Antalya’da hizmet içi eğitim seminerinde din görevlilerine seslenen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Mahallemizde Rabbini ve peygamberini tanımadığı için yolunu ve huzuru bulamayan tek kişi varsa kendimizi bundan sorumlu hissetmeliyiz” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Antalya’da düzenlenen “Etkili Din Görevlisi, Etkin Din Hizmeti” başlıklı hizmet içi eğitim seminerinde konuştu. Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğünce düzenlenen seminerde konuşan Erbaş, Kur’an-ı Kerim’in ve sünnetin insanlara anlatılmasının din görevlilerinin üzerinde bir emanet olduğunu ifade ederek, “Biz o emanete en güzel bir şekilde sarılmak zorundayız. Mihrab, minber, kürsü peygamber makamıdır. O yüzden bu topluluk, milletin ve ümmetin umududur. Ümmet bizim hizmetlerimizi bekliyor” dedi.
Erbaş, camilerin birer mektep haline getirilmesinin önemine işaret ederek, “Cami dersleriyle, camilerde Kur'an öğretimiyle kalbi camilere bağlı çocuklar, gençler yetiştirilir. Camiler onun için çok önemli, hepiniz sadece imamlık yapmıyorsunuz, her biriniz aynı zamanda muallimsiniz. Onun için diyorum ki bunun idrakinde olalım” diye konuştu.
“ÖNCELİĞİMİZ ADALETİN, MERHAMETİN VE GÜZEL AHLAKIN YAYGINLAŞMASIDIR”
“Önceliğimiz Rabbimize, milletimize ve insanlara karşı sorumluluğumuzdur, kulluğumuzdur, inancınızdır” diyen Erbaş, şöyle devam etti: “Önceliğimiz insanlığın huzurudur, adaletin, merhametin, güzel ahlakın yaygınlaşmasıdır. Bu şuur ve gaye çalışmalarımızı, kazancımızı, hayatımızı bereketli kılacaktır. Derdimiz insanlığın derdidir. Bugün mahallemizde, şehrimizde, bölgemizde, ülkemizde Rabbini ve peygamberini tanımadığı için yolunu ve huzuru bulamayan tek kişi varsa kendimizi bundan sorumlu hissetmek zorundayız.”
Diyanet İşleri Başkanlığının başlatmış olduğu “Gençliğe Değer Projesi"ni anlatan Erbaş, “Her görevlimize 10 gencimizi emanet ediyoruz. Hocamız, bir yıl boyunca bu gençlerimizin temel dini bilgileriyle, ahlaki davranışlarıyla ilgilenecek. Gençlerimizin kalbinde inancının daim olması, ibadetlere alışması için buna ihtiyacımız var, bunu biz yapacağız” ifadelerini kullandı.
Erbaş, nerede görev yaparsa yapsın din görevlilerinin insanları ırkçılık ve mezhepçilik fitnesinden uzaklaştırmak için çalışması gerektiğinin vurgulayarak, “Müslümanların düşmanları, bizi birbirimize düşürmeye çalışıyor. Çeşitli örgütler kurduruyorlar, bu örgütler kan akıtıyor. Öldüren de ölen de ‘Allahuekber’ diyor. Bu fitneden dünyayı biz kurtaracağız. Vazifemizi küçümsememeliyiz. Dünyada vazifesi en büyük, en ağır ve en mukaddes olan bir topluluğuz” şeklinde konuştu.
