Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı’nın ortaklaşa yürüttüğü “2013 Yılı Vekâlet Yoluyla Kurban Kesim Organizasyonu” tanıtım toplantısı Türkiye Diyanet Vakfı Kocatepe Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.
Toplantıda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı’nın 20 yıldır ortaklaşa yürüttüğü vekalet yoluyla kurban kesim organizasyonunun İslam ülkeleri arasındaki kardeşliğin pekişmesine, Alem-i İslam’a barış ve huzur getirmesine vesile olmasını diledi.
Konuşmasının başında geçtiğimiz hafta Çin Halk Cumhuriyeti’ne gerçekleştirilen resmi ziyarete değinen Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in konuşmasından satır başları şöyle;
“ÇİN TARİHİNDE İSLAM’IN, İSLAM TARİHİNDE DE ÇİN’İN ÖZEL BİR YERİ VARDIR…”
Diyanet İşleri Başkanlığı olarak Çin’de 13 asırdır İslam’ın varlığını korumuş olması, Müslümanların 13 asır boyunca Müslüman kimliklerini muhafaza etmiş olmalarını çok önemli buluyoruz. Çin’de 1200 yıllık camilerin varlığını bugüne kadar korumuş olmaları aynı zamanda İslam tarihi açısından da son derece önemlidir. Çin’e gerçekleştirdiğimiz resmi ziyaretimizin ilk durağı Sincan Uygur Özerk Bölgesinin başkenti Urumçi oldu. Oradaki Müslüman kardeşlerimizin sorunlarını yerinde tespit etmeyi, birinci ağızdan sorunları dinlemeyi uygun gördük. Büyük bir heyetle gittiğimiz Urumçi’de önemli temaslarımız oldu. Urumçi’de 20-30 yıl önce kurulmuş ve halen varlığını sürdüren İslam Akademisi’nin müfredatını yeniden ele alma imkânı bulduk. Çin Devlet Din İşleri Bakanlığıyla imzaladığımız protokol gereği Çin’den gelen öğrencilerin Türkiye’de eğitim alarak ülkelerine dönmeleri için çalışmalar yapıldı. Yine aynı şekilde dini yayınların ve ‘Hadislerle İslam’ külliyatının Çinceye çevrilmesi konusunda bir komisyon kurularak gerekli çalışmalar yapıldı. Pekin’de, Urumçi’de ve muhtelif bölgelerde dini yayınlarımızın Çinceye, Uygurcaya ve diğer dillere çevrilerek müslümanların bu yayınlarla tanışmış olmaları tarihi bir öneme sahiptir. Öte yandan Çin’de bulunan 45 bin cami ve mescitte görev yapan din görevlilerinin Türkiye’ye gelerek gruplar halinde hizmetiçi eğitim almalarının sağlanması da büyük önem taşımaktadır. Ninşia’nın başkenti Yinçuan’da düzenlediğimiz “İslam Kültür Sanat Eserleri Sergisi”ni bir günde 5 bin kişinin ziyaret etmesi de gösterilen teveccühün bir nişanesidir.
“13 ASIRDIR MÜSLÜMANLARIN ÇİN ÜLKESİNDE İNANÇLARINI VE İBADETHANELERİNİ KORUMUŞ OLMALARI ÇİN MEDENİYETİ İÇİN AYRICALIKTIR…”
Dünyanın muhtelif yerlerinde Müslümanlar varlıklarını sürdürmekte ciddi zorluklar çekiyor. Kıta Avrupa’sında dahi Müslümanlar varlıklarını korumakta zorluklarla karşılaşırken, Endülüs’ten, Gırnata’dan, El-Hamra’dan bugün hiçbir eser kalmamışken, Çin’de 13 asırdır inançlarını muhafaza etmiş olmaları son derece önemlidir. 13 asırdır Müslümanların Çin’de inançlarını ve ibadethanelerini korumuş olmaları Çin Medeniyeti için ayrıcalıktır. Dünyayı kasıp kavuran İslamofobinin o topraklara gitmemiş olmasını bir güzellik olarak sizlerle paylaşıyorum.
Diyanet İşleri Başkanlığı olarak biz, dünyadaki bütün Müslüman kardeşlerimizle güzel ilişkiler geliştirmeyi, uzun süre dünyaya kapalı kalmış, İslam dünyasıyla ilişkileri kopmuş soydaşlarımızla, dindaşlarımızla iletişime geçmeyi önemsiyoruz. Son yıllarda 100’ü aşkın ülkeyle ilişkiler geliştirerek o ülkelerin dini kurumlarıyla işbirliği kurmaya başladık.
