AHMET TOPAL (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Siirt'te düşen helikopterin metal yorgunu olduğu iddialarına ilişkin, "Ağzı olan konuşuyor. Bunlar gerçek dışı" dedi.
Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada geçtiğimiz gün sabaha karşı Meclis'te kabul edilen Büyükşehir Belediye Yasası ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Yasanın Genel Kurul'da kabul edilmesinden dolayı AK Parti milletvekillerine teşekkür eden Erdoğan, muhalefetin Genel Kurul'daki tavrını da sert sözlerle eleştirdi. Tasarının görüşmeleri sırasında muhalefetin yakışıksız bir üslubu, hakareti, yavaşlatma ve oyalama taktiklerini tercih ettiğini ama bugüne kadar olduğu gibi yine bir netice alamadığını ifade eden Erdoğan, bütün bu hakaretlere tahammül ettikleri için grubuna teşekkür ettiğini söyledi. Erdoğan, "Sabırla tüm bu çarpıtma ve suçlamalara cevap verecek cesaretle konuyu takip ettiğiniz ve bu tasarıyı milletimize kazandırdığınız için teşekkür ediyorum. Bu yasayla artık 16 ilimiz büyükşehir oluyor. Bu illerimizle birlikte Türkiye genelinde illerimizde, ilçelerimizde, belde ve köylerimizde yerel hizmetleri çok daha kaliteli şekilde alacak vatandaşlarımıza da bu yasa hayırlı olsun" diye konuştu.
AK PARTİ KÜRESEL ÖLÇEKTE DE İDDİA SAHİBİ
AK Parti'nin yerel yönetimler konusunda, belediyecilik konusunda sadece ulusal değil küresel ölçekte iddia sahibi bir parti olduğunu belirten Erdoğan, parti olarak belediyecilik konusunda çok ciddi birikime sahip olduklarını anlattı. Erdoğan şunları söyledi:
"Bu kanun, bu tecrübenin, bu birikimin eseridir. On yıllar boyunca üzerinde düşünülmüş, pilot uygulamaları yapılarak TBMM'ye getirilmiş bir kanundur. Böyle bir kanun üzerinde söz söyleyebilmek için muhalefet partilerinin bu alanda bir projelerinin, bir tecrübelerinin olması gerekir. CHP'nin, MHP'nin, BDP'nin idare ettiği belediyelerin manzarası ortada. Geçmişten bu yana ne tür iddialarla gündeme geldiği, nasıl bir şöhrete sahip olduğu ortada. AK Parti belediyelerinin ise örnek oluşturacak nasıl bir performans ortaya koyduğu ortada. AK Parti'nin idare ettiği belediyelerin tümümde hizmet üretiliyor. Muhalefet partilerinin idare ettiği belediyelerde ise toz, çamur, sokak ortasında akan kanalizasyon görürsünüz, beceriksizlik, iş bilmezlik görürsünüz, belediyelere musallat olmuş kendi ifadeleriyle yamyamlar görürsünüz. Söyleyecek sözü olmayanlar, Genel Kurul'da yaptıkları gibi sadece hakaret ederler, küfrederler. Bunlar kendileri yapmadılar, çözmediler, yapana da engel olmayı muhalefet sandılar."
Siirt'in Pervari ilçesinde düşen helikopterde şehit olan askerler için başsağlığı dileyen Erdoğan, Genelkurmay Başkanlığı'nın konuyla ilgili soruşturma yürüttüğünü belirtti. Konuyla ilgili dün bir açıklama yapıldığını hatırlatan Erdoğan, "Helikoptere yönelik bir terörist saldırı söz konusu değil. Muhalefetin, helikopterlerin eski, bakımsız, metal yorgunu olduğu yönünde açıklamaları var. Ağzı olan konuşuyor. Bunlar gerçek dışı. Türkiye'nin savunmasında, özellikle terörle mücadelede her türlü imkanın seferber edilmesinde gereken her şeyi yapıyoruz. Maalesef terörle mücadele bu tür kazalar, bu tür istenmeyen acı hadiseler yaşanıyor. Böyle hadiselerin minimize olması için gereken tedbirler fazlasıyla alınacaktır" dedi.
