Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezinde gerçekleştirilen 23. Dünya Enerji Kongresi’nin açılış oturumuna katıldı. Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ev sahipliğinde düzenlenen kongreye katılımlarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a eşi Emine Erdoğan da refakat etti.
Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Devlet Başkanı Nicolas Maduro Moros, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbakan Binali Yıldırım’ın yanı sıra 82 ülke temsilcisi ve uluslararası kuruluşların yöneticileri ile enerji alanında dünyanın önde gelen aktörlerinin de hazır bulunduğu açılış oturumunda Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
“BARIŞ İÇİN PAYLAŞALIM MESAJINI TÜM İNSANLIĞA ULAŞTIRMAYI HEDEFLİYORUZ”
Kongreye ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti ve kongrenin katılan ülkeler ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisini ifade ederek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın ‘enerji olimpiyatları’ olarak nitelenen kongrenin Türkiye’deki toplantısında “Barış İçin Paylaşalım” mesajını tüm insanlığa ulaştırmayı hedeflediklerini belirtti.
Kongrenin, enerji konusunda geleceğe yönelik vizyon ve senaryolar hakkında görüş alışverişinde bulunulan bir zemin hâline dönüştürülmesini ve enerjinin barış ile adaletin aracı hâline getirilmesini sağlamayı amaçladıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak, söz sahibi olduğumuz tüm uluslararası platformlarda her fırsatta dile getirdiğimiz Afrika’da enerjiye erişim konusu, elbette bu kongrenin de önemli gündem maddelerinden biri olacaktır” diye konuştu.
“ÜLKEMİZİN AFRİKA’YA YAKLAŞIMI HERHANGİ BİR ÇIKAR KAYGISINA DAYANMIYOR”
Bu konuyu, geçtiğimiz Mayıs ayında, yine İstanbul’da gerçekleştirilen Dünya İnsani Zirvesi’nde de ayrıntılı şekilde ele aldıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Türkiye’nin Afrika’da yaşanan sorunlara bakışı, bu coğrafyayla ilgilenen diğer ülkelerin çoğundan farklıdır. Her şeyden önce, ülkemizin ve milletimizin tarihinde sömürgecilik utancının olmadığını, bir kez de burada, sizlerin huzurunda altını çizerek ifade etmek istiyorum. Bugün de ülkemizin Afrika’ya yaklaşımı, ne doğal kaynak, ne beşeri kaynak, ne de başka herhangi bir çıkar kaygısı esasına dayanıyor. Biz öncelikle, Orta ve Kuzey Afrika’yla tarihten gelen güçlü ve tamamen insani değerler üzerine kurulu bağlarımızı yeniden canlandırmanın peşindeyiz. Bunun yanında, Afrika’nın tamamını, dünyada el uzatılmadık mağdur ve mazlum bırakmama anlayışımızın bir tezahürü olarak kucaklamanın çabası içindeyiz. Bu coğrafyadaki çalışmalarımızı, ‘Afrika’nın imkânlarını Afrikalılarla birlikte değerlendirme’ ilkesiyle yürütüyoruz.”
G-20 ENERJİYE ERİŞİM EYLEM PLANI
Afrika’daki insanların dünyadan beklentisinin, farklı niyetlerle ortaya konan dayatmalar değil, ‘Afrika sorunlarına Afrika çözümleri’ olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla 2015 yılındaki dönem başkanlığı sırasında ‘sağlam, sürdürülebilir ve dengeli’ büyümenin yanı sıra ‘kapsayıcı’ büyümeyi de G-20’nin temel hedeflerinden biri hâline getirdiklerini söyledi.
Enerji sorunu çözülmeden; kalkınmadan, yatırımdan, büyümeden, sağlıktan, beslenmeden ve ısınmadan bahsedilmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bakınız bugün dünya genelinde elektrikten mahrum olan 1,1 milyar insanın 650 milyonu Sahraaltı Afrika’da yaşıyor. Dünyanın kuzeyi zenginlik ve refah içinde yaşarken, güneyi en temel ihtiyaçlarını karşılamakta sıkıntı çekiyor. Bölgedeki durumun aciliyeti nedeniyle, çalışmalarımızı burası üzerinde yoğunlaştırdık. Dönem Başkanlığımız sırasında liderler seviyesinde onaylanan bir çalışma da, G-20 Enerjiye Erişim Eylem Planı olmuştur. Bu planın enerjiye erişim alanında var olan çalışmaların daha iyi koordine edilmesine yardımcı olacağına inanıyorum.” diye ekledi.