“HACCI VE KURBAN’I BİR MUHASEBE MEVSİMİNE DÖNÜŞTÜRELİM…”
Millet olarak Ramazan’dan sonra ikinci manevi iklime girmiş bulunuyoruz. Hacı adaylarımız kutsal topraklarda ziyaretlerine başladı. Hacla birlikte haccın önemli bir rüknü olan Kurban mevsimi de başlamış oluyor. Haccı ve Kurban’ı birer muhasebeye dönüştürmemiz gerekir. Haccımız, kurbanımız, namazımız neden bize barış getirmiyor? Neden İslam coğrafyalarında kan ve gözyaşı akmaya devam ediyor? Bizi iyiye, doğruya, güzele, hakka, hakikate erdirmek için emredildiği, bizlerinde bu amaçla yaptığı ibadetler neden İslam dünyasında kanın gözyaşının akmasına engel olamıyor? Hac ve kurban mevsiminde bunların muhasebesini yapmak zorundayız. Hacılar Arafat’ta kendi günahları için gözyaşı dökerken diğer yandan masum insanların kanları ve gözyaşları neden hala akmaya devam ediyor? Bunlar üzerinde düşünmeliyiz.
“HAK, SULAR GİBİ; ADALET, KUVVETLİ IRMAKLAR GİBİ ÇAĞLAMADIKÇA BEN SİZİN KURBANLARINIZA BAKMAM…”
Ahdi Atik’in ‘Amos’ diye bir bölümü vardır. Amos bölümünde çok ilginç ve vahyin pırıltılarından bir gölge taşıyan çok güzel bir ifade vardır. Der ki; “Hak, sular gibi; adalet, kuvvetli ırmaklar gibi akmadıkça ben sizin bayramlarınıza bakmam. Hak, sular gibi; adalet, kuvvetli ırmaklar gibi çağlamadıkça ben sizin kurbanlarınıza bakmam.” Kurbanlarımızın, haccımızın, oruçlarımızın, namazlarımızın, dualarımızın kabul olup olmadığının göstergesi biz Müslümanların içinde bulunduğu haldir. Duamızı ve niyazımızı yenilemek zorundayız. Bu manevi iklim vasıtasıyla haccı ve kurbanı bir iç muhasebeye dönüştürmesini Allah bizlere ve bütün Müslümanlara nasip etsin. Allah, Âlem-i İslam’da akan kan ve gözyaşını bir an önce durdursun.
“KESİLEN KURBANLARIN HER BİR PARÇASI, AYNI ZAMANDA MİLLETİMİZİN ORTAK İMZASINI TAŞIYAN BİR SEVGİ VE MUHABBET MEKTUBUDUR…”
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı’ndan onlarca arkadaşımız her sene kurban mevsiminde yedi kıtaya dağılırlar. Yurtiçinden ve yurtdışından milletimizin emanetlerini sahiplerine götürürler. Bu organizasyon son derece önemlidir. Elbette kurbanlarımız önce bizim kendi fakir vatandaşlarımıza ulaşacaktır. Görevlilerimiz aracılığıyla bizzat kapılarına giderek ulaşacaktır. Ancak bu sene bilhassa Güneydoğu illerimizde misafirimiz olan, çadır kentlerimizde yaşayan Suriyeli kardeşlerimiz var. Kurbanlarımızın önemli bir parçası buralarda kesilecektir. 20 yıldır geleneksel hale gelen Afrika’da, Balkanlarda, Kafkasya’da, Filistin’de bulunan Müslüman kardeşlerimize bu emanetleri ulaştırmaktan vazgeçmeyeceğiz. Her bir et parçası aynı zamanda milletimizin ortak imzasını taşıyan bir sevgi ve muhabbet mektubuna dönüştüğünü bildiğimiz için tüm İslam topraklarına, Müslüman fakir azınlıkların olduğu her yere bu emanetlerinizi ulaştırma gayreti içinde olacağız. Bu hizmeti yerine getiren tüm sivil toplum örgütlerine de ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Kurban emanetleriniz İslam fıkhının öngördüğü şekilde büyük bir dikkatle fakir ve muhtaç Müslüman toplumların yaşadığı her yerde kesilmektedir. Bizzat isimler telaffuz edilerek, video kayıtları alınarak büyük bir titizlikle kurban emanetleriniz yerlerine ulaşmaktadır. Allah tüm yardımlarınızı kabul etsin. Huzur ve barış içinde bayramlar geçirmeyi bizlere ve tüm İslam âlemine nasip etsin.