"BDP, KANDİL'DEKİ EFENDİLERİNE 'YETER ARTIK' DİYEMEDİ"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, cezaevlerinde devam eden açlık grevleri konusunda BDP'ye yüklendi. Erdoğan, cezaevlerindeki gençleri terör örgütünün baskısından kurtarmak için ne gerekiyorsa yapacaklarını belirterek, "Varsın BDP milletvekilleri açlık grevlerine devam etsin. Bunların bir nefis terbiyesine, ciddi şekilde rejim yapmaya ihtiyacı var" dedi.
Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada açlık grevlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. BDP'nin açlık grevleri konusundaki tavrını eleştiren Erdoğan, "BDP'lilerden sorgusuz sualsiz itaatten başka bir şey beklenemez. Kandil'in talimatlarını sorgulayabilecek kadar kendi ayaklarının üstünde duramadılar. Kandil'deki efendilerine 'yeter artık' diyemediler" diye konuştu.
Açlık grevlerinin bir kaos ortamı oluşturmak, gerilimi tırmandırmak amacıyla araç olarak kullanıldığını belirten Erdoğan, 28 Şubat döneminde de bu tür gerilimi tırmandıran eylemler ortaya konulduğunu hatırlattı. Erdoğan, "Bunların amacı taleplerinin karşılanması değil kaos oluşturmak, gerilimi tırmandırmak" dedi.
Bu eyleme destek veren değişik çevreler ve medya organlarının da bulunduğunu ifade eden Erdoğan, "Kendileriyle ilgili olmayan bazı şeyleri gündeme taşıyorlarsa bu bir şantajdır. Bu iktidar bu şantajlara boyun eğmez. Bunların hedefi Türkiye'nin istikrarıdır. Açlık grevleri eylemleri, oksijenini, bunları sürekli gündemde tutan medyadan alıyor. Ne zamandan beri terör örgütüyle ortak iş tutmaya başladınız. Pervari'de şehit olan dadaşlara göstermediğiniz şefkati nasıl oluyor da terör örgütüne gösteriyorsunuz?" şeklinde konuştu.
Cezaevlerindeki gençleri terör örgütünün baskısından kuratarmak için ne gerekiyorsa yaptıklarını ve yapacaklarını belirten Erdoğan şunları kaydetti: "Bu tezgahı bozmak için ne gerekiyorsa yapacağız. Bu kampanyaya, bu uluslararası gerilimi tırmandırma oyununa boyun eğmeyiz. BDP milletvekilleri de açlık grevine varsın devam etsin. Bunların ciddi şekilde bir nefis terbiyesine, ciddi şekilde rejim yapmaya ihtiyaçları var. Rejim yaparken bakıyorsunuz bir diğeri bir diğerine ciğer kebap ikram ediyor. Kendi sefahatları için gençleri kullanmaktan artık vazgeçsinler."
"TÜRKİYE’NİN BAŞARISIZ OLMASI İÇİN ADETA DUA EDİYORLAR"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Suriye politikasında başarısız olması için muhalefetin adeta dua ettiğini söyleyerek, "Şunu da buradan CHP Genel Başkanı’na yeniden hatırlatıyorum; Türkiye küçük hesaplar yapmayacak kadar büyük bir devlettir. Türkiye birilerinin ısrarla çekmeye çalıştığı tuzağa düşmeyecek kadar tecrübeli bir devlettir” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasının başında Meclis'te kabul edilen Büyükşehir Belediye Yasası ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Başbakan Erdoğan, bir hikaye anlatarak CHP’ye yüklendi. Başbakan Erdoğan şunları söyledi:
“Tam da muhalefetin ruh haline denk düşen bir hikayeyi hepiniz bilirsiniz ama hatırlatmakta fayda var. Hani cin şişeden çıkmış adama demiş ki; ‘senin bir dileğini yerine getireceğim ama sana ne yaparsam komşuna iki katını yapacağım.’ Adamın dileği çok enteresan; ‘tek gözümü kör et’ demiş. İşte bizdeki muhalefetin ruh hali budur. Bizdeki muhalefetin sorunu bu. Tek gözle de olursa yaşarım, ama komşum hiç dünyayı görmesin. Derdi bu. Kendisi yapamaz yapana da müsaade etmez."
