Başbakan Ahmet Davutoğlu, Azerbaycan Diplomasi Akademisi'nde, "Küresel Sınamalar Karşısında Türkiye-Azerbaycan Stratejik Ortaklığı" başlıklı bir konuşma yaptı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bütün insanlığa kardeş nazarıyla bakar, her coğrafyada o coğrafyayı anlayarak, onların diliyle onların meselelerine yaklaşırız. Hiç kimseye tepeden bakmayız. Hiç kimseyi hor görmez, hiç kimseyi bu anlamda tarihin akışının nesnesi olarak görmeyiz. Biz bütün insanları eşit, bütün ülkeleri saygın, bütün kıtaları birbirinin kardeşi addeden bir yaklaşıma sahibiz. " dedi.
Davutoğlu, Azerbaycan Diplomasi Akademisinde "Küresel Sınamalar Karşısında Türkiye-Azerbaycan Stratejik Ortaklığı" başlıklı konuşma yaptı.
Kendisini dışarıda bekleyen öğrencileri "öğrencisiz ders olmaz" diyerek içeri aldırdığını aktaran Davutoğlu, öğrencilerin olduğu her salonu güvenlikli ve huzurlu gördüğünü söyledi.
Türkiye ile Azerbaycan ilişkilerinin özel olduğunu belirten Davutoğlu, iki ülkede iş başına gelen her liderin, ilk resmi ziyaretini bu ülkelere yaptığını ifade etti.
Hükümet güvenoyu aldıktan sonra KKTC'den sonra ilk resmi ziyaretini Azerbaycan'a gerçekleştirdiğini dile getiren Davutoğlu, İstanbul ve Konya'ya gitmeden önce Bakü'ye geldiğini aktardı.
"Bizim için Bakü, İstanbul kadar, Konya kadar aziz ve hepimiz Bakülüyüz" ifadesini kullanan Davutoğlu, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin dünyadaki herhangi iki ülke arasında olabilecek ilişkilerden farklı ve özel bir yere sahip olduğunun altını çizdi.
Davutoğlu, bunu en güzel şekilde, Haydar Aliyev'in "Bir millet iki devlet" ve Bahtiyar Vahapzade'nin "Bir ananın iki oğlu" diyerek anlattığını vurgulayarak, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki ilişkiyi "et ve tırnak" şeklinde tanımladı.
Hükümet programını cumartesi günü okuduğunu, daha sonra Avrupa Birliği Zirvesi için Brüksel'e gittiğini anımsatan Davutoğlu, orada 11 yıl sonra ilk defa 28 Avrupa ülkesi lideriyle Türkiye Avrupa ilişkilerini ve ortak geleceği ele aldıklarını anlattı. Davutoğlu, Bakü'de sadece iki ülke ilişkilerini değil Türkiye'nin Asya ve küresel perspektifini ele almak üzere bulunduğuna dikkati çekti.
Brüksel'de Avrupa liderlerine "Türkler bir Avrupalı millettir ve Türkiye tarihi olmadan, İstanbul arşivleri olmadan Avrupa tarihi yazılamaz, Türkiye olmadan Avrupa'nın geleceği tayin edilemez" dediğini aktaran Davutoğlu, "Bakü'de bu kez yine yönümü bu sefer Doğu'ya dönerek söylüyorum, Türkler Asyalı bir millettir ve Türkiye olmadan, Türkiye Azerbaycan ilişkileri anlaşılmadan Asya tarihi ve Asya'nın geleceği anlaşılamaz. Bunları söylediğimde de bir çelişki ifade etmiş değilim. Türkiye'nin en önemli hususiyeti çok boyutlu bir coğrafyaya sahip olmasıdır" ifadesini kullandı.
Stratejik Derinlik kitabında bu temel hususu vurgulamaya çalıştığını aktaran Davutoğlu, Türkiye'nin dış siyasetinin hiçbir zaman tek boyutlu olamayacağını, Türkiye'nin Asya'yı, Avrupa'yı, Karadeniz'i, Akdeniz'i, Hazar'ı, Körfez'i ihmal edemeyeceğini, Afrika, Latin Amerika, Atlantik ittifakı ve Asya'daki gelişmeleri de görmezden gelemeyeceğini söyledi.
Davutoğlu, Türkiye'nin coğrafi konumu nedeniyle çevresindeki gelişmelerden etkilendiğini, Türkiye'nin tüm kararlarının aynı coğrafyada bulunan ülkelerde etkisini gösterdiğini dile getirdi.
Türkiye'nin geçen günlerde G20 dönem başkanlığına ev sahipliği yaptığını anımsatan Davutoğlu, Türkiye'de nisanda İslam İşbirliği Zirvesi'nin, mayısta da Dünya İnsani Zirvesi'nin yapılacağını bildirdi.
