AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, grup toplantısında yaptığı konuşmada, Meclis çalışmalarının ülkeye ve millete hayırlı olmasını diledi ve geçmiş Ramazan Bayramını'nı kutladı.
Toplantıdan önce yakasına bir çiçek takıldığını ve herkesin bu çiçeğin anlamını bilemeyebileceğini ifade eden Yıldırım, "Bundan 21 sene önce, 11 Temmuz 1995'te Srebrenitsa katliamı yaşandı. Bugün kadın kollarımız, kadın kolları başkanımız, Bosna Dostluk Grubu Başkanımız yakamıza taktığı bu çiçekle bir şeyi hatırlatıyorlar: Bu çiçek, Srebrenitsa çiçeği. Boşnak anneleri, Srebrenitsa soykırımı unutulmasın diye el emekleriyle bu çiçekleri hazırlıyor ve her yıl 11 temmuzda insanlık ayıbı bu katliamı bütün dünyaya hatırlatıyorlar." diye konuştu.
Bu çiçeğin soykırım kadar bir emaneti de hatırlattığını belirten Yıldırım, şunları söyledi:
"O da Bosna'nın ölümsüz lideri Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç. Ne demişti bilge kral, bu dünyaya, halkına veda etmeden: 'Ne yaparsanız yapın ama soykırımı unutmayın, unutturmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrar edebilir.' Bu söz, bütün Boşnakların kulağında küpe gibidir. O günler tabii ki bir daha yaşanmayacak ama o günleri unutturmamak ve gelecek nesillere de aktarmak bir insanlık görevidir.
Bugün öğleden sonra partimizin kadın milletvekilleri, 81 ilden gelen kadın kolları başkanlarımız ve Boşnak anneleri, soykırım mağdurlarını anmak üzere bir araya gelecekler. Uzak yakın fark etmez. Gönül coğrafyamızda yaşanan her olaya duyarlılığını gösteren, bize Bosna'yı, Srebrenitsa'yı, Boşnak annelerini bir kez daha hatırlatan kadın kollarımıza teşekkür ediyorum. Avrupanın göbeğinde yaşanan, 8 bin 372 şehidin verildiği bu soykırım unutulmayacak, unutturmayacağız. Bütün şehitlerimizle beraber, Bosnayı, Aliya İzetbegoviç, Srebrenitsa şehitlerini de minnetle şükranla anıyoruz.
Bosna Savaşı sırasında Srebrenitsa ve çevresini korumak için görevlendirilen BM güvenlik güçleri ancak ve ancak bu katliama seyirci kaldı. BM, bir insanlık utancına, ayıbına imza attı. Maalesef orada savunmasız insanları korumaları gerekirken onlar bu katliama seyirci kalmayı tercih ettiler ve görevlerinin gereğini yapmadılar. Bu güvenlik güçlerini oluşturan ülkeler bugün dünyaya medeniyet dersi vermeye çalışan batılı dostlarımızdır. Onlar bölgede, Türkiye'de, terörle mücadeleye laf yetiştireceklerine, teröristlerin daha fazla insanlık dramı yaşatması için yasalarımızı değiştirme öğüdü vereceklerine, Avrupanın göbeğindeki bu insanlık suçuna karşı neden duyarsız kaldılar, neden gereğini yapmadılar, önce bunun hesabını versinler.
Srebrenitsa'da yaşanan hadise 2. Dünya savaşından sonra bölgede görülen en büyük insanlık dramıdır. Bosnalı kardeşlerimizin acılarını bir kez daha paylaşıyor ve Srebrenitsa şehitlerine Allah'tan rahmet diliyoruz. Bunları hatırlayacağız. Çünkü dün Bosna'da yaşanan acılar bugün Suriye'de, Ortadoğu'da ve dünyanın değişik coğrafyalarında yaşanmaya devam ediyor. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere biz nasıl 21 yıl önce mazlum Bosna halkının yanındaysak şimdi de mazlum Suriye halkının yanındayız. İç savaştan canını kurtarmak için yurdunu terk eden milyonlarca göçmeni bağrımıza bastık, kardeş yaptık."
