AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Bahçeli, bilsin ki bizim milletimizinden gizlimiz, saklımız yok" dedi.
Davutoğlu, AK Parti'nin Kayseri'deki Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, terörle mücadele ederken, kenardan seyredenlerin, ahkam kesenlerin, "Gelin mücadeleyi beraber yapalım" dediklerinde mücadeleden kaçanlar olduğunu söyledi.
Ankara'daki terör saldırısını hatırlatan Davutoğlu, 100 kişinin o saldırıda hayatını kaybettiğini, büyük bir katliam yaşandığını belirtti. Hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara acil şifalar dileyen Davutoğlu, "Bu insanlık dışı eylemlerin hedefi Türkiye'dir, hedefi Kayseri'dir, Ankara'dır, İstanbul'dur, Diyarbakır'dır, Edirne'dir, Bursa'dır ama o hedefin karşısında da bu şehirler dimdik duracak" diye konuştu.
Terörist saldırıların hedefinin milletin birliği, dirliği, kardeşliği olduğuna işaret eden Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin büyük atılımlarının, milletin geleceğe yürüyüşünün engellenmek istendiğini belirtti.
Bu saldırıların Türkiye'nin önünü kesemeyeceğini vurgulayan Davutoğlu, Türkiye'de 13 yıldır devam eden huzur ve istikrarı kaldırmak için saldırdıklarını kaydetti. Saldırıların, 1 Kasım'da gerçekleşecek seçimleri etkilemek için, milletin sandığa yansıyacak iradesini zaafa uğratmak için yapıldığını anlatan Davutoğlu, "Saldırılar, Türkiye'nin seçimlerden sonra istikrarlı ve güçlü bir hükümete kavuşmasını engellemek için yapılıyor" dedi.
"NE İSTİYORSUNUZ YAPILAN YATIRIMLARDAN?"
Yüksekova Havalimanı'na yapılan saldırıyı hatırlatan Davutoğlu, havalimanının inşaatı aşamasında da saldırıların yapıldığını kaydetti.
Saldırıların iradelerini kırmadığını ifade eden Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"O havaalanı 7 Haziran'dan önce açmıştık. Şimdi soruyorum o terör örgütlerini savunanlara soruyorum, Allah aşkına ne istiyorsunuz havaalanından, ne istiyorsunuz bu ülkeye yapılan yatırımlardan, Hakkarili vatandaşlarımızın tüm Türkiye ile kucaklaşmasından mı rahatsızsınız, ne istiyorsunuz bu toprağın her köşesine yapılan yatırımlardan, derdiniz ne sizin? 'Çıkın söyleyin' diyoruz, bunlara bu terör örgütünü savunanlara. Biz bu ülkenin gelişmesini, kalkınmasını, Kürt ve Türk'ün ebediyen kucaklaşmasını istiyoruz. Onlar ise bizi ayırmak, bizi bölmek istiyorlar. Çünkü barış ve huzur geldiğinde, barış ve huzur içindeki Türkiye'de bu terör çetelerine ekmek yok, varlık sebepleri ortadan kalkıyor."
Kirli ittifakın hedefinin Türkiye olduğuna işaret eden Davutoğlu, , milletin huzuru, güveni, ülkenin istikrarı, demokrasi, insan hakları ve özgürlük olduğunu, Türkiye'nin son 13 yılda elde ettiği kazanımların hedef alındığını söyledi.
"TERÖRÜN DÜĞMESİNİ BASIYORLAR"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin büyümesinin istenmediğini belirterek, şunları söyledi:
"Türkiye'nin güçlü bir ülke olmasını istemeyen, büyümesini istemeyenler terör düğmesine basıyorlar. 'Türkiye'nin iç meseleleriyle uğraşmaktan dışarıya bakmaya fırsatı olmasın' diyenler teröre yatırım yapıyorlar, terörü destekliyorlar. Bu şer odaklarının kimler olduğunu siz çok iyi biliyorsunuz ve siz onlardan hesap soracaksınız. 1 Kasım'da hesap soracak mısınız?"
Bunlardan hesabın sorulacağına işaret eden Davutoğlu, teröristlere, "Bu meydandan haykırıyorum, kaybedeceksiniz, milletimizin iradesi karşısında kaybedecekler" ifadelerini kullandı.
Teröre hem içeriden hem de dışarıdan destek olanların olduğunu anlatan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:"Teröristi mahkum edemeyenler, terör örgütüne tek laf söyleyemeyenler kanıtsız, mesnetsiz bir şekilde hükümeti, devleti mahkum etmeye, devlete 'katil', hem de 'seri katil' demeye kalkıyorlar. Kendileri o katil terör örgütüne sırtını dayayanlar bize, devlete, millete 'katil' demeye kalkıyor. Türkiye hiçbir zaman terör örgütlerine fırsat vermemiştir, vermeyeceksiniz. Fakat bakıyorsunuz bir terör örgütünün söylemini kullanan siyasi parti liderleri Türkiye'yi terör örgütüne destek vermekle suçlayabiliyor. Barıştan, kardeşlikten söz edenler olayın hemen ardından sahneye çıkıp halkı yanlış yönlendirmeye çalışıyorlar. Cenazede miting yapılır mı, bunlar cenazeleri provoke ediyorlar. Acımız var, taziyemiz var, taziyede oy istenir mi, taziyede bu tür provokasyonlar yapılır mı, işte bu provokasyonlar karşısında milletimize sığınıyoruz biz. Milletimize sığınıyoruz ve milletimizle birlikte teröre karşı dimdik ayaktayız."
