Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Hınıs Emniyetinden örnek yaklaşım
Hınıs Emniyetinden örnek yaklaşım
Vali Çiftçi Jandarma komutanlarını ağırladı
Vali Çiftçi Jandarma komutanlarını ağırladı
Adnan Menderes’te kaza: 1 ölü
Adnan Menderes’te kaza: 1 ölü
Tekmanlı gençler masa tenisinde yarışıyor
Tekmanlı gençler masa tenisinde yarışıyor
GSİM’de proje gündemi
GSİM’de proje gündemi
HABERLER>TÜRKİYE
10 Nisan 2015 Cuma - 05:49

Davutoğlu gündemi değerlendirdi

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Üst limitim yok. Birisi iddialı giriyorsa zaten, alt limit diye bir şey koymaz kendine. Bizim hedefimiz iktidar olmak, iktidar olacağız" dedi

Davutoğlu gündemi değerlendirdi

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Üst limitim yok. Birisi iddialı giriyorsa zaten, alt limit diye bir şey koymaz kendine. Bizim hedefimiz iktidar olmak, iktidar olacağız" dedi. NTV'de gazetecilerin sorularını yanıtlayan Davutoğlu, AK Parti'nin 7 Haziran genel seçimlerinde alacağı oyu tahmin edip etmediğine ilişkin soru üzerine, "Şunu benden kimse beklemesin. Aslında Kılıçdaroğlu'nun 'hedefim yüzde 35' olabilecek en zaaf noktadır. Benim üst limitim yok. Milletten ne kadar alabilirsek, o kadar. Üst limit çizdiniz mi, şu demektir; yüzde 99 da desem, demek ki yüzde 1'lik kesime, ben kalben hitap edemeyeceğim demektir" ifadesini kullandı.

VATANDAŞIN GÖNLÜNE GİRMEK

Tüm vatandaşların kalbine girebileceğini düşündüğünü belirten Davutoğlu, "Bana en düşman, en ağır şekilde eleştiri dili kullananlar dahil, bütün vatandaşlarımızın kalbine girebileceğimi düşünüyorum. Bize oy verirse Genel Başkan olarak teşekkür ederim. Oy vermez de gider oyunu kullanırsa, katıldığı için Başbakan olarak teşekkür ederim. Oy vermezse, bir dahaki seçimde 'oy ver' diye çağrıda bulunurum. Üst limitim yok. Birisi iddialı giriyorsa zaten, alt limit diye bir şey koymaz kendine. Bizim hedefimiz iktidar olmak, iktidar olacağız" diye konuştu.

SEÇİMLER

Davutoğlu, seçimlerden birinci çıkamadıkları takdirde, "Şu ana kadar bana verilen emanetin hakkını veremediğimi düşünürüm, bir başka arkadaşımıza bunu devrederim" diyerek, şöyle devam etti:

"Biz bu koltuklara ne büyük heveslerle geldik ne büyük hedeflerle geldik ne de kalmaya kendimizi adamış durumdayız. Herkes benim bu makama nasıl geldiğimi bilir, ben peşinden koşmadım, makam neredeyse beni kovaladı. O da milletin takdiri, Allah'ın takdiri. Başarısız olduğumu hissettiğimde, başarılı olacağını düşündüğüm bir arkadaşa bu emaneti devretmek benim için en kutsi görev olur. Bunu da bir lütuf gibi yapmam. Olması gereken şey olduğu için yaparım. Bakalım benim bu kullandığım rahatlıkta Kılıçdaroğlu, Demirtaş, Bahçeli kullanabilecekler mi? Şu anki performansları zaten yüzde 35'i çizdiği için, biliyor kendisi de ki birinci olamayacağının farkında, şimdiden koltuğunu garanti altına almaya çalışıyor aslında. Birinci olmak diye bir kriter koysa, ama yüzde 35 de zor tabi."

HDP'NİN MUHTEMEL OY ORANI

Davutoğlu, Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) muhtemel oy oranına ilişkin soru üzerine, "Tabi kamuoyunun bildiği bazı araştırmalar bize de geliyor. Bu, demokratik bir yarış. Geçerlerse tebrik ederiz. Meclis çatısı altında hep beraber çalışırız. Biz onlara da saygıda kusur etmeyiz. Şimdiden HDP'ye bir çift sözüm var. Geçmezlerse bunu bir meşruiyet sorunu haline dönüştürmemeleri lazım. Biz nasıl geçmelerinden razı olacaksak, onlar da o neticeden razı olmalılar. Tutup da şimdi yarışa gireceksiniz, kuralları belli bir yarış ama 'o yarışın sonuçları gayrimeşru' demeye kalkarsanız olmaz" dedi.

