yana uyguladıkları kararlı ekonomik politikalar ve mali disiplin sayesinde bu tabloların ortaya çıktığını vurguladı. Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, hükümetin ekonomi politikalarını eleştirdiğine işaret ederek şunları kaydetti: "Bunu ben söyleseydim inanmayacaktı ama açıklamayı Fitch yaptı. Ama sen buna da bir şey uydurursun. Kılıçdaroğlu ne zaman Türkiye'yi yerse dünyadan Türkiye'ye övgüler geliyor. Buna önünü görememek mi, okuma körlüğü mü, kendi ülkesine şaşı bakmak mı denir milletimin takdirine bırakıyorum. Tam 'bahtsız bedevi' misali. Kılıçdaroğlu, bizim için 'Türk lirası çok değerli diye neredeyse göbek atacak, doların değerini niye düşürüyor' diyor. İşte ulusalcı kafa bu. Türk parasının değer kazanmasından dolayı göbek değil ey Kılıçdaroğlu can atarız can. Ulusal değerlerimizin yükselmesi için gerekirse can veririz. Sizin gibi çakma ulusalcılar bu hassasiyetleri anlayamazlar."
" SİYASET MÜHENDİSLİKLERİNDEN DE BİZ ANLAMAYIZ VE BUNU DA AHLAKİ BULMAYIZ"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Türkiye'nin 2023 yılında 10 büyük ekonomi arasına giremeyeceği şeklindeki sözleri için, "Sayın Kılıçdaroğlu her ne kadar sonuçları konusunda tereddütte olsa da, 2023 hedeflerini benimsemiş gibi görünüyor. Güzel bir gelişme" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Türkiye'nin 2023 yılında dünyanın 10 ekonomisinden biri haline gelemeyeceğini söylemesine tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu'nun 2023'ü artık benimsediğini belirten Erdoğan, "Sayın Kılıçdaroğlu her ne kadar sonuçları konusunda tereddütte olsa da, 2023 hedeflerini benimsemiş gibi görünüyor. Güzel bir gelişme" diye konuştu.
BAHÇELİ’YE KUTLAMA
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de 2023 hedeflerini benimsediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, "Ben tabii bu vesileyle, gerçi telgrafımla, mesajımla tebrik ettim ama yine Sayın Bahçeli'yi MHP Genel Başkanlığı'na 6. defa seçilmiş olmasından dolayı kutluyorum" dedi.
Bahçeli'nin MHP kongresinde sahip çıktığı 2023 vizyonuna ilişkin milletin geleceğini ilişkin hiçbir somut hedef görülemediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, "Sadece kuru başlıklar var. Kongreler siyasi partilerin ortaya bir siyaset tasavvuru, bir program, bir proje koydukları, ülkenin önemli konularına yönelik siyasi duruşlarını deklare ettikleri toplantılardır. Maalesef MHP kongresinde hamasatten, retorikten, laf kalabalığından başka bir siyasi duruş, program, proje göremedik. Her zaman söylüyoruz; lafla peynir gemisi yürümez" şeklinde konuştu. Erdoğan ayrıca, "Bu ülkenin, bu milletin geleceğine dair hiçbir perspektif sahibi olmayanlara diyoruz ki, bizi izlemeye devam edin" dedi.