İNSANA, EĞİTİME DAHA ÇOK YATIRIM YAPACAĞIZ
Bayramların sevinç, mutluluk, hasret giderme günleri olmasına rağmen bu bayram da trafikte acıların yaşanmaya devam edildiğini kaydeden Yıldırım, "Biz yolları yaptık. Görevimiz, yolları yapmak, vatandaşımızın, sürücülerimizin hayatını kolaylaştırmak, güvenliğini artırmak. Ancak ondan sonrası sürücülere, vatandaşlarımıza düşüyor. Zira yolların kralı olmaz yolların kuralı olur diye sürekli söylüyoruz." dedi.
"Demek ki her şey insanla başlıyor insanla bitiyor. İnsana, eğitime daha çok yatırım yapacağız." ifadesini kullanan Yıldırım, kazalarda insan kusuru hala çok yüksek olmasına rağmen yollardan kaynaklanan kusurun, istatistiklere bile girmediğini kaydetti. Çünkü her tarafın bölünmüş yollarla donatıldığını belirten Yıldırım, şunları dile getirdi:"Yolları böldük, hayatları, canları birleştirdik; yolları böldük, milleti birleştirdik; yolları böldük, gönülleri birleştirdik. Her ne kadar trafikteki araç sayısı 2 katın üzerine çıksa da yolculuklar yüzde yüz artsa da trafik kazalarında sayı artmasına rağmen ölümlü kazalarda azalma devam ediyor. Ancak bütün bunlara rağmen henüz istediğimiz düzeyde değil. Daha az olması lazım. Hatta AB'nin hedef olarak koyduğu sıfır ölümlü kaza bizim de hedefimizdir. Bunun için yeni öğretim yılından itibaren okullar başta olmak üzere ülke çapında trafik güvenliği, can ve mal emniyeti konusunda bir seferberlik başlatıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde toplumda farkındalığın oluşturulması, trafikte insan hatasının en az düzeye çekilmesi için başlatacağımız bu çalışma, ümit ediyorum ki ölümlü kazaların daha da azalması için çok büyük katkı sağlayacaktır."
Bayramda meydana gelen kazalarda hayatını kaybedenlere ve Giresun'daki talihsiz helikopter kazası sonucu şehit olanlara; Ordu, Giresun ve Rize'de yaşanan sel felaketi nedeniyle hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yararlılara acil şifalar dileyen Yıldırım, selin yol açtığı zararın tespit çalışmalarının devam ettiğini, vatandaşların zararının mutlaka karşılanacağını kaydetti. Yıldırım, "Giden insan geri gelmez ama giden mal daha güzel şekilde yerine gelir. Milletimiz müsterih olsun." dedi.
Yıldırım, Osmangazi Köprüsü'nün Ramazan Bayramı öncesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve çok sayıda kişinin katılımıyla hizmete girdiğini belirterek, bayram tatili boyunca geçişi ücretsiz olan köprüyü, 1 milyonun üzerinde vatandaşın kullandığını açıkladı.
Osmangazi Köprüsü'nün İzmit üzerindeki bayram trafiğini rahatlattığını, vatandaşlara zaman ve yakıt kazanımı sağladığını anlatan Başbakan Yıldırım, "AK Parti iktidarında ulaşımda 3 tane prensibimiz var. Az yakıt, az vakit, az nakit. Buna göre, yollar yapıyoruz, buna göre havayolunu halkın yolu yapıyoruz, buna göre iletişim yollarında hızlı artırabildiğimiz kadar artırıyoruz. Ulaşımda hız felakettir, bilişimde hız berekettir, istediğiniz kadar hız yapın." diye konuştu.
