Erzurum’un düşman işgalinden kurtuluşunun 101. yıldönümü coşkulu törenlerle kutlandı.
İlk olarak Erzurum Valisi Okay Memiş, 9. Kolordu ve Garnizon Komutanı Tümgeneral Veli Tarakçı ve Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Havuzbaşı’ndaki Atatürk Anıtı’na çelenk koydu.
SEKMEN: ‘BÜYÜK GÜN’
Törende konuşan Başkan Sekmen, günün anlam ve önemini belirtti. Başkan Sekmen, “Bugün, mübarek şehrimizin tarihinde yaşanmış o kapkaranlık günlerin, acının ve zulmün Allah’ın izniyle bir daha tekrarlanmamak üzere sona erdirildiği günün yıldönümüdür. Bağımsızlık mücadelemizi 101 yıl önce zaferle taçlandırdığımız bu büyük gün, hepimize kutlu olsun” dedi.
Erzurum’un, Türkiye’nin şanlı tarihini kahramanlık örnekleriyle süsleyen erlik destanlarının yazıldığı yiğitler diyarı olduğunu kaydeden Sekmen, şunları söyledi: “Burası öyle bir beldedir ki; yüreği vatan, millet ve bayrak aşkıyla yanıp tutuşan Dadaşların yurdudur. İşte bu mübarek şehir, bundan tam 101 yıl önce bugün yaşadığı kurtuluş coşkusunu sürekli diri tutmuş; vatanı uğruna toprağa düşen şühedadan vefasını hiçbir zaman eksik etmemiştir. Bilinmelidir ki; 12 Mart, bir kentin sadece işgalden kurtarıldığı gün değildir. 12 Mart aslında Türkiye’nin kurtuluşu, istiklal ve bağımsızlık mücadelesine giden yolda önemli bir mihenk taşıdır. Öyle ki; Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri, işgalden kurtuluşun hemen ardından 1919 Erzurum Kongresi ile yine Erzurum’da atılmıştır. Dolayısıyla 12 Mart demek, Erzurum demek; Erzurum demek Türkiye demektir.”
“İÇİMİZDEKİ SIZI ALACA’DIR, BU YARA ILICA’DIR, BU ATEŞ YEŞİLYAYLA’DIR”
Başkan Sekmen, konuşmasında İstiklal Marşı’nın TBMM’de kabulünü de kutladı. Sekmen, sözlerini şöyle sürdürdü: “İstiklal Marşı’nın kabul ediliş tarihinin dahi 12 Mart’a denk gelmesi, kanaatimiz odur ki; iman dolu göğüslerle verilen milli mücadelenin bir sonucu olarak asla tesadüfi değildir. Bu vesile ile İstiklal Marşı’mızın kabul edilişinin 98’inci yılını da buradan kutluyor, milli şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy’u da rahmetle anıyorum. 12 Mart bizim için kurtuluş destanıdır ama bir de 12 Mart’tan önce yaşananlar var. Öyle ki; hatırladığımız her an yüreğimize düşen kor ve sızım-sızım sızlayan bir yaradır o dönemde yaşananlar. İşte bu sızı Alaca’dır, bu yara Ilıca’dır, bu ateş Cinistir, Yeşilyayla’dır, Tımar’dır. Yanıkdere’de diri diri yakılan masum Dadaşlardır yüreğimizde yanan bu ateş. Sızımız Karskapı’dır, Ezirmikli Osman Ağa ve Mürsel Paşa Konaklarıdır. Tam 50 bin. ‘Erzurum’da, üç ay içerisinde Ermeni Taşnak çeteleri tarafından katledilen Müslüman Türklerin sayısı 50 bindir’ diyor tarihi vesikalar Arşivler hunharca işlenen cinayetleri anlatıyor. Analarının karnında süngülenen yavruları, başları gövdelerinden ayrılan Müslümanları ve gözleri yuvalarından çıkartılan Türk kadınlarını yazıyor bütün kaynaklar. Ve bir de toplu mezarlar var. Dadaşlar diyarının karşı karşıya kaldığı Ermeni vahşetini anlama ve anlatmaya tek başına onlar bile yetiyor. Hani sürekli diyoruz ya: ‘Erzurum şehitlerin otağıdır’ diye. İşte bu yüzden Çünkü Erzurum’daki her karış toprağa şehit kanlarıyla atılmış imzamız var bizim. Aşkale’den Horasan’a, Hınıs’tan Tortum’a, Uzundere’den İspir’e, Karayazı’dan Oltu’ya varıncaya kadar bu mübarek beldenin dört bir yanında şüheda efsunları ve dualarımız var bizim. Toprak bizim, tarih bizim, erlik bizim, şan bizim, şeref bizim. Vatan bizim, bayrak bizim, millet bizim, iman bizim, can bizim. Yüce Mevla’dan niyazımız şudur ki; sen bizi bizden etme Ya Rab! Sen birliğimizi ve dirliğimizi daim, ülkemizi ve milletimizi ilelebet kaim kıl!”