10 KASIM ELEŞTİRİLERİNE CEVAP
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk’ün ölüm yıl dönümü olan 10 Kasım törenlerine katılmamasından dolayı kendisine yöneltilen eleştirilere cevap verdi. Erdoğan, Atatürk’ün ölümünün 74. yıl dönümünü rahmetle anarken, Atatürk’e ait eserlerin sahiplenilmesine yönelik TİKA tarafından yürütülen projelerden bahsetti.
Erdoğan, Makedonya’da, Kocacık Köyü’nde Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’ye ait olduğu anlaşılan bir evin kalıntılarını tespit ettiklerini söyledi. Beraberinde getirdiği fotoğraflarla bu evin görüntülerini gösteren Erdoğan, inşaatın tamamlanma aşamasına geldiğini belirtti. Evin düzenlenerek bir ‘Anı Evi’ olacağını kaydeden Erdoğan, ayrıca bu evin hemen üst tarafında bulunan evin de restore edilerek ziyaretçilerin dinlenebileceği bir kafeterya gibi hizmet vereceğini ifade etti.
Atatürk’le ilgili bir projeden de bahseden Erdoğan, “Ayrıca Gazi Mustafa Kemal’in eğitim gördüğü manastırdaki askeri idari binasının tadilatı ve donanımı için Makedon makamlarıyla bir proje hazırladık. 20 Kasım’da da bu çalışmaları başlatıyoruz” dedi. CHP’ye eleştirilerde bulunan Başbakan Erdoğan, “Görüldüğü gibi biz Nutuk atanlardan olmadık. Nutuk hatmedenlerden de değiliz. Biz hatıralara sahip çıkıyoruz. Ata yadigarlarına sahip çıkıyoruz. Başta CHP’liler olmak üzere Atatürk istismarcılarına da işte bu Makedonya’da yeniden inşa ettiğimiz iki hatıra evi ithaf ediyorum, umarım gider orayı da ziyaret ederler” diye konuştu.
"KATİLİN SIRTINI SIVAZLAYAN BİR MUHALEFETE SAHİBİZ"
17 askerin şehit olduğu son helikopter kazasını da değerlendiren Erdoğan, ellerini ovuşturan fırsatçıların bir kez daha sahneye çıktığını söyleyerek, 30 yıldır teröre karşı verilen mücadelenin bir milli mesele olarak değil, bir hükümet meselesi olarak görüldüğünü söyleyerek, bu anlayışı eleştirdi. “Türkiye’nin başarısız olması için adeta dua ediyorlar” diyen Başbakan Erdoğan, “Bunlar ne acıdır ki, AK Parti kaybetsin de Türkiye ne olursa olsun anlayışı içindeler” dedi.