“KILIÇDAROĞLU 40 YILDA BİR DOĞRU TESPİTTE BULUNDU”
"2023 vizyonunun bir milli hedef haline gelmesinden gayet memnunuz. Tabii muhalefetin bu tavrı aynı zaman da AK Parti iktidarının 2023'e kadar süreceğinin zımni olarak kabul edildiği anlamına geliyor” diyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:“Bir başka ifadeyle muhalefet partilerinin en azından önümüzdeki 11 yıl boyunca konumlarını korumaya çalıştıklarını söyleyebiliriz. Muhalefet partileri AK Parti iktidarıyla değil, artık birbirleriyle yarışıyorlar. Çünkü bu söylemler, bu siyaset tarzı, bu üslup bunları en fazla ana muhalefet yapıyor. Eh, bu da bir hedeftir, bir amaçtır, hiç yoktan iyidir. Sayın Kılıçdaroğlu dün bir tespit daha yaptı; 'demokrasinin olmadığı yerde sağlıklı bir büyümeyi sağlayamazsınız'. Bunu tabii bizler süreci başlattığımızdan beri hep söylüyoruz. Dikkat ederseniz biz hep şu ifadeyi kullandık; demokrasi ile ekonomi artmıştır. Hep bunu söyleriz, ama bunu öğrendi. İyi öğrenci olacak inşallah. Bizim yıllardır yaptığımız bu tespiti nihayetinde kendisi de teyit ediyor. Biliyorsunuz bozuk saat bile günde 2 defa doğruyu gösterir. Sayın Kılıçdaroğlu'nun günde olmasa da kırk yılda bir defa doğru bir tespitte bulunduğu için kutluyorum."
“ABRA KADAPRA İŞLERİNİ BİLMEYİZ”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasının CHP'ye yüklendiği bölümünde, Kılıçdaroğlu'nun bir gecede CD sayesinde koltuğa oturduğunu belirterek, bunu ahlaki bulmadıklarını söyledi. Erdoğan, "Bizim elimizde sihirli değnek yok. Onlar gibi abra kadapra işlerini bilmeyiz. Bir gecede Genel Başkanlık koltuğunu bir CD ile oturmanızı sağlayacak siyaset mühendisliklerinden de biz anlamayız. Ve bunu da ahlaki bulmayız. Yani bir taraftan ziyaret edeceksin Genel Başkanı'nı, kapıya çıkacaksın 'hayır, ben aday değilim, şudur budur' bunları söyleyeceksin. Ondan sonra ertesi sabah da utanmadan sıkılmadan kendini Başkan olarak açıklayacaksın. Bu mu doğru dürüst konuşmak? Bunların hepsi kayıtlarda mevcut. Bütün medya bunları çok iyi biliyor. Yazılısı da görseli de. Ondan sonra da bize dürüst bir genel başkan olarak takdim ediyorlar, aynı medya. Al birini vur ötekine. Bizim yegane güç kaynağımız ve dayanağımız işte o medya değil, bizatihi milletimizin ta kendisidir" dedi.
“BUNLARI AÇLIK GREVİNE SEVK EDEN İKTİDAR DEĞİL, İŞTE AÇLIK GREVİNE SEVK EDEN BDP”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, mahkumları açlık grevine BDP’nin sevk ettiğini söyledi. Cezaevlerinde, örgütün kamplarında çocukları bulunan ailelere seslenen Erdoğan, “Sizlerin, çocuklarınızın hayatı üzerinden, canı üzerinden kendilerine saltanat düzeni kuranlara izin vermeyin” dedi. Son olarak Şemdinli’de bir bombalı saldırı gerçekleştiğini ve 11 yaşında bir çocuğun şehit olduğunu, 18 vatandaşın da yaralandığını söyleyen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Terör örgütünün anne karnındaki doğmamış çocuktan, kundaktaki bebeğe, camiden dönen imamdan, araçlarıyla gezmeye çıkan genç kızlarımıza kadar alışveriş yapmaya çıkan annelere kadar geniş bir canilik sicili var. Bu sicile önceki gün yeni bir kanlı halka eklediler. Bölge halkına zulüm ve eziyetten başka hiçbir şeyi reva görmeyen bu caniler küçücük çocukların bile hayatına kastederek nasıl bir kara vicdana sahip olduklarını gösterdiler.
KCK operasyonları konusunda hükümeti yerden yere vuran ve demokratlıktan mangalda kül bırakmayan çevreler ise bu caniliğe, bu gözü dönmüşlüğe karşı yine üç maymunu oynuyorlar. Maalesef konu terör örgütüne yönelik operasyonlar olduğunda ortalığı ayağa kaldıranlar, masumların ölümü karşısında sus pus oluyor. Bakıyorsunuz medya mensuplarının bazıları ‘Ya Başbakan çok sert konuşuyor’ diyorlar. Ne olacaktı, elma şeker mi dağıtacaktık? Onlar bu dilden anlıyor. Herkese akıllarının alacağı şekilde konuşacaksınız.