"HATTI DİPLOMASİ YOKTUR, SATHI DİPLOMASİ VARDIR"
İnsani veya stratejik mesele olsun, Türkiye'nin dünyanın her yerindeki meselelerle ilgisinin çok boyutlu olduğuna işaret eden Davutoğlu, Dışişleri Bakanı olduğunda "Türkiye için artık hattı diplomasi yoktur, sathı diplomasi vardır. Satıh ise bütün dünyadır" dediğini anımsattı.
Azerbaycan ile ilişkilerin bu çerçevede bütün dünyada takip edilen diplomasinin en ayrıcalıklılarından biri olduğuna değinen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"3-4 B diye formüle edebileceğimiz bir çizgi. İngilizcesinden alacak olursak, 'Pekin-Beijing', Bakü, Boğaziçi, Brüksel. Asya ve Avrupa ekseninde Doğu'dan Batı'ya doğru öylesine bir önemli koridoru oluşturuyor ki Türkiye Azerbaycan ilişkileri bu koridorun ana omurgası teşkil ediyor. Türkiye bu anlamda bakıldığında Avrupa ufkuyla, Asya derinliğini barındıran bir ülke. Yine o kitapta zikrettiğim gibi Asya'ya doğru yayı derinliğine geremezsek Avrupa'da istediğimiz vizyona ulaşamayız. Bunun çok somut, enerji ve ulaştırma alanında karşılıkları var. Biz Avrupa Birliği sürecini hızla ilerletirken Asya ilişkilerimize de aynı derinliği, aynı önemi vermek durumundayız."
Davutoğlu, 2009'da Dışişleri Bakanlığı görevini yürütürken Afrika'da 12 olan büyükelçilik sayısını 39'a çıkarttıklarını bildirerek, Türkiye'nin Avrupalı ve Asyalı olduğu kadar Afrikalı da olduğuna dikkati çekti.
"Nerede konuşursak, oranın kimliğiyle ifade eder, oranın meseleleriyle buluşur, o meseleleri birlikte ele alırız" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:"Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak Brüksel'de bir Avrupalı, Bakü'de ya da Semerkant'ta Asyalı, Etiyopya'da, Addis Ababa'da, Afrika Birliği Merkezinde bir Afrikalı olarak konuştuğumda hiç yabancılık hissetmem, çünkü biz bulunduğumuz her coğrafyaya o coğrafyanın diliyle hitap ederiz. Bütün insanlığa kardeş nazarıyla bakar, her coğrafyada o coğrafyayı anlayarak, onların diliyle onların meselelerine yaklaşırız. Hiç kimseye tepeden bakmayız. Hiç kimseyi hor görmez, hiç kimseyi bu anlamda tarihin akışının nesnesi olarak görmeyiz. Biz bütün insanları eşit, bütün ülkeleri saygın, bütün kıtaları birbirinin kardeşi addeden bir yaklaşıma sahibiz. "
"NEREDE BİR İNSANİ MESELE VARSA TÜRKİYE MUTLAKA ORADADIR"
Haiti'de deprem, Japonya'da, Filipinler'de tsunami yaşandığında oraya ilk Türkiye'ye ait uçağın indiğini vurgulayan Davutoğlu, 20 yıl sonra resmi olarak terk edilmiş Somali'ye de ilk inen uçağın, o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın olduğunu, uçakta kendisinin de bulunduğunu belirtti.
Davutoğlu, "Nerede bir insani mesele varsa Türkiye mutlaka oradadır. Nerede bir mazlum, bir mağdur varsa Türkiye mutlaka oradadır. Bu diplomasiye insani diplomasi, vicdani diplomasi diyoruz. Bugün de bütün zorluklara rağmen Suriye'de barbar bir rejimden, katil ve barbar terör örgütlerinden kaçan Suriyeli kardeşlerimize de ev sahipliği yapmaktan büyük onur duyuyoruz" dedi.
Suriye'den Türkiye'ye sığınanları "Sen Müslüman mısın, Hristiyan mısın, sen Arap mısın, Türkmen misin, Kürt müsün, sen Sünni misin, Şii misin' diye sormadan misafir ettiklerini vurgulayan Davutoğlu, "Suriye nüfusunun neredeyse yüzde 10-15'ine yakın bir nüfus şu anda Türkiye'de. İki buçuk milyona yakın mülteciyi barındırıyoruz. Suriye krizinin bütün bedelini neredeyse Türkiye tek başına insani olarak üstlenmiş, götürüyor. Avrupa Birliği'nde bunları tartıştık" diye konuştu.