Bazı muhalefet partilerinin de Türkiye düşmanlarının sırtını sıvazlayacak kadar ölçüyü kaçırmış durumda olduğunu ifade eden Erdoğan, bunun en son örneğinin Suriye politikasında görüldüğünü belirterek CHP’yi eleştirdi. Başbakan Erdoğan şunları kaydetti:
“Türkiye'nin Suriye politikasının başarısızlıkla sonuçlanması için, Suriye’deki eli kanlı diktatöre her türlü övgüyü düzen, o katilin sırtını sıvazlayan bir muhalefete, bir CHP’ye, bir CHP yönetimine, bir CHP Genel Başkanı’na sahibiz. Suriye'de her gün hayatını kaybeden masum siviller CHP'nin umurunda değil. Suriye’den her gün çaresizlikle komşu ülkelere, Türkiye’ye sığınan siviller CHP’nin umurunda değil. Kendi halkına silah doğrultan, kendi halkını en ağır silahlarla toplu halde katleden bir rejim, CHP'nin derdi değil. CHP çok daha küçük hesaplar içerisinde. CHP bu süreçte Türkiye’nin zarar görmesinden bir fayda umacak kadar maalesef bir ufuksuzluk, bir zavallılık içinde. CHP Genel Başkanı hiç kusura bakmasın, biz meseleye böyle dar çerçevede, ufuk yoksunluğu içinde bakmıyoruz; biz meseleye kardeşlik hukuku çerçevesinde bakıyoruz. Tamamen insani perspektiften bakıyoruz. Türkiye’nin ulusal ve bölgesel çıkarlarını gözetecek şekilde bakıyoruz. Biz kardeşimiz olan bir milletin huzur içinde, refah içinde, barış içinde yaşaması için bu meseleyle ilgileniyoruz. Şunu da buradan CHP Genel Başkanı’na yeniden hatırlatıyorum; Türkiye küçük hesaplar yapmayacak kadar büyük bir devlettir. Türkiye birilerinin ısrarla çekmeye çalıştığı tuzağa düşmeyecek kadar tecrübeli bir devlettir.”
“SURİYE MUHALEFETİNİN SORUNUN ÇÖZÜMÜNÜ HIZLANDIRACAĞINA İNANIYORUZ”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan konuşmasının bir bölümünde ise Suriye sınırında bulunan ve bombaların düştüğü Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesini de gündemine aldı. Erdoğan, düşen bombalara karşı gerekli cevabın verildiğini belirterek, daha sert cevap vermekten de kaçınılmayacağını dile getirdi. Başbakan Erdoğan şunları söyledi:
"Suriye'den sınır köylerimize, sınır ilçelerimize yapılan saldırılara gereken en sert cevabı veriyoruz. Çok daha sert şekilde de gereken cevabı vermekten, onu da söyleyeyim kaçınmayacağız. Herkes aklını başına alsın. Kimse ateşle oynamamalıdır. Kimse Türkiye Cumhuriyeti'nin sabrını, kararlılığını, cesaretini test etmeye kalkmamalıdır. Biz son raddeye kadar, sabırla, sağduyuyla, soğukkanlılıkla hareket etmeye, daha fazla kan dökülmeden bu meselenin çözümüne çalışıyoruz. Suriye muhalefetinin yeniden yapılandırılmasını, daha etkili, daha kucaklayıcı, daha kapsayıcı bir yapıya kavuşmasını Türkiye olarak destekledik, destekliyoruz. Bu yeni yapısıyla Suriye muhalefetinin çok daha etkin olacağına, sorunun çözümünü daha da hızlandıracağına inanıyoruz. Daha fazla acı haber almadan, bölgeyi ateşe vermeye yönelik daha fazla tahrikle karşılaşmadan bu sürecin artık sona ermesi, Esed'in biran önce çekilmesi, Türkiye'nin refah, huzur ve barışa kavuşması için, Türkiye olarak girişimlerimizi kararlılıkla sürdüreceğiz."