HDP'nin alandaki heyecanından memnuniyet duyduğunu dile getiren Davutoğlu, şunları söyledi:

"Tabirimi mazur görün, hakaret kastıyla söylemiyorum; 'bukalemun siyaseti' tabirini kullanayım. Bazı yerlerde aşırı marjinal, sol, ateist gruplar, bazı yerlerde muhafazakar adaylar, bir araya geldiğinde nasıl bir ekip harmonisi oluşacak, ben şimdiden merak ediyorum. Bazı yerlerde eski ulusalcılar, bazı yerlerde Marksistler. Bence HDP herhalde bir proje olarak Syriza'dan hareket ederek, bir başka alana kendini taşımak istiyor. Bir etnik milliyetçi partiden, daha marjinal grupları etrafında toplayan protest bir partiye dönüşme çabası içinde. Bunu başbakan olarak değil, bir siyaset bilimci olarak söylüyorum ama protest hareketler başta cazibe oluşturur. Herhangi bir siyaseti yönetmeye başladığında, merkezkaç güçleriyle uğraşmakta zorlanmaya başlarsınız. Ben de ilgiyle izliyorum. Bir proje olmasınlar, ona dikkat etsinler."

AK PARTİNİN ÖNÜNÜ KESME ÇABALARI

Davutoğlu, her seçim sonrasında AK Parti'nin önünü kesmek için çeşitli projeler uygulandığını ancak hepsinin başarısız olduğunu şöyle anlattı:"2002'de genel başkan siyaset dışında tutuldu, beklendi ki başı koparılırsa hareket devam edemez, olmadı. 2004'te Bürgenstock'ta Kıbrıs müzakereleri yürütürken, genç subaylar rahatsız diye, şimdi bir partiden aday olan bir gazeteci bir manşet attı gazetesinde. 2007'ye girmeden Danıştay saldırısı, ardından Cumhuriyet mitingleriyle, bir başkası e-muhtıra, 2009 mahalli seçimlerine gitmeden önce parti kapatma davası, 2011'de bu sefer CHP'de kaset skandalı, Kılıçdaroğlu projesi devreye sokuldu. Daha önce çok az bilinen bir isim, Gandhi gibi bir tiplemeyle devreye girdi, bir proje olduğu için tutmadı ve tutmayacak. Şimdi de Demirtaş ve HDP, iyi dizayn edilmiş bir projeyle karşımızdalar. Hayırlı olsun, ben dediğim gibi takip ediyorum ancak kimse kendi yokluğuyla tehdit etmesin. 'Ben olmazsam Meclis'te, bu Meclis gayrimeşrudur' diyerek ya da psikolojik baskı oluşturarak, bir şekilde sonuçlara etki etmeye kalkışmasın. Dolayısıyla HDP'nin barajı aşması gibi korkumuz yok. Bu, milletin takdiri olur. "

Davutoğlu, AK Parti'nin diğer partilerin başarısızlığı üzerine siyaset yürütmediğini belirterek, "Biz varız, biz özneyiz, onlar nesne. Biz ne olduğumuzu ortaya koyuyoruz, onlarsa anti-AK Parti, bazen anti-Erdoğan, anti-Davutoğlu, bazen başka şeylerle ne olmamaları üzerinden siyaset yürütüyorlar. Türkiye'de siyaseti belirleyen AK Parti'dir. Onlarsa 'AK Parti'nin önünü kesmek için ne yapabiliriz' diye, koalisyonlarla, arayışlarla. Dolayısıyla HDP, balayı havasındalar ekip olarak, o balayı değişirse nikahı bozmaya kalkmasınlar. Demokrasiyle kıydıkları nikahı devam ettirsinler. Gelecek seçimlere hazırlanalım desinler ama ülkeyi kaosa tevessül edecek olaya teşebbüs etmesinler. Yüzde 10'u aşıp girerlerse, başımızın üstünde milletin takdirinin yeri vardır. Demokratik mücadeleyi hep beraber yürütürüz" ifadesini kullandı.

