ERSİN ÖZTÜRK
ERZURUM (İHA) - Güneş Vakfı tarafından düzenlenen geleneksel Cuma konferanslarının bu haftaki konuğu Erzurum Teknik Üniversitesi Fen Fakültesi Dekan Yardımcısı, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Hasan Türkez oldu.
GÜNEŞ CUMA SOHBETLERİ
Güneş Vakfı Genel Merkezi'nde düzenlenen ve yoğun ilgi gören konferansta konuşan Erzurum Teknik Üniversitesi Fen Fakültesi Dekan Yardımcısı, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Hasan Türkez, “Nanoteknolojinin gelişmesine bağlı olarak daha ulaşılabilir, daha güçlü ve daha yok edici atomik silahlar ile pahalı nanoteknoloji ürünü sahiplerinin hegamonyasının bu teknolojinin istenmeyen sonuçları olduğunu ayrıca bazı pazarlarda (yağ ve mücevher gibi) radikal değişimlerin görülebileceğini ve buda işsizlik artışına neden olabilir. Diğer taraftan söz konusu nanoparçacıkların ve bunların muhtevalarında yer aldığı nanoteknoloji ürünlerinin insan ve çevre sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkilerinin bulunması bu teknolojiye pozitif bakışın değişmesine neden olacağı düşünülmektedir. Nanoteknoloji temelli ya da nanoparçacık içeren ticari ürünlerin sayısının ve üretimlerinin hızlı bir biçimde artışı başta işçiler olmak üzere tüketicileri ve çevreyi nanoparçacık maruziyetinden sakınmayı imkânsız kılmaktadır. Geniş uygulama alanlarına sahip nanoparçacıkların geliştirilebilmesi için, bu nanoparçacıkların insan sağlığı ve çevre üzerindeki potansiyel risklerinin dikkate alınarak çok boyutlu değerlendirilmesi gerektiğini nitekim son çalışmalar nanoparçacıklar tarafından oluşturulan hava kirliliğinin akciğerlerde fonksiyon kayıplarına yol açarak akciğer ve kalp hastalıklarından ölüm olasılığını artırdığını ortaya koyduğunu. Üstelik kan beyin bariyerini kolaylıkla geçebilen bu parçacıkların beyinde de ciddi yan etkilerinin olabileceğinin ortaya konduğunu, üstelik nanopartikül maruziyeti sonrasında genetik hasarlar ve buna bağlı olarak kanser gelişimine ait sonuçların gözlendiği ve ticari olarak kullanılan çeşitli nanoparçacığın insanda genetik yapıyı olumsuz etkilediğini farklı üniversitelerdeki araştırmacılardan oluşturdukları özel bir ekiple 2007’den bu yana yürüttükleri çeşitli araştırmalar ile ortaya koymaktalar, ancak bu risk analizlerinin henüz istenen sayıda olmadığını sayısal verlerle ortada. Günümüzde ticari olarak kulanılmakta olan yaklaşık 150 farklı nanoparçacıktan sadece yüzde 14’ünün genetik hasar ve yüzde 9’unun kanser oluşturma potansiyellerinin araştırıldığını geriye kalan yaklaşık %90’lık dilimde yer alan nanoparçacık türlerinin henüz etkilerinin ortaya konulmadığını ve bunun nanoteknolojiyi çıkmaza sürükleyen en önemli sorun olarak gördüklerini, tüm olumsuzluklarına rağmen bu teknoloji yarışında geri kalmamamız ve nanoteknoloji üretmemiz gerekmektedir. Nanoteknolojiyi insan ve çevre sağlığı üzerinde ciddi tehdit unsuru olmaktan çıkarıp topluma faydalı ürünlere dönüştürmenin yolunun biyo-güvenilir olduğu belirlenen nanoparçacıklar üzerinde çalışmaktan geçmektedir. Bu konuda keşfedilecek güvenilirlik test stratejilerinin ve yüzey mühendisliği alan bilgilerinin çok gerekli oluğu.” şeklinde konuştu.