Diyarbakır Valiliği’nin önünde, gözlerindeki, yüzlerinde nefret ifadesiyle devlete karşı aslan kesilenler, ki bunlar parlamento içinde, yerel yönetim başında örgütün cinayetleri, katliamları karşısında süt dökmüş kediye dönüyorlar. Görevini yapan devlet memurları karşısında panter kesilenler, üniversiteye, liselere, orta okullara, ilkokullara, ana okullarına yapılan bombalı saldırılar karşısında kağıttan kaplana dönüşüyorlar. Bunların Kürt kardeşlerimizin bölge insanın hakkını, hukukunu savunmakla ilgilerinin olmadığını biz zaten söyledik, söylüyoruz. Ama bu tür olaylar insanlık açısından da bir test oluyor, bir gösterge oluyor. Terör örgütünün saldırıları sonucu söndürülen hayatlar karşısında tepkisiz kalanlar nasıl demokrat olabiliyor? Daha doğrusu insanlıklarını nasıl muhafaza edebiliyorlar? Sıfatları ister siyasetçi olsun, ister belediye başkanı olsun, ister milletvekili olsun, masum insanların ölümüne sebep olan bu saldırıları kınamayanlar, bu ölüm tezgahının bu kanlı oyunun bir parçası haline gelir. Yarım ağız eylemi kınadıkları halde örgütü kınamayanlar da başka bir kandırmaca içindeler. O kınıyormuş gibi göründüğünüz, eylemi yapan, bu gözü dönmüş katliamı gerçekleştiren örgütü kınamamak nasıl bir tutarsızlık? Biz meselelerimizi demokrasi içinde çözebiliriz, artık terör bitsin. Terör örgütü silah bıraksın dedikçe, bunlar kana, cana, ölüme daha çok sarılıyor. Adeta hepsi inanın geçenlerde söyledim, Nekrofili hastalığına kapılmışlar. Bunlar ölümlerden sapkın bir haz duyar hale gelmişler.”
“ELİNİZİ BU İNSANLARIN YAKASINDAN ÇEKİN”
Başbakan Erdoğan, cezaevlerindeki açlık grevlerine de değinerek, “Bunları açlık grevine sevk eden iktidar değil, işte açlık grevine sevk eden BDP” dedi. “Niçin BDP çıkıp ortaya bu konuda tavrını koyamıyor?” diyen Erdoğan, “Çıksın koysun tavrını ortaya. ‘Biz sizin açlık grevinize gitmenizi istemiyoruz’ desin” diye konuştu.“Ben diyorum ki, elinizi bu insanların yakasından çekin” diyerek BDP’ye seslenen Başbakan Erdoğan, “Açlık grevlerinin mahkumların kişisel durumlarıyla, cezaevleri şartlarıyla hiçbir ilgisi yok. Bu eylemler tamamen dışarıda siyaset faaliyet olarak yürütülmesi gereken bir mücadelenin cezaevlerindeki genç bedenlere yüklenmesinden dolayıdır” şeklinde konuştu.
“Cezaevlerinde örgütün kamplarında çocukları bulunan annelere, babalara buradan bir kez daha sesleniyorum; sizlerin, çocuklarınızın hayatı üzerinden, canı üzerinden kendilerine saltanat düzeni kuranlara izin vermeyin” Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bunlar asla size huzur getirecek, hayır getirecek bir mücadele içinde değiller. Bunlar sizi ve sizlerin çocuklarını kullanarak ücreti mukabili taşeronluk görevlerini yerine getiriyorlar. Sizin çileniz, sizin sıkıntınız, sizin acınız üzerinden kendilerine parlak bir istikbal kurmanın çabası içindeler. Türkiye’de 75 milyon vatandaşımızın her birinin, Kürt kardeşlerimizin meselesi de bizim meselemizdir. 10 yıldır yürüttüğümüz çalışmalar bu sahiplenmenin, bu sevginin, bu kardeşliğin bir neticesidir. Birlik olduğunuz zaman, birlikte hareket ettiğimiz, kafa kafaya, gönül gönüle verdiğimiz zaman çözemeyeceğimiz hiçbir meselemiz yoktur. İşte son olarak Şemdinli’de çocuklarının ölümünün sorumlusu oldukları halde utanmadan taziyeye gelen istismarcılara haddini bildiren ailemizi kutluyorum.