"BENİM MEHMETÇİĞİM DAĞDA YAKALADIĞI TERÖRİSTE ÜŞÜMESİN DİYE PARKASINI UZATACAK KADAR ALİ CENAPTIR"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, BDP'nin Kandil'e laf söyleyemediğini fakat açlık grevleri üzerinden hükümeti zora düşürme gayreti içerisinde olduğunu söyleyerek, "Bunlar idare edilen, idare eden değil. Yukarısı talimatı veriyor, Meclis'i terk ediyorlar, talimatı veriyor Meclis'e giriyorlar. Olay bu kadar basit. Herhangi bir iradeleri var zannetmeyin. İradeleri olamadığı için de zaten herhangi bir işe yaramıyorlar. Hiçbir zaman yaşatmanın çabası içinde olmadılar. Kandil'deki efendilerine 'yeter artık' diyecek cesareti hiç bir zaman kendilerinde bulamadılar" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, "Terör ve Suriye meselesi paralelinde son haftalarda Türkiye'de gerilim atmosferi oluşturmaya yönelik girişimleri çok ama çok dikkatle takip ediyoruz" diyerek, bu gerilim atmosferlerinden bir tanesinin de cezaevlerindeki açlık grevleri olduğuna dikkat çekti. Sinsi bir takım planların yapıldığını söyleyen Başbakan Erdoğan, "İki ay önce 12 Eylül'de Türkiye'nin çeşitli cezaevlerinde bazı tutuklu ve hükümlüler açlık grevi adı altında bir eylem başlattılar. Kandil'den gelen talimatla başlatılan eylem önce BDP'nin teşvikleri, ardından da yurt içi ve yurt dışından verilen desteklerle yaygınlaştırıldı" dedi.
Başbakan Erdoğan, açlık grevleriyle ilgili olarak şunları söyledi:
"Hukuki ve siyasi bir mücadeleyle gündeme getirilebilecek konular, vicdanları karartan böyle bir eylem türüyle gündeme taşınmaya, bir şantaj unsuru olarak devlete dayatılmaya çalışıldı. Can üzerinden, kan üzerinden, başkalarının hayatı üzerinden hesap yapmaya alışmış olan terör baronlarının tezgahları için de yine insanlar kaldı, kalmaya devam ediyor. Kandil'e laf söyleyemeyenler, eylemcilere çağrı yapamayanlar, yine hükümeti köşeye sıkıştırmanın, hükümeti zora düşürmenin gayreti içine giriyorlar. Bu eylemlerle gündeme getirilen konuların bazılarını, biz zaten eylemlerden önce ve bunlardan bağımsız olarak gündemimize almış, gereken çalışmaları başlatmıştık. AK Parti'nin gerçekleştirdiği demokratik reformlardan rahatsızlık duyan bu çevreler, atılan adımları kendilerine mal etmek için sanki hükümet taviz veriyormuş görüntüsü oluşturmak amacıyla bu tür eylemlerden medet umuyorlar. Bugüne kadar halkımız için, Kürt kardeşlerimiz için hangi adımı attıysak, bunlar karşısına dikildiler, engellemeye çalıştılar, yaptığımız reformları küçümsemeye çalıştılar.
Şimdide genel kongremizde açıkladığım reformları sanki kendi mücadelelerinin bir sonucuymuş gibi göstermeye çalışıyorlar. Ucuz hesapların içine giriyorlar. Bizim bu şark kurnazlığına karnımız tok. Siyasi konuların zemini siyasettir. Siyaset yapamayanlar başka yollara tevasül ederler. Siyasetçinin işi açlık grevi yapmak, açlık grevi yapanlara arka çıkmak değil. Siyasetçi için böyle bir yönteme tevessül etmek acziyettir, iş bilmezliğini, yetersizliğini ikrar etmektir. Bunlar bugüne kadar çıkmaz sokaklara girmeye, bataklıkta gezinmeye alıştılar. Şimdi yine yanlış hesapların içine giriyorlar. Sonra da hükümet gelsin, millet gelsin bunlara el atsın, düştükleri kuyudan çıkarsın istiyorlar."
İNKAR VE ASİMİLASYON POLİTİKALARI SONA ERDİ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, açlık grevi yapanların "İnkar ve asimilasyon son bulsun" dediklerini belirterek, "Türkiye'de red politikaları sona ermiştir, inkar politikaları sona ermiştir, asimilasyon politikaları sona ermiştir. AK Parti iktidarının böyle bir sorunu yoktur, bunlar bitirilmiştir" dedi.
BDP'nin ayrıca askerin silah bırakmasını istediğini söyleyen Erdoğan, askerin silah bırakmayacağını ve bunun komik bir talep olduğunu daha önceleri çok defa söylediklerini belirtti. Başbakan Erdoğan, "Onlar silah bırakmadıkça, bakın 'silahlar sussun' demiyorum dikkat edin; silah bırakmadıkça operasyonlar durmaz" diyerek kimsenin kendilerinden operasyonların durdurulmasını beklememesi gerektiğini dile getirdi.