TÜRKİYE, GELİŞME YÖNÜNDE İLERLEMEYE DEVAM EDECEK
Yıldırım, Ramazan ayında Hatay ve Eskişehir'de vatandaşlarla buluştuğunu, toplam 2,5 milyar lira tutarındaki eserin halkın hizmetine sunulduğunu belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:"Bayram öncesi, arife öncesi Bakanlar Kurulu'nda bir ilki gerçekleştirdik. Bakanlar Kurulu'nu millete açtık. Milletimiz canlı yayında Bakanlar Kurulu'nda ne konuşuluyor, bunu görme, izleme fırsatı buldu. Bir büyük müjdeyi o gün milletimizle paylaştık. Neydi o müjde? Türkiye'nin yatırımcısının yüzünü güldürecek, gereksiz yüklerden kurtaracak, iş kurmayı kolaylaştıracak, Damga Vergisi gibi bir uygulamayı büyük bir sorun olmaktan çıkaracak, çek denen bir ödeme aracı daha güvenli hale getirecek, iflas erteleme gibi hileleri ortadan kaldıracak ve daha da ötesi işçiden memura, şehit yakınından çiftçiye, esnaftan büyük yatırımcıya herkesin yüzünü güldürecek çok önemli kararlar aldık. Bu kararlarla zaten var olan, iyi giden ekonomimiz daha da güzelleşecek ve Türkiye kalkınma yönünde, gelişme yönünde emin adımlarla ilerlemeye devam edecek."
ATATÜRK HAVALİMANI'NDA UÇUŞ REKORU
Başbakan Binali Yıldırım, Atatürk Havalimanı'ndaki terör saldırısını anımsatarak, "Türkiye mahvoldu. Artık turizm biter, Türkiye bir daha ayağa kalkamaz' dediler. Bu ülkeyi, bu milleti tanımayanlar, bir kez daha yanıldılar. Atatürk Havalimanı'nda, bayramın son gününde, cumhuriyet tarihinin rekor uçak inişi ve kalkışı gerçekleşti." dedi.
Atatürk Havalimanı'ndan Ramazan Bayramı'nın son günü Cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldığını ve o gün tam bin 443 uçuş-kalkış gerçekleştiğini ifade eden Yıldırım, "13 yıl önce, AK Parti iktidara gelmeden önce Türkiye'nin bütün hava sahasındaki uçak sayısı bin 100'dü, sadece Atatürk Havalimanı'nda bir günde bin 443 uçak indi ve kalktı. İşte Türkiye bu, Türkiye'yi terörle yıldırmak isteyenler bir kez daha Türkiye'nin gücünü görmüş oldu." diye konuştu.
Sabiha Gökçen Havalimanı'nda rekor kırıldığını ve aynı gün 785 uçak trafiğinin gerçekleştiğini aktaran Başbakan Yıldırım, bu rekorların havalimanı saldırısından sonra yaşandığını bildirdi.
Brüksel'deki saldırı sonrası, söz konusu havaalanının 10 gün kapalı kaldığını, Atatürk Havalimanı'nın ise saldırının ardından gece saat 02.00' de tekrar normal hizmetine döndüğünü vurgulayan Yıldırım, "Bu Türkiye'nin gücüdür, Türkiye'nin her türlü olağanüstü duruma karşı her zaman hazır olduğunun göstergesidir." ifadesini kullandı.
TÜRKİYE-İSRAİL İLİŞKİLERİNİN NORMALE DÖNMESİ
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Yıldırım, 65. Hükümetin kuruluşunda, "Artık dostlukları artıracağız, düşmanlıkları azaltacağız." dediğini hatırlatarak, İsrail ve Rusya ile ilişkileri normale dönüştürdüklerini belirtti.
İsrail ile sağlanan mutabakat hakkında ileri-geri konuşanlar bulunduğunu kaydeden Yıldırım, "Eğer Gazze'de, Filistin'de perişanlık içerisinde, dünyaya kapalı yaşayan kardeşlerimize bir faydamız olacaksa, elbette mutabakata varırız." diye konuştu.
Başbakan Binali Yıldırım, İsrail'in Mavi Marmara'da yaşanan olay nedeniyle özür dilediğini, olayda hayatını kaybeden vatandaşların yakınlarına tazminat ödemeyi kabul ettiğini ve uzun müzakereler sonucunda Gazze'ye uygulanan ambargonun gevşetilmesini, oraya insani yardımların Türkiye önderliğinde gerçekleşmesini de kabul ettiğini ve mutabakata varıldığını anlattı.