Ancak bölgede bazı ailelerin çocuklarını okullara göndermediğini duyuyoruz. Bir ailenin evladına yapabileceği en büyük kötülük onu okulundan ayırarak, eğitimden mahrum bırakarak cehalete mahkum etmektir. Ben hiçbir kardeşimin bilerek, isteyerek böyle büyük bir vebalin altına gireceğine inanmıyorum. Ama ben bölgedeki kardeşlerime sesleniyorum; eğer siz kararlı durursanız, terör örgütü asla kimseye zarar veremez. Türkiye’nin de, Kürt kardeşlerimin de en büyük sorunu terör örgütüdür. Onun silahları, mayınları, bombaları, molotofları zehir dilli piyonlarıdır. Onlar bunlara sahipse ben de diyorum ki; benim Kürt kardeşim imanıyla, inancıyla bunların karşısında dimdik dursun diyorum. 75 milyon insanımızla, birlik ve bütünlük içinde teröre karşı ortak bir duruş sergilemeliyiz. Türkiye’nin ekonomisini beraber, Türkiye’nin demokrasisini beraber güçlendirdik. Türkiye’yi küresel ve bölgesel bir güç haline beraber getirdik. İnşallah terör meselesinin üstesinden de beraber geleceğiz. Kürt kardeşlerim boykotlara, eylemlere itibar etmedikçe, terör örgütünü besleyen damarlar birer birer kuruyacaktır. Terörü, özellikle son dönemlerdeki bu sıçramalarını geride bıraktığımız zaman Türkiye’nin ekonomide ve demokraside vites yükseltmesi, bir üst düzeye çıkması çok daha kolaylaşacaktır. İnşallah bu günler yakındır.”
“ÖYLE BELEDİYELERİMİZ VAR Kİ, PERSONELİNİN MAAŞINI DAHİ ÖDEYEMİYOR”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, büyükşehir belediyesi olacak illerin durumunun TBMM Genel Kurulu’nda görüşüleceğini söyleyerek, “Öyle belediyelerimiz var ki, personelinin maaşını dahi ödeyemiyor. E personelinin maaşını bile ödeyemeyen bu belediyeleri ayakta tutmanın ne anlamı var?” dedi.
Başbakan Erdoğan, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşmasının son bölümlerinde bu hafta TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek olan Büyükşehir yasası ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, İstanbul ve Kocaeli’nde bu uygulamanın olduğunu hatırlatarak, bunun gayet verimli işlediğine dikkat çekti. Ayrıca, büyükşehir statüsü elde eden illerdeki İl Özel İdareleri’ni de kaldıracaklarını açıklayan Başbakan Erdoğan, “Artık tek meclisli bir sisteme geçiyoruz. Niye, artık köy tüzel kişiliği vesaire bunlar olmadığına göre, il özel idaresinin veya il belediye meclisinin olmasının da bir anlamı yok” dedi.
“Ana muhalefet partisinin genel başkanı bir şeyler söylüyor. Kardeşlerim bunlar belediyecilikten anlamaz. Bunlar bu işi yaşamış değiller” diyen Erdoğan, “Bizde öyle belediyeler var ki, belediye başkanından başka yanında personeli yok. Mimarı yok, mühendisi yok. Bir mimarın, bir mühendisin, bir çevre mühendisinin olmadığı yerde belediyecilik hizmeti mi olur Allah aşkına?” diye konuştu.