Açlık grevi yapanların İmralı'da bulunan terörist başı Abdullah Öcalan'a yönelik taleplerinin bir şantaj unsuru olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan şunları kaydetti:
"İmralı'daki bölücü başına yönelik taleplerin de son derece temelsiz olduğunu, bunun bir bahane olarak kullanıldığını, bir şantaj unsuru olarak kullanıldığını kaç kez ifade ettik. Bakın burada yine altını çizerek, açık ve net ifade ediyorum; AK Parti her ne şekilde olursa olsun, yaşatmayı ilke olarak benimsemiş bir partidir. Terörle mücadele ederken de bu hassasiyeti en üst düzeyde gözetiyoruz, teröristle mücadele ederken de insani ve hukuki perspektifi kesinlikle kaybetmiyoruz. Biz insan canı üzerinden hesap yaparak, öldürerek, ölerek hiçbir çözüm meselesinin yoluna konulamayacağını düşünen, terörle, şiddetle hiçbir sonuca ulaşılamayacağına inanan bir siyasi partiyiz."
"BENİM MEHMETÇİĞİM ÜŞÜMESİN DİYE TERÖRİSTE PARKASINI UZATACAK KADAR ALİ CENAPTIR"
Konuşmasının büyük bir bölümünde BDP'ye yüklenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, birçok defa görüntülere yansıyan ve Mehmetçiğin teröristlere şefkat elini gösteren görüntüleri de grup toplantısında hatırlattı. Başbakan Erdoğan şöyle konuştu:
"Bir tek askerimizin, bir tek polisimizin, bir tek korucumuzun, bir tek sivil vatandaşımızın burnu dahi kanamasın diye 10 yıldır yoğun bir şekilde çaba sarf ettik. Bakın açık söylüyorum; askerimizle, polisimizle, köy korucumuzla, sivil vatandaşlarımızla birlikte dağdaki kandırılmış, robota döndürülmüş teröristin de ölmekten ve öldürülmekten vazgeçmesi için mücadele veriyoruz. Kandırılarak, tehdit edilerek, beyni yıkanarak dağa çıkarılan insanların da bu yoldan dönmesi için çaba gösteriyoruz. Terör örgütünün kurduğu, kanlı, kirli, o habis tezgahı bozmak için, çocukların, gençlerin bu tuzağa düşmesini engellemek için çok büyük gayret gösteriyoruz.
Benim Mehmetçiğim dağda yakaladığı teröriste üşümesin diye parkasını uzatacak kadar Ali Cenaptır. Benim Mehmetçiğim mağaradaki teröristi 'seni annene götüreceğiz' diyerek mağaradan sağ çıkması için saatlerce dil dökecek ve ikna etmeye çalışacak kadar yüreklidir. Elbette her ölüm acıdır, her ölüm ayrılıktır, burukluktur. 10 yıldır en fazla yoğunlaştığımız konu gençlerin ölümünü durdurabilmek oldu."
"BDP'YE YAZIKLAR OLSUN"
Başbakan Erdoğan, cezaevlerinde yürütülen açlık grevleri ile ilgili olarak BDP'ye sert eleştirilerde bulundu. BDP'nin hiçbir zaman çözümün tarafında olmadığını belirten Başbakan Erdoğan, BDP'nin aynı zamanda sadece idare edilen olduğunu, hiçbir gücünün de bulunmadığını söyledi. BDP'nin terör örgütünün talimatlarıyla hareket ettiğine vurgu yapan Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:"Bu terör örgütü, öyle bir karanlığın içinde ki eğer öldüremezse kendi mensuplarını katledecek, bile bile onları ölüme sürükleyecek kadar, vicdanı sükut etmiş bir haldedir. Eğer askerin, polisin korucunun, sokaktaki masum sivilin kanını dökemezse, kendi mensuplarını yiyecek kadar gözünü kan bürümüş bir haldedir. Şu anda cezaevlerinde ortaya konan eylem, terör örgütünün kendi mensuplarını ölüme sürükleme eylemidir.