6-7 Ekim'deki Kobani eylemlerini hatırlatan Davutoğlu, halkı sokağa çıkardıklarını ve 50'ye aşkın insanın hayatına kaybetmesine neden olduklarını söyledi.
Bir siyasi parti liderinin toparlayıcı olması gerekirken insanları kargaşaya, kaosa sevk edecek twitler attığını dile getiren Davutoğlu, "Şimdi bir siyasi parti nasıl olur da milleti, halkı isyana, sokağa davet eder, kimse bunu açıklayabilir mi? Herkes karakterinin gereğini yapar, doğru Kayserili kardeşim. 50 insanımız o günlerde öldü. Biz milli yas ilan ediyoruz, acıyı paylaşmaya çalışıyoruz, onlar ise insanlarımızın acısını çalmaya çalışıyorlar" dedi.
Hükümete karşı bir algı operasyonu yapıldığını ifade eden Davutoğlu, "Bu ülkeye, bu millete kim düşmansa bir olmuşlar ve Türkiye'ye bu necip millete, bu aziz millete saldırıyorlar. Ne yazık ki o malum siyasi partinin ve terör örgütünün bu algı operasyonuna diğer partiler de büyük ölçüde katıldılar" diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu, bugün siyasi tartışmaya girmek istemediğini ancak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları nedeniyle bu tür bir konuşma yaptığını ifade etti.
"BAHÇELİ'NİN AĞZINDAN HİÇ 'EVET' DUYDUNUZ MU?"
Saldırıdan hemen sonra Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'ye teröre karşı ortak bir tavır geliştirmek üzere görüşme çağrısında bulunduğunu anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Sayın Bahçeli her zamanki tavrıyla ve sorumsuzluğuyla 'hayır' dedi. Siz Allah aşkına Kayseriler, Bahçeli'nin ağzından hiç 'evet' duydunuz mu? Biz, gece gündüz terörle mücadeleden bahseden, terörle mücadeleyi siyasetin tek malzemesi haline getirmiş Sayın Bahçeli, teröre karşı birlik olma çağrımıza 'hayır' dedi. Daha önce 'hükümet kuralım' dedik Sayın Bahçeli'ye, koalisyon, 'hayır' dedi, seçime giderken 'hükümet kuralım' dedim, 'hayır' dedi, 'erken seçime gidelim' dedik birlikte 'hayır' dedi. Allah aşkına hani Sayın Ecevit, o zaman koalisyon teklif ettiğinde ki 'içimize sinmiyor' demişlerdi Bahçeli'ye, hatta 'katil' diye ifadelerle kullanmışlardı, onlarla koalisyon kurdular, bize 'hayır' dediler."
Seçim hükümetinde Anayasaya göre MHP'den ve CHP'den de bakanların olması gerektiğini ancak katılmadıklarını belirten Davutoğlu, terörle mücadele konusunda da her iki partinin kendilerini yalnız bıraktığını ifade etti.
Teröre karşı ortak deklarasyon çağrısına da Kılıçdaroğlu'nun olumlu yanıt verdiğini ve bir saati aşkın bir görüşme gerçekleştirdiklerini anlatan Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:"Sayın Kılıçdaroğlu, yaptığımız görüşmelerin arkasından bunu esefle söylüyorum, bir parti genel başkanı değil, bir parti üyesinin bile yapmayacağı şekilde bu görüşmeyi bir siyasi polemik malzemesi haline getirdi. Hiç utanmadan, sıkılmadan, 'Konuştuklarımın hepsini söylersem Davutoğlu, zor durumda kalır' demiş, aklınca şantaj yapıyor. Anlaşılan blok siyasetinden ümidini kesince şimdi şantaj siyasetine yöneliyor. İşte Kayserililer sizin huzurunuzda söylüyorum, Kılıçdaroğlu'na da Bahçeli'ye de... Bildikleri ne varsa hiç durmadan söylesinler. Biz onlara 'gelin terör ile ilgili şu bilgileri paylaşalım' diye devletin bürokratlarına gönderdik. Kendimiz görüşürken devletimizin istihbarat başkanına bilgi sundurdum. Zannettim ki karşımda devlet sorumluluğuna sahip bir lider var ama maalesef şimdi bize şantaj yapıyor, bilsin ki Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Bahçeli, bilsin ki bizim milletimizinden gizlimiz, saklımız yok. Biz yolda yürürken her an sağımızda ve solumuzda iki şahitle yürüyoruz, Allah'a doğru, iki şahitle. Attığımız her adımda hesabı Allah'a vereceğimizi biliyoruz."
Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'ye "Hodri meydan" diyen Davutoğlu, "Siyaset her şeyden önce ahlak işidir, nezaket işidir, mahrumiyettir. Devlet işlerini görüştüğünüzde muhatabınıza güvenmek istersiniz ama eğer birisi çıkıp, dışarıda o görüştüklerinizi şantaj malzemesi olarak kullanırsa, Sayın Kılıçdaroğlu'nun yaptığı gibi ya da Sayın Bahçeli'nin, o zaman da bize, 'Konuş konuşabildiğin kadar' demek düşer" dedi.