~~ELİF HASANÇEBİ
ERZURUM (İHA) - ETÜ, Mısır Alexandria Universitesi ve Atatürk Üniversitesi bilim insanları tarafından yapılan araştırmada kimyasal kanserojenlerin karaciğerde oluşturduğu yıkıcı etkilerinin arı ürünü propolis tüketimi ile önlenebileceği tespit edildi.
Erzurum Teknik Üniversitesi, Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Hasan Türkez, Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Fatime Geyikoğlu ve Mısır Alexandria Üniversitesi Fizyoloji Profesörü Mokhtar Ibrahem Yousef tarafından yapılan araştırmada propolisin yeni bir özelliği daha keşfedildi.
Bilim insanları, geçtiğimiz yıl Erzurum’un Aşkale ilçesinden topladıkları propolis örnekleri ile yürüttükleri araştırmalarında mucizevi ürün propolisin kimyasal maruziyetlere bağlı karaciğerde gelişen muhtemel doku ve organ hasarları ile karaciğer kanserlerinin oluşmasını engellediğini ortaya koydular. Sonuçlarına Amerika Birleşik Devletlerinde yayımlanan alanının en saygın ve en çok okunan bilimsel dergileri arasında gösterilen Food and Chemical Toxicology dergisinde yer verildi. Çalışmada, farklı moleküler genetik ve biyokimyasal analizler ile bilinen en güçlü kanserojen kimyasal olan 2,3,7,8-tetraklorodibenzo-p-dioksin tarafından karaciğer hücrelerinde oluşturulan genetik hasarların, arıların bitkilerden toplayarak ürettiği ve kovan içi temizlikte ve kovanın yalıtımında kullandıkları propolis isimli reçinemsi maddenin hücre ortamlarına ilavesi sonucunda azaltıldığı gösterildi. Bu araştırma ile, fare karaciğer hücreleri üzerinde, güçlü kanserojen madde dioksin maruziyeti ile hücrelerde yüksek oranda DNA hasarlarının oluştuğu moleküler testlerle tespit edilerek, bu ciddi olumsuz etkilere sahip dioksin zehirlenmelerinin ve bu zehirlenmelere bağlı olarak gelişebilen karaciğer kanser riskinin propolis eş zamanlı uygulamaları ile azaltılabileceği ilk kez ortaya kondu.
Konu ile ilgili konuşan Dr. Geyikoğlu ve Dr. Türkez; propolisin kalp ve şeker hastalıklarına karşı koruyucu olarak kullanıldığının bilindiğini üstelik halk hekimliğinde bu ürüne karşı allerjisi olmayan bireyler için sağlık içeceği olarak kullanımının tavsiye edildiğini belirterek özellikle son yıllarda propolisin daha ilginç özelliklere sahip olduğunun anlaşılmaya başladığını ifade ettiler. Erzurumlu araştırmacılar, şimdiye kadar farklı bilim insanları tarafından propolisin antimikrobiyal, antienflamatuar, antioksidan, yaşlanmayı geciktirici, yara iyileştirici, immune sistem düzenleyici, antiülser ve antitümor etkilerinin keşfedildiğini ve içerdiği yüksek miktardaki kafeik asit, ferulik asit ve kafeik asit fenil esterler sayesinde çok güçlü bir serbest radikal giderici olduğunu, bu nedenlerden dolayı pek çok araştırmacı gibi kendilerininde bu konuyu ilginç bularak daha farklı terapötik amaçlı kullanım potansiyellerini geliştirmeyi hedeflediklerini belirttiler. Daha önceki araştırmalarında mantar zehirlerine ve ağır metal zehirlenmelerine karşı etkili olduğunu gözledikleri propolisin böyle bir biyolojik etkinliğinin ortaya çıkarılmasının farklı tedavi yaklaşımlarının gelişmesine katkı sağlayacağını ifade eden araştırmacılar ayrıca propolisin arılar tarafından yoğun olarak toplandığı bitki çeşitlerinin bölgeye ve mevsime göre değiştiğini dikkate alarak özellikle Erzurum iline ait propolis örneklerinin biyolojik etkinliğini ortaya çıkarılmasının ilimiz ve ülkemiz ekonomisi açısından önemli olduğunu vurguladılar.