Cezaevlerinde ortaya konan eylem, terör örgütünün başkasını ölümü üzerinden rant sağlama eylemidir. BDP'ye bir kez 'yazıklar olsun' diyorum. Hiçbir zaman çözümün tarafında olmadılar, güçleri de yok, olamazlar. Arkadaşlarımla kaç kez görüşmeleri oldu. 'Biz kendi içimizde birbirimize düşmüş vaziyetteyiz, bizim dağa söz geçirecek halimiz yok' diyorlar. Kendileri söylüyor bunu. Ama dışarıya çıktıkları zaman, sanki bir iş yapacakmış gibi konuşuyorlar.
Bunların böyle bir gücü filan söz konusu değil. Böyle bir hünerleri, maharetleri, güçleri de yok. Bunlar idare edilen, idare eden değil. Yukarısı talimatı veriyor, Meclis'i terk ediyorlar, talimatı veriyor Meclis'e giriyorlar. Olay bu kadar basit. Herhangi bir iradeleri var zannetmeyin. İradeleri olamadığı için de zaten herhangi bir işe yaramıyorlar. Hiçbir zaman yaşatmanın çabası içinde olmadılar. Kandil'deki efendilerine 'yeter artık' diyecek cesareti hiç bir zaman kendilerinde bulamadılar. Kandil'in emirlerini, talimatlarını sorgulayabilecek kadar kendi ayaklarının üzerinde duramadılar. Dağdaki teröristin elini öpüp, sırtını sıvazlatıp, üç kuruşla bayram harçlığı alacak kadar zavallılaşmış bu BDP yönetiminden, sorgusuz sualsiz itaatten başka hiç bir şey beklenemez. Eğer bunların acıma hissi, yüreği, cesareti varsa, bu eylemlerin talimatını veren, bu gençleri ölüme sürükleyenlere karşı cesur bir duruş sergilerler. Maalesef benim milletim, bunların gerçek yüzünü her olayda daha iyi görmekte, daha iyi anlamaktadır."
"BUNLARIN AMACI KAOS OLUŞTURMAK"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, açlık grevlerinin amacının taleplerin karşılanması olmadığını, asıl amacın bir kaos oluşturmak olduğunu söyledi. Açlık grevlerini gündeminde tutan medya kuruluşlarına da sert eleştirilerde bulunan Başbakan Erdoğan şunları dile getirdi:
"Bakın çok açık söylüyorum; bunların amacı taleplerinin karşılanması değil, bunların amacı kaos oluşturmak, gerilimi tırmandırmak... Zira kendileriyle ilgili bir sorun varsa, onu çözmek bizim görevimizdir. Ama kendileriyle ilgili olmayan bazı şeyleri gündeme taşıyorlarsa, bu bir şantajdır. Bu iktidar o şantaja gelmez. Bunların amacı Türkiye'de istikrarın, huzurun, güven ortamının zedelenmesi için üzerlerine düşen vazifeyi yerine getirmektir, onu yapıyorlar. İşte şu anda Türkiye'de bazı medya kuruluşları sorgusuz sualsiz şekilde, bu eylemlere destek veriyor. Her gün bu eylemleri gündemde tutuyor, her gün gerilimi artırma çabasına çanak tutuyor.