“ENERJİ TALEBİMİZ, YILDA YÜZDE 6-8 ARASINDA ARTIŞ GÖSTERİYOR”
Türkiye’nin, enerjide büyük ölçüde dışa bağımlı bir ülke olduğuna, ancak özellikle son 14 yıldır, dünya ortalamasının üzerinde bir büyüme performansına sahip olduğuna işaret ederek, bu durumun Türkiye’nin enerji talebinin yılda yüzde 6 ile 8 arasında artış gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu talebi karşılamanın yanı sıra Türkiye’nin enerji arz güvenliğini sağlamak ve enerji sepetini çeşitlendirmek için de çalıştıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin; Orta Doğu ve Hazar Havzası başta olmak üzere, dünyanın ispatlanmış doğal gaz rezervlerinin yaklaşık üçte ikisinin bulunduğu bir bölgede yer aldığına dikkat çekti ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu bölgelerdeki enerji kaynaklarının dünya pazarlarına ulaştırılması noktasında çok önemli projelere öncülük ettik. Mavi Akım, İran ve Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz boru hatları ile Türkiye-Yunanistan Doğal Gaz Enterkonektörü projeleri, Türkiye’nin bu alandaki konumunu küresel ölçekte tescillemiştir. Azeri petrolü başta olmak üzere, Hazar petrolünün Ceyhan’a akışını sağlayan Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattını da hayata geçirdik.”
“DOĞAL GAZ İÇİN EN KÂRLI VE EKONOMİK GÜZERGÂH TÜRKİYE”
Azerbaycan’la birlikte Güney Gaz Koridoru’nun belkemiğini teşkil eden Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) projesinin inşa edildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TANAP ve bu hattın devamını oluşturacak Trans Adriyatik Boru Hattıyla, Azeri gazı Türkiye’yle birlikte Avrupa piyasalarına da ulaşmış olacak. Türkmen gazının da bu projenin bir parçası olması için yoğun çaba harcıyoruz. Rusya’nın, hâlihazırda Balkanlar üzerinden aldığımız gazı doğrudan Karadeniz üzerinden ülkemize sevk etmeyi öngören Türk Akımı Projesine olumlu bakıyoruz. Bu projenin ikinci aşaması, Avrupa doğal gaz piyasalarındaki gelişmelere bağlı olarak geliştirilecektir. Diğer taraftan, Doğu Akdeniz gazı da, kaynak çeşitlendirme çalışmalarımızda yeni bir alternatif durumuna geliyor. Yapılan araştırmalar, bu gaz için en karlı ve ekonomik güzergâhın Türkiye olduğunu gösteriyor” dedi.
Türkiye’nin doğal gaz ve enerji ticaret merkezi hâline gelebilmesi adına yeni ve önemli yatırımların arifesinde olunduğuna dikkat çekerek, sene sonunda ve 2017 yılında çok kritik adımları atıp bu alanda büyük yatırımları gerçekleştireceklerini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylece doğal gaz ticaretinde bölgemizdeki tüm ülkeler için güvenilir bir ortak hâline gelme hedefimize bir adım daha yaklaşacağız. Tabii enerji dediğimiz zaman özellikle doğal gaz dediğimiz zaman bunun üç tane boyutu var. Bir tedarik, iki taşıma, üç tüketim… Biz tedarikçi bir ülke değiliz. Biz tüketici ve taşıyıcı bir ülke konumundayız. Bu özelliğimizi tüp teknoloji ile bütünleştirmek suretiyle tedarikle bir araya getiriyoruz. İşte Avrupa’nın doğal gaz arz güvenliğine de ayrıca katkı sağlıyoruz. Bu çerçevede, Rusya Federasyonu, Cezayir ve Norveç’ten sonra Avrupa’ya dördüncü doğal gaz koridorunu oluşturmak amacındayız. TANAP projesinin hayata geçmesiyle, Avrupa’nın doğal gaz tedarikinde yeni bir alternatif ortaya çıkmış olacaktır. Türkiye-Yunanistan Doğal Gaz Enterkonektörü ile ilk somut adımı atılan bu projenin, Avrupa için de önemli olduğuna inanıyoruz” şeklinde konuştu.
ÜÇÜNCÜ NÜKLEER SANTRAL PROJESİ
Önem verdikleri bir diğer alanın da nükleer enerji olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2010’da Rusya Federasyonu ile Akkuyu Nükleer Güç Santrali projesinin gerçekleştirilmesine yönelik hükûmetler arası bir anlaşma imzaladıklarını, Japonya ile Karadeniz kıyısında tesisine karar verilen Sinop Nükleer Güç Santrali projesi için bir anlaşma yaptıklarını ve şu anda üçüncü nükleer santral projesini hayata geçirmenin arayışı içinde olduklarını bildirdi.
