Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
‘Ayın Tarihi’ dergisi  Kasım sayısı yayımlandı
‘Ayın Tarihi’ dergisi  Kasım sayısı yayımlandı
Dağcılar Sarıkamış Şehitleri için yürüdü
Dağcılar Sarıkamış Şehitleri için yürüdü
Sarıkamış Şehitlerini Anma Wushu Turnuvası düzenlendi
Sarıkamış Şehitlerini Anma Wushu Turnuvası düzenlendi
Genç izciler Sarıkamış şehitleri için yürüdü
Genç izciler Sarıkamış şehitleri için yürüdü
Zirvede Sarıkamış şehitlerini andılar
Zirvede Sarıkamış şehitlerini andılar
HABERLER>KÜLTÜR-SANAT
14 Ağustos 2019 Çarşamba - 11:46

Eğilmez Türklerde Kurban Kültürünü paylaştı

Atatürk Üniversitesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez İslamiyet Öncesi Türklerde Kurban Kültürü hakkında bilgi verdi.

Eğilmez Türklerde Kurban Kültürünü paylaştı

Atatürk Üniversitesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez İslamiyet Öncesi Türklerde Kurban Kültürü hakkında bilgi verdi.

Eğilmez, kurbanın Türk Dili'nin en eski ve değerli sözlüklerinden Divânü Lûgati't-Türk'te “yağış" kelimesi olarak geçmekte olduğunu ifade ederek “Yağış, İslamiyet’ten önce Türklerin adak için, yahut Tanrıya yakın olabilmek için kestikleri kurban olarak anlamlandırılmıştır. Yine aynı eserde ıdhuk/ıduk kelimesi geçmektedir. Idhuk: Kutlu ve mübarek olan her nesneye denirdi. Kurban edilecek hayvana da bu isim verilirdi. Bu hayvana yük vurulmaz, sütü sağılmaz, yünü kırkılmaz; sahibinin yaptığı bir adak için saklanırdı. Kurban kesme eylemi, İslamiyet’ten çok önceki çağlara kadar uzanır. Kurban kesme eylemi, İslamiyet’ten çok önceki çağlara kadar uzanır. Çok eski tabiat inançları ile Mezopotamya, Anadolu, Mısır, Hint, Çin, İran ve İbrani inançlarında yılın belli aylarında dinî törenlerle kurban sunma, bayram yapma geleneği vardır. Ancak insanlık tarihinde en fazla şöhret bulan kurban olayı Hz. İbrahim'inkidir. Türkler içerisinde kurban geleneğinin çok eski tarihlere kadar uzandığını takip edebiliyoruz. Eski Türklerin büyük bir çoğunluğu Gök Tanrı dinine inanmakla birlikte, tarihin muhtelif periyotlarında ve değişik coğrafyalarda ilişkide bulundukları milletlerin dinlerini de kabul etmişlerdir. Dolayısıyla dinsel bir eylem olan kurbanda bu dinlerin etkilerini de görebiliyoruz. Türklerin tarih sahnesinde var oldukları dönemden itibaren, gerek yazılı kaynaklarda gerekse anlatılarda çok yönlü bir kurban geleneğine sahip olduklarını görüyoruz. Kutsal kabul ettikleri maddi manevi varlıkların birçoğu için, doğum ve ölüm olayların yanında zafer ve yenilgileri için de kanlı veya kansız kurbanlar adamışlardır. Türklerin kurban geleneği, İslamiyet’i kabullerinden sonra daha kesin ritüellerle, güçlü bir inanca dönüşmüştür. Her tören için kanlı veya kansız kurban bulunması gerekirdi. Eski Türk kavimlerinin ayin ve törenlerini, belirli vakitlerde yapılması gereken ayin ve törenlerle beraber tesadüfi olaylar dolayısıyla yapılan törenler olarak ikiye ayırabiliriz. Türk boylarındaki ayin ve törenler kurbansız gerçekleştirilmezdi. Her tören için kanlı veya kansız kurban bulunması gerekirdi. Kanlı kurbanların en önemlisi at idi. Attan sonra koyun geliyordu. En son sığır tercih edilirdi. Kansız kurbanların en önemlisi ruhlara bağışlanarak başı boş salıverilen hayvanlardı. Kansız kurbanların en önemli olanlarından biri de saçı idi. Saçı her topluluğun kendi emeği ile kazandığı, en kıymetli ve kutsal saydığı değerlerden biri olurdu” dedi.