FİLİSTİN DAVASINI SAVUNMA, SÜSLÜ LAFLARLA OLMAZ, İCRAATLA OLUR
Başbakan Yıldırım, varılan mutabakatın ilk semeresinin Ramazan Bayramı'nda alındığını ve Gazze'de bayram sevincinin yaşandığını belirterek, şöyle devam etti:"Bayramdan önce Mersin'den yüklenen 11 bin tona yakın insanı yardım, gıda, giyecek, ilaç Gazze'deki kardeşlerimize bayram sevinci olarak götürüldü. İşte mutabakatın faydası bu. Bundan sonra elektrik olmayan, altyapısı bozulan, sanayisi, iş hayatı durmuş, sağlık hizmeti verilemeyen o bölgelerin tekrar ayağı kalkmasında Türkiye başrolde olacak. Türkiye'nin liderliğinde, rehberliğinde bölgede şartlar normale dönecek, sıkıntı yaşayan Filistinli kardeşlerimiz nefes alacak. Filistin davasını savunma, süslü laflarla olmaz, icraatla olur. Ortaya birtakım eserler koymakla olur. TOKİ orada konut yapıyor, TİKA orada hastane yapıyor. Odalar Borsalar Birliği, Batı Şeria'da Enez bölgesinde organize sanayi bölgesi kuruyor. Önümüzdeki günlerde Gazzeye elektrik sağlanması için Enerji Bakanlığımız harekete geçiyor."
Başbakan Yıldırım, İsrail ile varılan mutabakatın bu hafta, uluslararası ikili anlaşma olarak Meclis'in onayına sunulacağına işaret ederek, mutabakatla Filistinlilerin yaşamının çok daha iyi şartlara kavuşacağını, İsrail ile var olan anlaşmazlıkların, diplomatik sorunların bir ölçüde normalleşeceğini kaydetti.
Yıldırım, "Bundan sonra gerilimlerle, kavgalarla değil, dostluklarla bölgenin kalkınmasını, gelişmesini hedef alıyoruz. Bu anlayışımız sadece İsrail ile sınırlı kalmayacak, bölge ülkeleriyle de dostluklarımızı kalıcı olarak geliştirme yönünde çabalarımız artarak devam edecek. Bu şu demek değildir, biz oradaki haklarımızdan vazgececek değiliz. Bölgemizin, ülkemizin menfaatini koruyarak, terörle mücadele konusunda hassasiyetimizi sürdürerek, dostluklarımızı artırmaya devam edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Rusya ile yaşanan uçak krizin, 6 ay aradan sonra sona erdiğine işaret eden Yıldırım, iki ülke ilişkilerinin, Türk ve Rus halkının ortak iradesi ve beklentisi doğrultusunda normale döndüğünü belirtti.
Türkiye ve Rusya arasında süratle ekonomik alanda, turizm alanında karşılıklı işbirliklerinin başladığına dikkati çeken Yıldırım, "Bunun ilk semeresini turizmde gördük. Uzun süreden beri Antalya'ya hasret kalan Rus misafirlerimiz nihayet buluşma mutluluğuna erişmiş bulunuyor." ifadesini kullandı.
Yollar ve havaalanlarının bayram boyunca dolup taştığına işaret eden Yıldırım, "Çünkü Ramazan Bayramı biraz uzatıldı, 9 güne çıktı. Böylece iç turizm önemli ölçüde gelişti. Dış turizmdeki eksiğimizi böylece iç turizmle kapatmış olduk. Otellerimizde yer bulamadı insanlar, sahillerde veya kamp çadırlarında vaktini geçirmek durumunda kaldı. Bu da güzel bir dayanışmadır. Bu milletin zorluklarda da nasıl durumdan vazife çıkararak, ülkenin yüzünü güldürecek işler yaptığının en güzel göstergesidir. Milletimize müteşekkiriz." dedi.
Yıldırım, benzer bir durumun Kurban Bayramı'nda da olacağını belirterek, şöyle devam etti:"Ramazan Bayramı'nda, bayramın sonu cuma günüydü, birleştirdik. Kurban Bayramı'nda da bayramın evveli bayramla birleşiyor ve böylece uzun bir tatil daha yapacaksınız. Dolayısıyla milletvekillerimiz bayrama kadar sıkı çalışırsanız, Meclis üzerine düşen görevi yapar, milletin beklediği müjdeli haberlerin gereğini yerine getirirse güzel bir bayramı geçirme imkanı kendiliğinden gelmiş olur. Hepinize yapacağınız bu güzel çalışmalardan dolayı şimdiden teşekkür ediyorum."