Açlık grevi eylemleri, maalesef bir kez daha oksijenini işte bu medyadan alıyor. Ya siz ne zamandan beri bu terör örgütünün sevdalısı oldunuz? Siz ne zamandan beri terör örgütüyle ortak iş tutmaya başladınız? Pervari'de şehit olan kahramanlara, dadaşlara göstermediğiniz şefkati nasıl oluyor da terör örgütüne gösteriyorsunuz? Batman'da karnında doğmamış bebeğiyle şehit olan Mizgin Doru'yu görmediniz. Bingöl'de çocuklarını korumak için canlı bombanın üzerine kapaklanan ve şehit olan Hatice Belgin'i görmediniz. Siirt'te aracının içinde yüzlerce kurşunla katledilen 4 kızımızı görmediniz. En son Şemdinli'de düğünden dönerken bombalı saldırıda katledilen 11 yaşındaki Faris yavrumuzu görmediniz. Yaşamak ve yaşatmayı o gün sorgulamadınız da bugün size ne oldu?"
"TERÖR ÖRGÜTÜ ASKERİ VURUNCA ÜÇ MAYMUNU OYNUYORDUNUZ"
Başbakan Erdoğan BDP'ye yönelik eleştirilerinin ardından, açlık grevlerini Türkiye aleyhi kampanyaya dönüştüren ülkelere de sert göndermelerde bulundu. Erdoğan, "Başta Avrupa olmak üzere açlık grevini Türikye aleyhine kampanyaya dönüştüren ülkelere, örgütlere sesleniyorum; terör örgütü askeri, polisi, korucuyu, sivil insanları hedef alırken üç maymunu oynuyordunuz, kendi mensuplarını hedef alınca mı aklınız başınıza geldi?" derken, "Biz bu oyuna gelmeyiz, biz bu kampanyaya boyun eğmeyiz. Geçmişte defalarca tekrarlanan, defalarca kurulan bu tuzağa biz düşmeyiz" diye konuştu.
"Türkiye'de son derece hassas bir zamanda gerilimi arttırmak niyetiyle ortaya konan bu eylemlere biz pabuç bırakmayız" diyen Erdoğan, "Hiç kimse kusura bakmasın. Türkiye, eski Türkiye değil. Bunlar tamamen bayat senaryolar. Millet hem 3 Kasım 2002 hem de sonrasında defalarca bu senaryoyu, bu tuzağı, bu tezgahı alt üst etti. Bugün de Türkiye aleyhine tezgah kuranlara milletimiz gereken cevabı mutlaka verecektir" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:"Bu tezgahı bozmak için ne gerekiyorsa yapıyoruz, yapacağız. Bu kampanyaya biz boyun eğmeyiz. Bu uluslararası gerilimi tırmandırma ameliyatına asla boyun eğmeyiz. BDP'li milletvekilleri de açlık grevine varsın devam etsin. Ama bu arada şiş kebaplar falan gelmesin. Tabii bunların ciddi şekilde nefis terbiyesine de ihtiyaçları var. Bunların bazılarının ciddi şekilde rejim yapmaya da ihtiyaçları var. Ama rejim yaparken bakıyorsunuz bir diğeri bir diğerine hemen ciğer kebabını takdim ediyor. Daha yeni...Herhalde bunların da resimlerini görmüşsünüzdür. Bu rejimi faşizme çevirmesinler. Hapishanelerdeki gençlerden ellerini çeksinler, kendi sefahatları için gençleri kullanmaktan artık vazgeçsinler. Bakın tekrar ediyorum, bizim ilkemiz insanı yaşat ki devlet yaşasın. Yaşatmak her zaman birinci önceliğimiz olacak. Öldürmek isteyenlere inat, biz yaşatmayı teşvik edeceğiz."
Başbakan Erdoğan konuşmasının son bölümünde ise, anadilde savunma konusuyla ilgili olarak, "'Bununla ilgili onlara değil, milletimize verdiğimiz sözü yerine getireceğiz. 13 maddelik bu tasarı da inşallah meclisimizinden süratle gelip geçecektir. Buna inanıyorum. Bu arada grubumuzun hassasiyeti bellidir" diye konuştu.
Öte yandan, grup toplantısına partililerin yoğun ilgi göstermesi üzerine izleyici localarında yer kalmadı. Yoğunluktan dolayı bazı partililer ise basın locasına alınarak Erdoğan'ın konuşmasını ayakta izlemeleri sağlandı.