Hedeflerinin önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 10’unun nükleer enerjiden karşılanması olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, yenilenebilir enerji açısından önemli ve ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Güneş, rüzgâr ve hidrolik kaynakların enerji sepetimizdeki payının yüzde 30’a çıkarılması yönündeki çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Görüldüğü gibi Türkiye’de, enerjinin her alanında ciddi bir yatırım potansiyeli mevcuttur. Bunun için tüm enerji şirketlerini ülkemizde yatırım yapmaya davet ediyoruz. Türkiye’ye güvenen, bu ülkeye yatırım yapan asla pişman olmamıştır, bundan sonra da pişman olmayacaktır” dedi.
“ENERJİ YATIRIMLARI KÜRESEL BÜYÜME ÜZERİNDE DE ÇOK OLUMLU ETKİ YAPACAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemde düşen petrol fiyatlarının enerji yatırımlarını olumsuz etkileme ihtimali üzerinde önemle durulması gerektiğini, doğal gaz fiyatlarının da bu eğilimi izlemesi muhtemel olduğunu ifade etti ve bugün ertelenen yatırım kararlarının gelecekte enerji güvenliği üzerinde olumsuz etki etmesinin kaçınılmaz olduğunu kaydetti.
Bunu önlemek için daha yakın bir koordinasyon ve iş birliği içerisinde çalışmanın gereğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Yine, enerji dâhil olmak üzere, küresel altyapı yatırımlarının finansman ihtiyacını karşılamak için kamu ile özel sektör arasında yakın iş birliği şarttır. Özel sektörün dinamizmi ile kamunun yatırım ihtiyaçlarını verimli bir iş birliği çerçevesinde bir araya getirebileceğimizi düşünüyorum. Enerji alanında gerçekleştirilecek yatırımlarda arzu edilen rakamlara ulaşılması, küresel büyüme üzerinde de çok olumlu etki yapacaktır. Tüm bu projelerin ve yatırımların, sürdürülebilir kalkınma anlayışıyla yürütülmesi gerektiğini asla unutmamalıyız. Geçtiğimiz yıl, bu bakımdan tarihî önemde gelişmelere şahitlik ettik. 2015 Eylül’ünde New York’ta 2030 Gündemini, Aralık ayında ise Paris İklim Anlaşmasını kabul ettik. Bu uluslararası zemin, küresel bir sınama olan iklim değişikliğiyle mücadelede yeni iş birliği imkânları ortaya çıkarmıştır.”
Zengin hidrokarbon kaynaklarına sahip olmanın, her zaman ve tek başına zenginlik, huzur ve güvenli bir geleceği beraberinde getirmeyeceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Orta Doğu, Kuzey ve Batı Afrika, Güney Amerika bölgelerinde bu gerçeğin pek çok tezahürünü gördük, görüyoruz. Hatta enerji başta olmak üzere, temel insani ihtiyaçlara erişim konusunda dahi, bu bölgelerde ciddi sıkıntı yaşayan geniş toplum kesimleri vardır. Bilhassa, komşu coğrafyamız olan Orta Doğu bu bakımdan çok çarpıcı örneklere sahiptir” değerlendirmesinde bulundu.
“ORTA DOĞU’YA HUZUR VE BARIŞ GETİRMEK İÇİN, GELİN EL ELE VERELİM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında şunları kaydetti: “Dünyanın dört bir yanından gelen siz değerli devlet başkanlarına, siz kıymetli katılımcılara sesleniyorum: Suriye’ye, Irak’a, Orta Doğu’ya huzur ve barış getirmek için gelin el ele verelim. Halep’teki küçük bir çocuk şöyle ufka baktığında içi umutla dolmalı. Ancak bugün Halep’te ufka bakan çocuklar sadece helikopterlerin ve uçakların kendilerini hedef alan bombalarını görüyor. Musul’da ufka bakan bir çocuk özgürce gelecek hayalleri kurabilmeli. Ancak bugün Musul’daki çocuklar ufka baktıklarında, sadece DEAŞ zulmüyle DEAŞ sonrası maruz kalma korkusu yaşadıkları mezhepçilik tehdidinin mukayesesini yapabiliyor. Bunun için biz diyoruz ki, Suriye’de çatışmaların durması ve insani yardımların hiçbir kısıtlama olmadan ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması için gelin hep birlikte gayret sarf edelim. Musul’un hem DEAŞ tehdidinden, hem mezhepçilik baskısından kurtarılabilmesi için gelin birlikte mücadele edelim. Kongremizin temasında ifade edildiği gibi, gelin barış için elimizdeki imkânları en iyi şekilde kullanalım, gelin yeni ufukları hep birlikte kucaklayalım.”