MECLİS'TE İŞLER İSTEDİĞİMİZ HIZDA GİTMİYOR
Mecliste işlerin istedikleri hızda gitmediğine değinen Yıldırım, "Muhalefet partilerinin gayet tabii muhalefet yapma gibi bir görevi var. Düşüncelerini, önerilerini milletin gündemine getirme ve milleti bilgilendirme gibi bir görevi var. Buna asla ve asla söyleyecek bir şeyimiz yok ancak istiyoruz ki Meclisimiz daha verimli çalışsın. Zamanı daha etkin kullanalım, vatandaşın zamanını da yemeyelim." diye konuştu.
Yıldırım, TBMM İçtüzüğü konusunun uzun süreden beri gündemde olduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Bu içtüzükle ilgili artık bir şey yapmanın zamanı geldi ve geçti. Çünkü maalesef bu konuda kötü alışkanlıklar, içtüzüğün getirdiği imkanları amacı dışında kullanma, aldı başını gitti. AK Parti Grubu olarak, bu hafta diğer siyasi parti gruplarına da içtüzük konusunda bir kez daha birlikte hareket etme ve içtüzüğün daha etkin bir hale getirilerek, Meclis'in daha etkin ve hızlı çalışmasını sağlayacak yeni bir içtüzüğün yapılması konusunda diğer partilerin katılımını ve desteğini bekliyoruz. Ümit ederiz ki ortak bir zeminde görüşülür, konuşur, bir mutabakat oluşur. Hiç mutabakat olmayacak ülkelerle bile mutabakat yapıyoruz da kendi ülkemizde, vatandaşımıza hizmetten başka amacı olmayan partiler neden mutabakat yapmasın? Dostluk elimizi muhalefet partilerine de uzatıyoruz. Dostluğu muhalefetle de geliştirmeyi hedefliyoruz."
ARTIK MİLLETİMİZ BOŞ LAFLAR DUYMAK İSTEMİYOR
Başbakan Yıldırım, muhalefete şu çağrıda bulundu: "Onun için buradan bir çağrım var, muhalefetimizi seçim öncesinde sahada istediğiniz kadar yapın ama seçimde sonra artık bırakın muhalefeti ülkemiz için, Türkiye için, geleceğimiz için ne yapabiliriz buna kafa yoralım. Artık milletimiz boş laflar duymak istemiyor. Anlamsız suçlamalara tahammülü yok. 'Kardeşim biz sizi seçtik, Meclis'e gönderdik. Eğer bizim için, geleceğimiz için söyleyeceğiniz bir şey varsa yol gösterin...' İktidara deyin ki 'Şöyle yapıyorsunuz bu yanlıştır böyle yapın.' Her şey yanlış olmaz ki kardeşim. Her şey yanlış olsa bu kadar yol nasıl yapılır, sağlıkta dönüşüm nasıl olur, Türkiye üçe nasıl katlanır, AK Parti başarısını ardı ardına yüzde 50'lilere nasıl çıkarır? Bu gerçeği görün lütfen. Cümle alem gördü, dünya gördü, siz halen görmemekte ısrar ediyorsunuz. Görmezseniz millet de sizi görmez. Unutmayın."
BEŞ YILDIZLI OTEL KONFORUNDA HASTANELER İNŞA ETTİK, EDİYORUZ
Sağlıkla ilgili bazı hususları paylaşan Yıldırım, "sağlığın, AK Parti iktidarının başarı öykülerinden bir tanesi" olduğunu bildirdi.
Yıldırım, sağlık alanında Türkiye'nin, AK Parti iktidarında büyük bir dönüşümü, büyük değişimi gerçekleştirdiğini vurgulayarak, "Türk modelinin artık bugün dünyada herkesin merak ettiği, öğrenmek için gayret ettiği bir modele dönüştüğüne" dikkati çekti.
"İnsanın sağlığı, insanın mutluluğu, toplumun huzuru için siyasetin adresi AK Parti'dir." diyen Yıldırım, AK Parti iktidarında devlet-vatandaş ilişkilerinin en fazla geliştiği alanlardan birinin de sağlık olduğunu belirtti.