GÜVENLİK-ÖZGÜRLÜK DENGESİ

"Güvenlik-özgürlük dengesinin bozulduğu gerekçesiyle AK Parti'nin Güneydoğu'daki seçim sonuçlarında risk bekleyip beklemediği" sorusu üzerine Davutoğlu, şunları kaydetti: "Güvenlik-özgürlük dengesinde bir kayma olmadı ama ne oldu, ki burada tabi ki HDP'yi özeleştiriye zorlayacağız, 6-7 Ekim olayları yaşandı. Bugün bir anda barış güvercinleri gibi kendilerini takdim edenler, aynı kadro 6-7 Ekim'de Doğu ve Güneydoğu'daki Kürt vatandaşlarımızın hayatını zindan ettiler. Balkonlardan gençlerini attılar, öldürdüler, iş yerlerini yaktılar, tarumar ettiler. Eğer biz güvenlikle ilgili birtakım önlemler almaya kalktıysak, bunun müsebbibi, o 6-7 Ekim olaylarını çıkaran tweetleri atan Demirtaş'tır. Eğer o güvenlik tehdidi ve halkın üzerindeki baskı olmamış olsaydı, başbakan olarak 1 Eylül'de okuduğum hükümet programında iç güvenlik reformu diye bir şey gördünüz mü, hayır ama 6-7 Ekim olayları yaşanmışsa, yaşanmamış gibi yapamayız. Yaşanmamış gibi yapamazsınız, Türkiye'yi Suriye'ye, Irak'a çevirirler. Zaten dikkat edin, toplumsal olarak çok dikkatli gözlememiz gereken bir trend var. Kimlik siyasetine dayalı partileşme veya kümelenmeler çok tehlikeli. Biz sokaktan aldık çıkardık bu tehlikeyi."

KAMU DÜZENİ

Davutoğlu, son dönemde şehit savcı Mehmet Selim Kiraz'ın öldürülmesini örnek göstererek, şunları söyledi: "Dikkat ederseniz, ben son aylarda hep kamu düzeni dedim. Devlet otoritesi demedim, bir kere bile ağzımdan çıkmadı. Çünkü kamu hepimiziz. Kamu HDP'dir, CHP'dir, AK Parti'dir, MHP'dir. Kamu Türk'tür, Kürt'tür, Alevi'dir, Müslüman'dır, Hristiyan'dır, ateisttir. Kamu düzeni olmadığı zaman ne olacağını, Suriye'de, Irak'ta, Ukrayna'da görüyorsunuz. Aramızdaki ayrım bu. Biz güvenlik değil, kamu düzeninin kurulması için bazı tedbirler almak zorunda kaldık. Zorunda kalışımız da HDP'nin kışkırtıcı politikalarıyla oldu. Şimdiyse tamamıyla özgürlükçü karakterimizi, 12 yıllık, eğer AK Parti'nin tanımı yapılacak olsa, en temel özelliği özgürlükçü niteliğidir. Statükoya karşı verdiği mücadeledir. Şu anda Türkiye'de kimse 8 Haziran'da istenilmeyen bir sonuç doğarsa, asker müdahale edebilir diye kanaat taşıyor mu?"

MÜDAHALE SORUSU

"Şu anda Türkiye'de kimse 8 Haziran günü istenilmeyen bir sonuç doğarsa asker müdahale edebilir diye bir kanaat taşıyor mu?" diye soran Davutoğlu, bu kanaatin 1996'da Refah-Yol hükümeti kurulduğunda yaşandığını belirtti. Başbakan Davutoğlu, şunları söyledi: "2002'de biz iktidara geldiğimizde, 3 Kasım'ın ertesi günü '4 Kasım ne olacak' diye insanlar kaygı duyuyorlardı. Şimdi taşıyor mu? Sayın Demirel, 'Başbakanlık koridorlarında Menderes'in ruhu dolaşıyordu diye' hissiyatını özel sohbetlerde ifade ettiği söylenir. Ben bir Başbakan olarak 8 Haziran'da ne olacak kaygısını taşımıyorum. Kazanırsam, görevime demokratik şartlarda devam edeceğim, kazanmazsam, ki düşük ihtimal, ama kim kazanmışsa ona devredeceğim ben de kitaplarımı yazacağım. O yapacak sonra belki gelir bir daha uğraşırız. Ama kimsenin zihninde 8 Haziran ile ilgili bir kaygı yoksa bugün, bunu AK Parti sağladı. Kimsenin zihninde 8 Haziran'da 'Acaba kazanan partiye bir görev verilmeyecek mi' diye kaygı yoksa, bunu AK Parti sağladı. Bugün eğer Doğu'da, Güneydoğu'da, HDP Kürtçe propaganda yapabiliyorsa, bunu AK Parti sağladı. Kürtçe halaylar çekebiliyorlarsa, bunu AK Parti sağladı. Eğer tablolar, bugün HDP'nin 'bileşenler' dedikleri, değişik gruplardan oluşturdukları tablolar, AK Parti'nin özgürlükçü siyaseti olmasaydı, bir kısmı dağdaydı, bir kısmı hapisteydi. Ama şu anda siyasettelerse, ki  güzel, doğru olan budur, bu AK Parti'nin getirdiği reformlar sayesindedir."

