AHMET AKBUĞA
ERZURUM (İHA) - Erzincan’da gözaltına alınan 17 sanıklı 10’u tutuklu KCK davasına Erzurum Dördüncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. ‘Kürtçe’ ifade verme talebi mahkeme tarafından reddedilirken, duruşmada zaman zaman yaşanan diyaloglar dikkat çekti.
Erzincan Üniversitesi’nde geçtiğimiz 2010-2011 yılları arasında bölücü terör örgütü PKK’nın dağ kadrosuna eleman kazandırdıkları ve örgüte parasal finans sağladıkları iddiası ile 10’u tutuklu 17 sanıklı davaya Erzurum Dördüncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Bugün yapılan duruşmaya Erzincan Üniversitesi’nin çeşitli fakültelerinde öğrenim gören tutuklu bulunan Yorgun B., Bişer B., Yakup K., Abdullah K., Leyla Ü., Sinan S., Murat T., Yaprak O., Sadık Y., Mehmet B. ile tutuksuz 7 sanık katıldı. Kimlik tespitlerinin yapılması ardından mahkeme heyeti bir kısım sanıkların “Kürtçe savunma” talebini reddetti.
KCK duruşmasında tutuksuz olarak yargılanan Erzincan Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği dördüncü sınıf öğrencisi Bedir K. savunmasında, “Yaptıklarımdan son derece üzüntülüyüm. Pişmanlık duyuyorum. Etkin pişmanlıktan faydalanmak istiyorum” dedi. Sanığın savunmasından sonra söz hakkı alan avukatı M.S.A. ise, “Duruşma salonuna girmeden önce ve şu anda manevi baskı altındayım” dedi. Avukatın bu sözleri üzerine Mahkeme Başkanı Mustafa Kahya, “Duruşma salonunda size baskı yaptığını tespit edebildiğiniz kimseler varsa hemen gereğini yapalım” şeklinde uyarıda bulundu.
Avukat M.S.A., “Müvekkilim, fakir bir ailenin çocuğu, gerek kollukta gerek ise savcılık aşamasında verdiği ifadelerini tamamen kabullenmiş ve itiraf etmiştir. Erzincan ilinde ikamet ettiği gerekçesiyle zaman zaman güvendiği bir kısım arkadaşları ile irtibata geçmiştir. Bu irtibatın bir örgütle olan bağlantısından haberi olmadan arkadaşlık bağı kurmuştur. Duruşmaya gelirken başta müvekkilimin yakınları olmak üzere müvekkilim büyük baskı altında kalmaya maruz kalmıştır. Şu anda manevi baskı altında olduğunu hissediyorum. Diğer sanıklarında umarım ki, bu manevi baskıdan kurtulmalarını ve ifade vermeleri gerektiğini düşünüyorum. Ne bana ne de müvekkilime karşı manevi baskı yapılmasını istemiyorum. Şu anda bana yönelik de manevi baskı var. Benim müvekkilimi günah keçisi olarak seçilmeye kimsenin hakkı yoktur. Etkin pişmanlık yasasından faydalandırılmasını talep ediyorum. Burada avukat arkadaşlarıma yönelik de söylüyorum diğer sanıkların baskı ve telkinlerden de kurtulmalarını istiyorum“ dedi.
Avukat M.S.A.’nın bu sözleri üzerine duruşmadaki diğer KCK sanık avukatlarının “Olmuyor, ayıp oluyor” sözleri üzerine Mahkeme Başkanı Mustafa Kahya, “Meclis’te yapılması gerekeni biz burada yapıyoruz. Lütfen konuşurken müdahale etmeyin. Siz devam edin savunmanıza Avukat Bey… ” uyarısında bulundu.
“PROPAGANDA YAPMANA İZİN VERMEM”
Duruşmada ‘Türkçe savunma yapmak istiyorum” diyerek ayağı kalkan tutuklu sanık Mehmet B., “Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecritin kaldırılmasını istiyorum” sözlerini sarf etmesi üzerine Mahkeme Başkanı Mustafa Kahya, “Dışarı çıkarırım başkalarının adına savunma yapma. Ben burada propaganda yapmana izin vermem, sus” diyerek Mehmet B.’yi üç kez uyardı.
Duruşmada ifade veren tutuksuz sanıklardan Mehmet Sıddık Y. ise, savunmasında “Polisler bana ‘sen bu suçtan 10 yıl hapis cezası alırsın, arkadaşların aleyhine yalan beyanda bulun’ şeklinde beni korkuttukları için bu öyle ifade verdim” dedi.
Mahkeme Başkanı Kahya ise, “Ayıp değil mi, bir insan için en güzel şey dürüst olmaktır” cevabını verdi.Sanıkların, Kürtçe savunma taleplerine Mahkeme Başkanı Mustafa Kahya, “Bakın ben İngilizce konuşmasını bilmiyorum. Şu anda sizin konuşmalarınız bize yönelik küfürlü, hakaret içerikli olabilir. Ben sizin konuşmanızdan bir şey anlamıyorum. Hepiniz için konuşuyorum. İlköğrenimden, üniversite öğrenimine kadar hepiniz Türkçe eğitim görerek artık mezuniyetiniz yaklaşmış. Telefon dinleme kayıtlarında çok güzel ‘Türkçe’ konuşuyorsunuz. Burada neden böyle yapıyorsunuz. Bu bizim sorunumuz değil. Yasa çıkar tercüman hakkı verilir, biz de gerekeni yaparız. Biz daha çok özgürlükçü olarak görev yapmaktan yanayız” dedi.
Bunun üzerine Avukat İrfan Sarı’nın, “Bizim yapacağımız bir şey yok. İsterseniz ücretsiz tercüme getirtebiliriz. Savunma izni verirseniz Erzurum tarihine geçeceğiz” şeklinde cevap vermesi dikkat çekti.
Duruşmaya, diğer sanık avukatlarının savunma yapılması için ara verildi.