AHMET AKBUĞA
ERZURUM (İHA) - Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, 34 yıl önce mezun olduğu Erzurum Atatürk Üniversitesi’nin o zamanki adıyla İşletme Fakültesi, şimdiki adıyla İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nde öğrencilere ders verdi.
Erzurum’da gezi ve incelemelerini sürdüren Bakan Dinçer, cuma namazını kıldığı Ulu Camii’nde yoğun sevgi gösterisiyle karşılaştı. Cami önünde bekleyen vatandaşlar, Bakan Dinçer’e ulaşabilmek için adeta birbirleriyle yarıştı. Daha sonra Atatürk Üniversitesi’ne geçen Bakan Dinçer, 34 yıl önce mezun olduğu İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nin sıralarında oturan öğrencilere ders verdi. Konuşmasına okul yıllarındaki anılarını anlatarak başlayan Bakan Dinçer, ''Dünyanın yaşadığı değişim, okulların tüm toplum için hayat boyu öğrenme merkezi haline gelmesini, her yaştan kişiler için öğrenme ortamı sunmasını sağlıyor'' dedi.
AK Parti iktidarıyla birlikte Türkiye’de her ile üniversite kurma hedefinin kısa vadedeki sonuçlarının bile geleceğe yönelik umutları ve inançlarını çoğaltan bir durum olduğunu ifade eden Bakan Dinçer, son 10 yılda üniversitelerdeki öğrenci sayısındaki artışın yüzde 129 olduğunu bildirdi. Bakan Dinçer, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Özellikle son yıllarda üniversiteden mezun olan öğrencilerin iş, istihdam ve belki de Milli Eğitim Bakanlığı’nda öğretmen olarak çalıştırılmaları gerektiği konularında spekülasyonlar ve tartışmalar yapıldı. Üniversiteden mezun olduğu halde istihdam edilmesi konusunda sorun çıkan gençler üzerinden yanlış siyaset yapılıyor. Bizim ülkemizde üniversite mezunu olup istihdam edilen gençlerin oranı yüzde 72'dir. Erkeklerde yüzde 73, kızlarda yüzde 71'dir. Buradan hareketle şunu söylemek mümkün, bizim üniversite mezunu gençlerin istihdam oranları AB ortalamalarının üzerindedir. Üniversitede okumak, sadece ve sadece istihdam edilmek için yeterli değildir. Artık üniversite mezunu olmak bile istihdam edilebilmek, tek başına ayakta kalmak, iş dünyasında rekabet gücü bulmak için yeterli bulunmuyor.”
Bakan Dinçer, tüm dünyanın rekabetini eğitilmiş ve uzmanlaşmış insanlar üzerinden yaptığını ifade etti. Türkiye'nin mevcut çağ nüfusunun yüzde 35'inin üniversitelerde okuduğunu belirten Bakan Dinçer, “Türkiye'de her ile üniversite açmanın eleştiriliyor olmasını anlamak mümkün değil. Üniversiteden her mezun olanın devlet tarafından istihdam edileceği fikrine dayalı bir anlayışı takip etmeyi de anlamak mümkün değildir. Bütün nüfusunun yüzde 5'i üniversite mezunu olan, yüzde 78'i lise mezunu olan toplumda uzman sayısının ne olduğunu tahmin edebilir misiniz” diye konuştu.
Bakan Dinçer, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gelişmiş ülkeler, bu doğrultuda çok gelişmiş reformlar yapıyorlar. Tüm dünya şartları değişiyorken sizin değişmeden kalmanız mümkün mü. Gelişmiş ülkeler bu doğrultuda geniş çaplı reformlar yapıyorlar. Yüksek eğitim kurumlarının daha etkili olmasını sağlayacak düzenlemeler yürütüyorlar. Üniversite ve eğitim kurumları, her yaştan ve kesimden bilgi talep eden insanlara hizmet verebilecek kurumlara dönüşüm eğilimi gösteriyorlar. Artık bir sınıfta öğretim üyesinin karşısında oturmaksızın bilgi ve beceriyi elde etmiş öğrencilerin diploma sahibi olabileceği dönemde yaşıyoruz. Artık rekabet gücü ve yapısı, eğitilmiş insanlar üzerinden yapılıyor. Dünyanın yaşadığı değişim, okulların tüm toplum için hayat boyu öğrenme merkezi haline gelmesini, her yaştan kişiler için öğrenme ortamı sunmasını sağlıyor. Bilginin her gün yenilendiği, davranış ve tutumların, ihtiyaç ve beklentilerin sürekli değiştiği, yeni mesleklerin ortaya çıktığı günümüzde hepinizin hayat boyu öğrenme yaklaşımını benimsemiş bireyler olarak yetişmesi hepimizin arzusudur. Sadece üniversite eğitimi ile yetinmek, iş dünyasında ayakta kalmak için yetmiyor. ABD'de 2010 yılından sonra belirlenen stratejik plan sunulurken, 'Normal bir ABD vatandaşı üniversiteyi bitirdikten sonra 40 yıllık çalışma hayatı boyunca en az 4 meslek değiştirmeye ve 11 iş yeri değiştirmeye hazır olmalı' diyor. Dünyada üniversiteden mezun olduktan sonra bir mesleğe sahip olup, o meslekte emekli olana kadar çalışabileceğiniz imkanların azaldığını ifade edersek, ne için konuşmanın önemli kısmını hayat boyu öğrenmeye ayırmış olduğumu anlatmış olurum.”