Köy köy dolaşarak insanları kendilerine oy vermeleri yönünde tehdit eden "HDP ve arkasındaki örgütsel yapı"nın İstanbul'da özgürlük şarkıları söyleyemeyeceğini ifade eden Davutoğlu, şöyle konuştu:"Şu köye gelip, 'Burada 100 seçmen var, 100'ünün de oyu bana çıkmazsa size gösteririz' diye tehditler savururlarsa İstanbul'da gelip özgürlük şarkıları okuyamazlar. Gidip orada birtakım önemli şahsiyetlere ki bunu rastgele söylemiyorum elimizde veriler var, 'Sizin aşiretten ya da gruptan şu yönde bir oy çıkmazsa sonra hesaplaşırız' gibi bir şey söyledikten sonra, İzmir'e gelip barış türküleri okuyamazlar. Herkes ilkesine, demokrasinin özgürlükçü atmosferine saygı göstermeli. Bu anlamda, şu anda eğer biz özgürlükçü bir ortamda seçimlere gidiyorsak, bunda AK Parti'nin yoğurduğu maya vardır Türk siyasetine ve bu maya tutmuştur. Kimse Türkiye'yi tekrar otoriter ya da bilinmez çizgilere götürmez."

"İKİ ŞAPKA VAR"

Başkanlık sisteminin partisinin seçim beyannamesinde nasıl yer alacağını, bunun son şeklinin tamamlanıp tamamlanmadığının sorulması üzerine Başbakan Davutoğlu, "Bizim iki şapkamız var, günün bir yerinde genel merkezde aday tespitleri yapıyoruz sonra başbakanlığa gelip, hükümet işi devam ediyor" karşılığını verdi.

"İÇSELLEŞTİRMEDİĞİM HİÇBİR FİKRİ SAVUNMADIM"

Başkanlık sistemine ilişkin, "Sayın Cumhurbaşkanı ile görüştünüz, sizin götürdüğünüz, bizzat kaleme aldığınız bu bölüme rötuşları var mı?" diye sorulması üzerine Davutoğlu, "Hayır. Cumhurbaşkanımızla biz her konuyu istişare ettiğimiz gibi bu konuyu da istişare ederiz. Bunda bir anormallik görmek de doğru değil. Muhalefet bunu 'Cumhurbaşkanının müdahalesi gibi' algılaması doğru değil. Bizim yeni ilişkimiz başlamıyor, her şeyi istişare ederiz" dedi.

BAŞKANLIK SİSTEMİ

Başkanlık sistemine ilişkin kanaatlerini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başından beri bildiğini, kendisinin de Cumhurbaşkanı'nın kanaatlerini bildiğini ifade eden Davutoğlu, "Ama her şeyin bir zamanı vardır. Cumhurbaşkanımız onu kendi takdir ettiği zamanlamayla tabii gündeme getirir. Ama bir seçim beyannamesine gireceği zamanlama belli olduğu için, ben de seçim beyannamesi yaklaştıkça bu konuyu netleştirdim. Hem onun nezdinde hem kendim netleştirdiğim hususlar oldu. Arkadaşlarımızla da paylaştık" diye konuştu.