“FETÖ VE DEAŞ RAPORLARINI VATANDAŞIMIZA ULAŞTIRIYORUZ, BİLSİNLER NASIL BU HALE GELMİŞLER”
Din istismarına karşı 81 ilde yapmış oldukları çalışmalara değinen Erbaş, şunları söyledi:
“İmamlar olarak önderliğimizi, rehberliğimizi çok iyi değerlendirmeliyiz. Girmediğimiz gönül, çalmadığımız kapı kalmayacak. Biz kapıları çalmazsak, biz gönül tellerini titretmezsek tabiat boşluk kabul etmez. Bir taraftan istismarcılar, bir taraftan hurafeciler, bir taraftan din-i mübini İslam’ı ticarete dönüştürenler, oradan bir takım menfaatler elde edenler o boşluğu doldurmaya çalışıyor. Biz buna fırsat vermeyeceğiz. Netice itibariyle o istismarlar bazen terör örgütlerine dönüşebiliyor ve bu örgütler kan akıtmaya kadar gidebiliyor. Din istismarı ile mücadele seferberliği başlattık, 81 ilimizi dolaştık, ziyaret ettik. Din İşleri Yüksek Kurulumuzun yapmış olduğu çalışmaları, raporları FETÖ ve DEAŞ raporlarını kitaplaştırdık bir milyon civarında bastırdık. Bu kitapçıkları konferans verdiğimiz yerlerde vatandaşımıza ulaştırmaya çalışıyoruz, bilsinler, görsünler nasıl bu hale gelmişler. Sizler de bu konuda milletimizi uyaracaksınız. Milletimizin sahih dini bilgi ile buluşmasını sağlayacaksınız.”
“YAŞADIĞIMIZ DÜNYANIN VE ÜMMETİN YAŞADIĞI SORUNLARIN SEBEPLERİNİ VE ÇÖZÜM YOLLARINI BİLELİM”
Erbaş, din görevlilerinin özelde görev yerlerinin, genelde ümmetin sorunlarıyla ilgilenmesi gerektiğinin altını çizerek, “Özellikle hizmet ettiğimiz bölgeyi bütün özellikleriyle iyi tanımaya ve her konuda onlara rehberlik etmeye çalışalım. Yaşadığımız dünyanın, ümmetin ve coğrafyamızın yaşadığı sorunların sebeplerini ve çözüm yollarını öğrenmeye ve elimizden geldiği kadar çözüme katkı sağlamaya çalışalım. Onun için seçici ve doğru okumalar yapmak zorundayız. Başkanlığımızın açıklamalarını, raporlarını Din İşleri Yüksek Kurulumuzun yapmış olduğu çalışmaları takip edelim. Okuyan bir toplum olalım, yapılan çalışmaları raporları anlamaya çalışan anlatmaya çalışan başkalarına ulaştırmaya çalışan kimseler olalım” diye konuştu.
“BAŞKALARININ İYİLİĞİ İÇİN ÇALIŞANLAR, HAYATIN HUZURLU İNSANLARIDIR”
“İhlas ve samimiyeti kuşanmak bizlere tükenmek bilmeyen bir sermaye verecek ve manevi bereketini kapılarını aralayacaktır” diyen Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yaptıklarımızın Allah katında karşılığı samimiyetinize göre belirlenecektir. Samimiyet için başkalarının iyiliği adına çalışmaktan huzur duymak gerekir. Başkalarının iyiliği için çalışanlar, hayatın huzurlu insanlarıdır. Sadece Allah’ın rızasını umarak hizmet etmek bizleri ihlas, samimiyet ve tevazuyu kuşanmaya sevk edecektir. Buna mukabil riya, gösteriş ve samimi olmayan tavırlar ise Allah korusun bizleri felakete sürükleyecektir. İletişimimiz iyi olacak. Niyetimiz ve samimiyetimiz gibi tebliğde yöntemimiz de önemlidir. Peygamber Efendimizin metodunu Kur'an-ı Kerim'den öğreniyoruz; ‘Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et.’ Hikmet ve güzel öğüt önemli iki unsurdur. Hikmetle nasıl davet edeceğiz? İşimizi iyi öğrenerek ve iyi yaparak. Onun için de iyi bir birikime sahip olmak zorundayız. Bunun için değişik alanlarda kitap okumak zorundayız. O zaman milletimize, gençlerimize ve insanımıza daha faydalı oluruz.”
Seminere Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Kadir Dinç, Antalya Müftüsü Osman Artan ve 81 ilden çok sayıda din görevlisi katıldı.