“ERZURUM SADECE BİR ŞEHRİN ADI DEĞİLDİR”
Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, şöyle devam etti: “Erzurum sadece bir şehrin adı değildir. Erzurum; bu ülkenin dokusudur, mayasıdır, şifresidir, kültürüdür, hoşgörüsüdür. Erzurum; bu milletin ortak değerlerinin bir sembolü, milli iradenin yıkılmaz kalesi ve devlete sadakatin müseccel bir markasıdır. Erzurum; Anadolu’nun önsözü Ve Erzurum; Türkiye’nin muhkem bir kalesidir. Geçmişe bakıldığında görülecektir ki; medeniyetlerin Anadolu planları hep Erzurum üzerinden kurulmuş, Anadolu’ya hâkim olmanın yolu sürekli Erzurum’dan geçmiştir. Çünkü çağlar öncesinden bu yana askeri ve ticari tüm yollar Erzurum’da kesişmiş, bu kadim şehir, hem jeopolitik ve stratejik konumu, hem de tabii ve doğal yapısıyla bütün medeniyetler için çekim merkezi olmuştur. Tarihçiler Erzurum’dan bahsederken; hep ‘Savaşın Anavatanı’ ifadesini kullanmışlardır. Bu dün de böyleydi, bugün de böyle, kuşkusuz yarın da böyle olacak. O halde Erzurum’a sahip çıkacağız.” “Bundan 101 yıl önce milli kurtuluşunu yaşayan bu mübarek beldeye, ekonomik kurtuluşunu da, inşallah yine hep birlikte yaşatacağız.” diyen Başkan Sekmen, sözlerini şöyle tamamladı: “1918’de eller birbirine nasıl kenetlenmişse, esarete karşı nasıl omuz omuza durulmuşsa, bizler de bugün aynı ruh ve aynı duruşla yokluğa ve yoksulluğa karşı duracak; şehrimizin huzuru, refahı, sıhhat ve selameti için yine hep birlikte çalışacağız. Vatan belleyip kendimize yurt edindiğimiz bu topraklarda Palandöken Dağı gibi başımız dik ve vakur, Çifte Minareli Medrese gibi heybetli ve ihtişamlı kalacağız. Yakutiye Medresesi gibi daha nice asırlar bu topraklara bekçilik edecek, mukaddes dini değerlerimizi Ulu Camii gibi, Lalapaşa Camii gibi gelecek nesillere taşımaya devam edeceğiz. İşte bu duygu ve düşüncelerle; bundan 101 yıl önce Erzurum’un Türk beldesi olma mücadelesini veren ve bize bu vatanı emanet eden başta Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, silah arkadaşları, Doğu’nun muzaffer kumandanı Kazım Karabekir Paşa, Halit Paşa, Rüştü Paşa ve istiklal şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.” Konuşmaların ardından mehteran takımı gösteri yaptı. Başkan Sekmen ve protokol üyeleri, Havuzbaşı’ndaki törenin ardından Karskapı Şehitliği’ne geçerek aziz şehitlerimizin kabirlerine karanfil bıraktı.