“Öyle muhtarlıklarımız var ki, 10 haneye hizmet veriyor. Derdi ne? İşte filanca köyün muhtarı. Elinde mührü var ya, o hava ona yeter” diyen Erdoğan şunları söyledi:
“Bu düzenlemeyle büyük şehir olmayan 52 ilimizde, nüfusu 2 binin altında olan yerleşim yerlerinin altında olan yerleşim birimlerindeki belediyeleri de kapatıyoruz. Bu kapsamda 52 ilimizde toplam 559 belediyenin tüzel kişiliği sona erecek. Bu 559 belediyenin sınırları içinde ne kadar vatandaşımız var biliyor musunuz? 711 bin kişi. Bu belediyeler arasında az önce söylediğim gibi isim vermeyeceğim, memuru işçisi, bulunmayan da var, sadece bir tek memurla hizmet vereni de var, 527 nüfusa karşılık. Bakın burası çok önemli, 26 memuru bulunan da var. Belediyeler aslında bütçe noktasında temel ilke personel bütçesinin yüzde 30’u aşmamasıdır. Ama burada öyle belediyelerimiz var ki, personelinin maaşını dahi ödeyemiyor. E personelinin maaşını bile ödeyemeyen bu belediyeleri ayakta tutmanın ne anlamı var? Peki bu hizmeti nasıl verecek? Hizmet vermesi zaten mümkün değil. O zaman ne yapıyor, eğer bulunduğu yer iyi bir yerse farklı yollara tevessül ediyor. Dikkatinizi çekiyorum, sözünü ettiğim son iki belediyenin bir tek işçisi, bir tek sözleşmeli personeli yok. Sadece memuru yok. Ötekinin başkan dışında hiçbir personeli yok.”
527 NÜFUSLU BELDEDE, 26 MEMUR
Daha önce bu belediyeleri kapatmaya kalktıklarını fakat CHP’nin karşı atağa geçmesiyle Danıştay tarafından engellendiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, “Hizmet kapası olma vasfını yitirmiş bu belediyeleri ısrarla devam ettirmeye çalışmak, bizim bu millete olan sorumluluğumuzla bağdaşmaz. Hiç kimse 527 nüfuslu bir beldede 26 memurla çalışan bir belediyenin devam etmesi gerektiğini savunamaz” şeklinde konuştu.
“Yani bir yandan tüyü bitmemiş yetimin hakkından bahsedeceğiz, ondan sonra tüyü yetmemiş yetimin hakkını buralarda kullanacağız, harcayacağız” diyen Erdoğan, şunları söyledi:
“Başarılı bir devlet, başarılı bir işletme, başarılı bir finansman yönetimiyle olur. Başarılı bir insan yönetimiyle olur. Eğer siz başarılı bir finansman yönetimi ortaya koyamazsınız, başarılı bir insan yönetimi ortaya koyamazsanız, netice alamazsınız. Ama bunların böyle bir derdi yok. Ne CHP’nin böyle bir derdi var, ne MHP’nin var. Diğerlerini zaten konuşmaya gerek yok. Onların dertleri daha başka.”
MHP ARZUHALCİ’YE DÖNDÜ
Başbakan Erdoğan, ayrıca MHP’nin 6 olan gensoru sayısının 7’ye çıktığını belirterek, “Nihat Ergün Bey'e müjdeler olsun. Gensoru onunla ilgili. Eskiden adliye kapılarında arzuhalciler vardı. MHP adeta arzuhalciye döndü. O güzel daktilolar vardı ya. Daktilosunu herhalde TBMM önünde bir yerlere yerleştirdi. Oradan artık sürekli gensoru dilekçeleri yazıyor Meclis Başkanlığı'na. Başka bir görevi yok bunların” dedi.MHP’nin gensoru konusunda CHP ile yarışa girdiğini belirterek, şunları söyledi:
“Artık o arayı kapatabilmek için yoğun bir şekilde gensoru devam edecek. Kongrelerinin hemen ardından böyle adım atmaları da manidardır, güzeldir. Hayırlı olsun diyoruz. Ama bütün bunlara karşı, bu sulandırılmış gensoru mekanizmasına karşı, zaten benim arkadaşlarım gerekli cevabı, birlik, beraberlik, bütünlük içinde veriyorlar ve yine vereceklerdir. Bir çırpıda zaten hepsini defetmek suretiyle 'Al gönderdiğin arzuhallerini geri' deyip kendilerine gönderiyor.”