DEĞİŞİK MODELLER

Davutoğlu, bununla ilgili birkaç kişiyi de değişik modeller üzerine çalıştırdıklarını belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:"Bunlarla ilgili Cumhurbaşkanımızla da istişare ettik. Herhangi bir bu anlamda, rötuş veya böyle bir şey için istişare için değil zaten örtüşün fikirler. Yani ayrışan fikirler olsa üzerinde tartışılır, herhangi bu anlamda da bir tartışma olmadı veya Cumhurbaşkanımızın da bir müdahalesi bu anlamda olmadı. Kendi kanaatlerini olgunlaştırdıkça ve buna benim bu konudaki yaklaşımımı da herkes bilir. İçselleştirmediğim hiçbir fikri savunmadım hayatımda. İçselleştirdiğim bir fikri de karşıma kim çıkarsa çıksın ve ne olursa olsun, hangi psikolojik bariyer olursa olsun, savunmakta tereddüt etmedim. Meydana çıkıp eğer bir fikre çağıracaksam, önce o fikrin çatısını, çerçevesini, temelini zihnimde dokurum, çıktığım zaman inanmış olarak çıkarım. Dolayısıyla bu çerçevede de Türkiye'de gerçek bir parlamenter sistem işleseydi ve bugün parlamenter sistemi savunanlar, parlamenter sisteme tehdit geldiğinde, parlamenter sistemi savunsalardı, yani 'e-muhtıra', yani '367' günü, yani '411 el kaosa kalktı' diye yazdıkları gün, yani 12 Eylül'ün sabahı, yani 28 Şubat'ın akşamı savunsalardı, parlamenter sistem Türkiye'de işlerdi ve kimse de belki başkanlık sistemini gündeme getirmezdi."

550 KİŞİ DE AYNI DEĞERDEDİR

  AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Herhangi bir beklentiyle geldikleri anda da bilinsin ki bu 550 kişi, her birisi aynı değerdedir. Hiç kimsenin özel bir konumu yok" dedi.

Davutoğlu, NTV'deki canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

AK Parti'nin milletvekili adaylarının belirlenmesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sürece dahli olup olmadığının sorulması üzerine Davutoğlu, yorumları takip ettiğini, yapılan yorumlarda sanki Cumhurbaşkanı Erdoğan ile kendisinin yıllardır ayrı çizgide olduğu, ayrı ekiplerle çalıştığı gibi ifadeler kullanıldığını ifade etti. "Sanki ayrı ekipler aday tespitinde yarıştı, kime yakın adaylar olduğu konusunda bir ağırlık hesabı yapıldı ve bir sonuca ulaşıldı. Bu son derece yanlış bir algı" diyen Davutoğlu, geçen yıl bu günlerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde, en yakın çalışma arkadaşlarından birinin kendisi olduğunu anımsattı.

DAVUTOĞLU’NUN DEĞERLENDİRMESİ

Başbakan Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:"Onun ekibi benim ekibimdi, benim ekibim onun ekibiydi. Ben başbakan olduktan sonra Sayın Cumhurbaşkanımız ile 'Cumhurbaşkanlığı'nda kimlerle çalışmak isterseniz' diye konuştuk, bazı arkadaşlar Başbakanlık'ta kaldı, bazı arkadaşlar Cumhurbaşkanlığı'na gitti. Açık bir şekilde ifade edeyim, geçen sene 30 Mart seçimlerine giderken hangi ekip, hangi mantıkla bir aradaysa şimdi 7 Haziran seçimlerine giderken de aynı ekip, aynı mantıkla bir arada. Yani 'Davutoğlu'nun ekibi Cumhurbaşkanı'nın ekibi' diye bir ayrım yapmak sunidir, gerçekleri de yansıtmaz. Kimi nereye koyuyorsunuz? İnsanların yüreklerindeki sevgiyi nasıl parçalayabilirsiniz ki... Bu insanlar, dava arkadaşlarımız aynı muhabbetle Cumhurbaşkanımıza da bana da bağlılar ve bu bağlılıklarını gösterdiler değişik vesilelerle.

Hatta geçtiğimiz bir MYK'da da arkadaşlara da, dışarıya farklı görüntü vermek isteyen veya böyle görüntü yansıtanlara işareten söyledim, 'Cumhurbaşkanımızın yanında olmayan benim yanımda da olmasın' dedim. Böyle bir ayrım noktasına getirmek isteyen kim varsa... Bu şu demek değil, ekip olarak, bir dava yolculuğu, bir arkadaşlık, bir siyaset felsefesi yolculuğu olarak Cumhurbaşkanımızın ekibi, Başbakan'ın ekibi diye bir ayrım bizim yaklaşımımızda olmaz. Ama devletin kurumsal işleyişi bağlamında Cumhurbaşkanımızın yeri de bellidir, Başbakan olarak benim yerim de bellidir. Anayasal olarak Cumhurbaşkanımız, kendi siyasetin üstünde ve tarafsız bir konumdadır. Dolayısıyla listelere müdahil olma gibi bir durum söz konusu değil."