Dünyaya yaptıkları adalet, barış, istikrar, güvenlik çağrılarının, içi boş retorikten, samimiyetsiz beyanlardan ibaret olmadığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tam tersine biz savunduğumuz her değeri, bedelini en ağır şekilde ödeyerek yaşayan, tecrübe eden bir ülkeyiz. Bu bedel kimi zaman ekonomik krizlerde olduğu gibi maddi sınırlar içinde kalırken, kimi zaman da 15 Temmuz’da yaşadığımız gibi kanla ödenebiliyor” dedi.
“BU KONGRE VESİLESİYLE İSTANBUL’A GELEREK DEMOKRASİMİZE DESTEK VERENLERE TEŞEKKÜR EDİYORUM”
Yaklaşık 3 ay önce, Türkiye Silahlı Kuvvetleri içine sızmış bulunan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu bir grup teröristin, milleti, demokrasiyi, ülkenin bağımsızlığını hedef alan bir darbe girişiminde bulunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu: “Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, polis teşkilatımızın binaları ve birçok kurumumuz bombalandı. Sivil insanlarımızın üzerine helikopterlerle, tanklarla, ağır silahlarla ateş açıldı. Milletimizin cesareti, direnişi ve kahramanlığı sayesinde bu girişimi akamete uğrattık. Bu hain saldırı sırasında 241 vatandaşımız şehit olurken, 2 bin 194 vatandaşımız da yaralandı, gazi oldu. 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında Fetullahçı Terör Örgütü ve onun Pensilvanya’da yaşayan elebaşı vardır. Sizler de bu hain terör eyleminden 3 ay sonra bu kongre vesilesiyle İstanbul’a gelerek ülkemize, milletimize, demokrasimize destek vermiş oldunuz. Hepinize şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. Umarım sizin bu asil duruşunuz, hâlâ Türkiye’ye açıkça destek vermekten imtina eden, hâlâ darbeci teröristleri bahane ederek bize insan hakları ve demokrasi dersi vermeye kalkan birilerine örnek olur.”
“TÜRKİYE, TÜM TERÖR ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELE EDECEK İMKÂNA VE KARARLILIĞA SAHİP”
Türkiye’nin terörle mücadeledeki tek sorununun bu olmadığını, Türkiye’nin FETÖ yanında, PKK ve DEAŞ terör örgütlerinin de yoğun saldırısı altında olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin Suriye ve Irak’a olan ilgisinin en önemli sebeplerinden biri de, bu ülkelerde faaliyet gösteren DEAŞ ve PKK-YPG mensubu teröristlerin ülkemize yönelik saldırılarıdır” sözlerine yer verdi.
Önceki gün Ankara’da bombalı araçla eylem yapmak üzere hazırlık içinde olan iki PKK militanının, güvenlik güçlerince yakalanmak üzereyken kendilerini havaya uçurduklarını hatırlatarak, dün de Hakkâri Şemdinli’de gerçekleştirilen terör saldırısını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin birliğini, bütünlüğünü, huzurunu hedef alan bu kalleş saldırıların başarıya ulaşma imkânı asla yoktur ve olmayacaktır. Bu saldırılar, güvenlik güçlerimizin başarılı operasyonları neticesinde hareket alanları her geçen gün daralan terör örgütünün son sesini duyurma çabalarıdır. Türkiye, tüm bu terör örgütleriyle mücadele edecek imkâna ve kararlılığa sahiptir” açıklamasını yaptı.
“TÜRKİYE’NİN SURİYE VE IRAK’TAKİ MÜCADELESİ, HAYATİ BİR ZORUNLULUK”
“Mademki terör küresel bir sorundur, öyleyse ülkemizin bu mücadelesine diğer devletlerden destek beklemek de hakkımızdır. Bunun için kendi topraklarımızda nasıl yoğun ve başarılı bir mücadele yürütüyorsak, ülkemize yönelik terör tehditlerinin kaynağı durumundaki Suriye ve Irak’ta da aynı hakka sahip olduğumuza inanıyorum” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki mücadelesinin alelade bir tercih değil, hayati bir zorunluluk olduğunu kaydetti.
Dünyanın enerji kaynaklarının güvenliğinin de, bu bölgelerin terör örgütlerinden ve terörist faaliyetlerden arındırılmasına bağlı olduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu cümlelerle tamamladı: “Dolayısıyla biz, kendi millî güvenliğimizle birlikte dünyanın enerji güvenliği için de mücadele ediyoruz. Dünya Enerji Kongresinden sizler aracılığıyla bu doğrultuda verdiğimiz mesajların, ilgili tüm muhataplara açık ve net şekilde ulaşacağına inanıyorum. Bu duygularla, bir kez daha kongremizin başarılı geçmesini, enerji sektörü ve tüm insanlık için hayırlı neticelere vesile olmasını diliyorum.”