“FİİLİ OLARAK AB ÜYESİYİZ AMA AB BUNUN FARKINDA DEĞİL”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasının bir bölümünde Avrupa Birliği konusuna da değindi. Erdoğan, Türkiye’nin fiili olarak AB üyesi olduğunu fakat Avrupa’nın bunun farkında olmadığını söyleyerek, “Avrupa'da 5 milyon civarında kardeşimiz yaşıyor. Biz aslında fiili olarak AB üyesiyiz zaten. Ama AB bunun farkında değil. Olsa da olmasa da biz yola devam ediyoruz” dedi.
5 milyon Türk’ün 3 milyonunun Almanya’da yaşadığını söyleyen Başbakan Erdoğan, bunların bir çoğunun artık orada kalıcı hayat kurma sürecine girdiğini Başbakan Erdoğan şunları söyledi:
“Biz Avrupa'da yaşayan kardeşlerimizin, bulundukları ülkenin vatandaşlığına geçmeleri tavsiyesini hep söylüyoruz, buradan da hatırlatıyorum. Bunu desteklemeye de devam edeceğiz. Ama diyoruz ki 'asimile olmadan, entegre olmakta da zorluk çıkarmadan.' Entegre olacaksınız ki siz de huzurlu olun, o toplumu da huzursuz etmeyin. Bu şekilde bulundukları ülkelerin vatandaşlığına geçen kardeşlerimizin Türkiye'deki haklarını en rahat şekilde kullanabilmelerini sağlayacak her türlü tedbiri de alıyoruz. Şunu bilin ki arkanızda güçlü bir Türkiye var. Sayın Merkel ile görüşmemizde kendilerine şunu hatırlattım: Artık lütfen mavi kartlardan filan bu milleti kurtarın. Bunlar buraya gelmişler. 1960'lı yıllardan itibaren buradalar. Bunlara vatandaşlık yolunu açın. Bize ne kadar Alman gönderirseniz gönderin, biz onları vatandaşlığa alırız. Şu anda bize müracaat eden Almanları biz vatandaşlığa alıyoruz. Tabii şimdilik gülüyorlar. İnşallah daha sonra da imzayı atarlar. Şubat sonunda burada olacaklar. Tekrar bu konuları kendileri ile görüşeceğiz.''
“AVRUPA İLE ROLLERİ DEĞİŞTİK”
Başbakan Erdoğan, küresel krizin etkilerinin tüm ağırlığıyla Avrupa’da yaşadığını fakat Türkiye’de durumun böyle olmadığını söyleyerek, “Küresel krizin etkilerinin tüm ağırlığı ile yaşandığı Avrupa ile rolleri değişmiş durumdayız. 10 yıl önce biz ekonomik ve siyasi istikrarın simgesi olarak gördüğümüz Avrupa'ya gıpta ile bakıyorduk. Bugün onların bizi gıpta ile izlediğine şahit oluyoruz” dedi.
Erdoğan ayrıca Avrupa Birliği’ne çağrıda bulunarak, “Türkiye'yi tamamen tarihi komplekslere dayalı olarak, siyasi gerekçelerle AB'ye almakta direnenlere bugün diyoruz ki kaybeden siz oluyorsunuz” diye konuştu. Dün Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın yeni hizmet binasının açılışının ardından 2012 Olimpiyatları'nda madalya alan sporcular, aileleri ve antrenörleriyle akşam yemeğinde bir araya geldiklerini hatırlatan Erdoğan, “Sporcuların ödüllerini dün bankaya yatırdık. Toplu çeklerini de kendilerine sunduk. Artık para hesaplarına geçmiştir. Paralarını artık istedikleri anda kullanma hakkına sahipler” şeklinde konuştu.