Eğilmez kurbanlıkların hangi renkte olduğunun büyük önem arz ettiğinin önemli olduğunu belirterek “Türkler için at en değerli hayvanlardan birisiydi. Savaşta ve barışta devamlı at üzerinde olan Türkler ayrıca atın etinden ve sütünden de istifade ediyorlardı. Hal böyle olunca Tanrı'ya sunulacak en değerli kurban da at oluyordu. Kurban edilen atların hangi renkte olduğu da önemliydi. Genelde ak, boz ve sarı renkler tercih edilirdi. Eski Türklerdeki kurbanların renkleri hususunda gösterilen hassasiyet, günümüzde kurbanlıkların süslenmesi, kınalanması şeklinde kendini göstermektedir. Türk boylarında kurban törenlerinin yönetimi şamanların göreviydi. Altay dağları civarında yaşayan Türkler Göktanrı’ya beyaz, Toprakana’ya kahve ya da koyu renkli hayvanlar sunuyorlardı. Eski Türk kültürüne ilişkin sağlam temellere dayanan yazılar ve resimler Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra daha fazla çıkmaya başlamıştır. Bu eserlerden birisi Macar seyyahı Balogh Benedek Barathosi’ye aittir. Bu seyyahın 1911 yılında kaleme aldığı yazı aynen şu şekildedir;

“ Baykal kıyılarında kayalık bir yere ulaştık. Burada devasa, üç metre uzunluğunda bir buçuk metre genişliğinde bir kaya öbeği bulunuyordu. Ön kısmı ateş yakmak için yapraklarla örtülmüştü. Bazıları sütle dolu birkaç sürahi getirip lahite süt serpmeye başladılar. Bu arada altı kişi gri bir at getirdi. İki kişi iki yandan atın koşumlarını tuttu, diğerlerinin elinde ise birer halat bulunuyordu, bunları atın ayak bileklerine bağlamışlardı. Baykal’ın suyundan günün ilk ışıkları yansımaya başladığında dört erkek lahite doğru koşarak atı yere devirdiler ve ayaklarını dört bir yandan germeye başladılar. Yaşlı bir adam özel bir bıçakla atın karnını kesti, açılan yarığa elini sokarak kalbe giden damarları bulup çekip kopardı; böylece at fazla acı çekmeden kısa süre içerisinde öldü. Bundan sonra oradakiler hızla atın derisini yüzdüler ve lahite yerleştirdiler. Atın derisini doğrudan ateşe attılar, yaşam için gerekli nimetleri sağladığı için tanrıya şükranlarını sunmuşlardı. Hayvanın gökyüzüne yükselen ruhu Tanrı’ya insanın şükranını götürecekti. Türklerin hayvan kurbanları sadece Tanrı’nın iyi niyetinin sağlanması değil aynı zamanda dengenin, doğal fonksiyonların devamının garantilenmesiydi. Kısacası evrensel bir ibadet olan kurban, İslamiyet öncesi Türk kültüründe de çok önemli bir yer tutuyordu” ifadelerini kullandı.

 
Vali Memiş’ten turizm değerlendirmesi
 
Etkisiz hale getirilen teröristler Gri Liste'den
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Vali Memiş’ten turizm değerlendirmesi
Erzurum Valisi Okay Memiş Narman Peribacaları ve Tortum Şelalesi’nde incelemelerde bulundu.
Erzurum'da tarih gün yüzüne çıkarılıyor
Erzurum Kalesi, Çifte Minareli Medrese, 3 Kümbetler ve tarihi Ulu Cami'nin ...
Yurt dışındaki genç vatandaşlar Türkiye’yi keşfediyor
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) tarafından yurt ...
 
Aşkale’de cemevi açıldı
Erzurum’un Aşkale ilçesi Sazlı köyünde cemevi açılışı gerçekleştirildi.
Türkiye’yi drone'leri ile tanıtıyorlar
Gönüllü drone pilotları Türkiye’nin doğal güzelliklerinin yurt içinde ...
Erzurum’da “İlkadım Karma Sergisi” açılacak
Ağçiçek, “Yedi bölge, yedi iklim aşar misali, yedi şehri yani Samsun’dan ...
 
Alipaşa fotoğrafçıların uğrak yeri haline geldi
Yakutiye İlçesi Ali Paşa Mahallesi Başak Sokakta adeta dökülen çift katlı ...
Orhan’a Halk Ozanı teşekkürü
Halk Ozanı Rahim Sağlam, Aziziye Belediye Başkanı Muhammed Cevdet Orhan’ı makamında ziyaret etti
Doğu’da yaşatılan gelenek: Gelin Koçu
Kurban Bayramı öncesinde gelin adayına “süslenmiş koç gönderme geleneği” ...
 
PALANDÖKEN
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurumspor’un Yeni Sezon Önceliği:

a. Ligde kalmak
b. Playoffa kalmak
c. İlk iki için mücadele


Sonuçları göster Anket arşivi
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeKünye FacebookFacebook TwitterTwitter Günün HaberleriGünün Haberleri