Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Birlik Vakfı Ankara Şubesi tarafından 22 Ocak 2019 günü “Şehir ve Medeniyet Projesi-Ankara” konulu panel düzenlendi. Vakfın Ankara’daki binasında gerçekleşen panelde konuşan Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, Medeniyet kavramının çok şümullü ve dünyada genel kabul gören kavramlardan biri olduğunu söyleyerek, şehir, kimlik, medeniyet gibi kavramlar incelenirken tarihe atıf yapılmasının mutlak ve mecburi olduğunu ifade etti.
İslam medeniyetinin en büyük olgusunun, bizatihi kendi doğuşu ve bir inanç sistemi ve medeniyeti haline gelmesi olduğunu dile getiren Prof. Dr. Turan, bunun çeşitli tarihi verilerle desteklenebileceğini ifade etti. İslam medeniyeti tarihi ve dünya tarihi açısından ikinci büyük olgunun Türklerin İslamiyet’i kabulü olduğunu söyleyen Prof. Dr. Refik Turan, Diyar-ı Rum’un yani Anadolu’nun Türkiye olmasının ise İslam medeniyetinin üçüncü büyük olgusu olduğunu kaydetti. Anadolu’nun fethinin, bu toprakları İslam medeniyetinin ikinci merkezi haline getirdiğini söyleyen Prof. Dr. Turan, bu gelişmenin dünya tarihinde başlı başına büyük bir hadise olduğunu vurguladı.
Diyar-ı Rum’un, Anadolu’nun yaşadığı değişim ve dönüşümün altında yatan temel gerçeklerden birinin de şehirler olduğunu zikreden Prof. Dr. Turan, Ankara, Konya, Kastamonu, İznik, Bursa, Manisa, İzmir, Kayseri, Sivas, Erzurum, Diyarbakır, Antakya gibi Orta Çağ’ın kadim şehirlerinin, kültürel gelişmelerini sağlamış şehirler olduğunu ifade etti. Şehirler denince akla ilk olarak içtimai yapıların, yani kültür üreten bilim ve sanat merkezlerinin, hemen akabinde müesseseleşmenin, siyasi ve idari teşkilatlanmanın geldiğini hatırlatan Prof. Dr. Turan, bunu iktisadi teşkilatlanmanın izlediğini söyledi.
Ankara’nın Orta Çağ Türk tarihinden itibaren önemli bir fonksiyon icra ettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Turan, Ankara’nın küçük bir kasabadan dev bir şehre dönüştüğü iddiasının kimin tarafından ortaya atıldığının bilinmediğini, ancak bunun yanlış bir yargı olduğunu söyledi. Ankara’nın Orta Çağ’da da emsalleriyle yarışan ve her zaman şehir kimliğine sahip, önde gelen bir şehir olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Turan, Ankara’nın başta Şelçuklular olmak üzere Beylikler ve Osmanlılar dönemlerinde de bu hususiyetini geliştirerek devam ettiğini ve Osmanlı Devleti’nin ruhaniyetine şekil veren ilk şehir olduğunu ifade etti. “Ankara’nın yüzyılın başında tesadüfen merkez olduğunu asla söyleyemeyiz öncelikle bu yanlış kanaati düzeltmek gerekiyor” diyen Prof. Dr. Turan, Ankara’nın coğrafi, idari, siyasi ve iktisadi zemininin merkez olmaya müsait olduğu hakikatinin gözden kaçırılmaması gerektiğini sözlerine ekledi.