"CUMHURBAŞKANIMIZIN HASSASİYETLERİNİ EN YAKINDAN BİLEN BENİM"

"Erdoğan'a yakın" denilen isimlerle ilgili haberleri hayretle okuduğunu dile getiren Davutoğlu, "Cumhurbaşkanımıza yakın denilen isimlerin çoğu benim yıllarca, akademik hayatta veya değişik yerlerde beraber olduğum arkadaşlar. Bana yakın diye yazılan isimlerin önemli bir kısmı da geçmişte Cumhurbaşkanımızın başdanışmanlığını yapmış arkadaşlar" diye konuştu.

Yorumların eski Türkiye'nin alışkanlıklarıyla yapıldığını, insanların "şunun yanında olanlar" ve "bunun yanında olanlar" diye kutuplaştırıldığını ancak böyle bir ayrımın söz konusu olmadığını ifade eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Cumhurbaşkanımızın bazı hassasiyetleri yansımış olur, tabii olur ama nasıl olur bu? Ben Cumhurbaşkanımızla 12 yıl birlikte çalışmış, hem başdanışman hem Dışişleri Bakanı olarak, Cumhurbaşkanımızın düşüncelerini, hassasiyetlerini en yakından bilen benim. Bunun için ayrıca Cumhurbaşkanımızla oturup saatlerce görüşmeye de ihtiyaç yok. Benim hassasiyetlerimi de herkesten daha yakın bilen Cumhurbaşkanımızdır. Dolayısıyla bazen konuşmadan da anlaşılan, sadece bakışlarla da bir takım meselelerin çözülebileceği, rahat bir ilişkiden bahsediyoruz. Bu noktada yorumları okuduğumda veya dinlediğimde sadece bazen tebessüm ediyorum. Çünkü böyle bir kategorizasyon, 'buna yakın olanlar, şuna yakın olanlar' gibi bir şey söz konusu değil."

Aday belirleme sürecinde ehliyet, liyakat, Çözüm Süreci başta olmak üzere Türkiye'de yürütülen projelere duyulan aidiyet, AK Parti'nin vizyonunu benimseme, hem ulusal hem de yerel ölçekte nerede ve nasıl katkı yapabileceği gibi kriterlerin ortaya konduğunu anlatan Davutoğlu, "Bunları ortaya koyduğumuzda, benim hiçbirinde şöyle bir kriterim olmadı, 'Bana kimler yakın' diye bir kriter bu süreçte söz konusu olmadı. Ya da 'şuna kimler yakın, onları devreye almayım', sadece Cumhurbaşkanımız değil başka isimlerle ilgili de kanaatler serdediliyor, objektif kurallar ve saatlerce süren müzakerelerle çıkan bir tablo" diye konuştu.

 

 
Güllüce: ‘Yeter ki yatırım yap’
 
‘Bu kervan yürüyor, yürüyecek’
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
‘Milletimle arama aracı koymadım ‘
Erdoğan, “Artık Türkiye tüm gücünü, tüm imkanlarını, tüm enerjisini 2023 ...
Davutoğlu:‘12 yıl gerçek bir başarı öyküsüdür’
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Son 12 yıl bir başarı öyküsüdür. Kim ne derse ...
Şentop adayları değerlendirdi
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, AK Parti'nin adaylarını ...
 
Dünya Kırım Tatar Kongresi Türkiye’de toplanacak
Türkiye’de kurulan Kırım Tatar Teşkilatları Platformu Yönetim Kurulu üyeleri ...
TESUD 31’inci yılında
Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD)’nin Kuruluş Yıldönümü çeşitli etkinliklerle kutlanıyor.
"Kimse bize demokrasi dersi veremez"
Başbakan Davutoğlu, "14, 15 Nisan'da hem adaylarımızın toplu tanıtımını ...
 
Sağlıkta Sessiz Devrim
Sağlık Bakanlığı, Türkiye’nin en kapsamlı kişisel e-sağlık hizmetini geliştirdi.
Kurtulmuş siyasi gündemi değerlendirdi
Kurtulmuş, çözüm süreciyle ilgili, "Terör örgütüne diyorsunuz ki 'silahları ...
İstihdam paketi açıklandı
Davutoğlu, bir taraftan istihdamın artırılması, diğer taraftan yatırımların ...
 
PALANDÖKEN
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurumspor’un Yeni Sezon Önceliği:

a. Ligde kalmak
b. Playoffa kalmak
c. İlk iki için mücadele


Sonuçları göster Anket arşivi
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeKünye FacebookFacebook TwitterTwitter Günün HaberleriGünün Haberleri