Yıldırım, AK Parti döneminde devlet hastanelerinin milleti hastaneleri haline geldiğini belirterek, "Bizim iktidarımızda, vatandaş hastanede hizmete, doktora kavuştu. İstediği tedaviyi gördü. AK Parti iktidarından önce vatandaş hastaneye sağlam gider, hasta çıkardı. Sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı yüzde 35 düzeyindeydi ama AK Parti iktidarında sağlıktaki memnuniyet oranı yüzde 70'in üzerine çıktı. Beş yıldızlı otel konforunda hastaneler inşa ettik, ediyoruz. En son tıbbi cihazlarımızla sağlık kuruluşlarımızı donatıyoruz." diye konuştu.
ŞİMDİ SAĞLIKTA YENİ BİR DEĞİŞİMİ YAPIYORUZ
Sağlık alanında yapılan yatırımlara ilişkin bazı rakamları paylaşan Yıldırım, 2003-2015 yılları arasında 810 yeni hastane ve ek binanın yapıldığına değindi.
Yıldırım, bin 775'i ilk basamak sağlık kuruluşu olmak üzere 2 bin 585 sağlık tesisinin hizmete alınarak, vatandaşın hizmetine sunulduğunu ifade etti.
Yıldırım, "Şimdi sağlıkta yeni bir değişimi yapıyoruz. Sağlık şehirleri kuruyoruz, şehir hastaneleri kuruyoruz. Bu hastaneler, içinde hastaneler olan şehirler gibi. Oteliyle değişik branşındaki hastaneleriyle adeta bir kasabayı andırıyor." dedi.
Bu amaçla şu anda 16 büyük şehir hastanesi inşaatının çalışmalarına devam edildiğini vurgulayan Başbakan Yıldırım, toplamda 30 ili kapsayacak çalışmalar tamamlandığında, 35 bin civarında yeni yatak kapasitesi sağlanacağını bildirdi. Yıldırım, "Mersin ve Yozgat şehir hastaneleri bu yıl içinde tamamlanacak, hizmete alınacaktır. Acil sağlık hizmetleri, ambulans hizmetleri için ücret istenen, acil servislerden hastaların geri gönderildiği günler artık mevcut değil, geride kaldı." diye konuştu.
Yıldırım, dün bir arkadaşının kendisine söylediği bir bilgiyi ise şöyle aktardı: "Dün bir arkadaşımız söyledi, çok ilgimi çekti. Acil servislere bayramda vatandaşlar gidiyorlarmış. Ne için gidiyorlarmış biliyor musunuz? Tedavi olmaya değil, kız bakmaya gidiyorlarmış. Birisi söyledi şaşırdım. Yani evlendirmek için oğlunu, kızını artık gidip o kadar hastaneler şirin hale geldi ki gidip orada dostluklar kuruluyor, yuvalar kurulmak için ziyaretler yapılıyor. Demek ki acil servis sadece tedavi etmiyor, mutluluk ve yuva kurmak için de bir hizmet veriyor. İşte geldiğimiz nokta bu."
Artık özel hastaneler dahil olmak üzere, acil ve yoğun bakım gereken hastalardan ücret alınmadığını belirten Yıldırım, ayrıca hava ambulans sistemi kurduklarını bildirdi.
Yıldırım, 2008'den 2015 yılı sonuna kadar 30 bin 227 hastanın naklini hava yoluyla, uçakla helikopterle gerçekleştirdiklerini vurgulayarak, "İşte büyük Türkiye bu, boş laflarla büyük Türkiye olunmuyor; vatandaşa hizmetle, vatandaşın hayalini, özlemini gerçeğe dönüştürmekle oluyor." dedi.
2002'de 618 olan ambulans sayısını 5 bin 500'e çıkardıklarına değinen Yıldırım, halk sağlığı ve aile hekimliği uygulamasının hayata geçtiğini, bütün vatandaşların temel sağlık hizmetlerini ücretsiz alabildiğini belirtti.
Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti:"Gençliğimde babaannem hasta, gidiyoruz hastaneye, kuyrukta bekliyoruz ama bir türlü sıra gelmiyor, daha da hasta oluyor eve geliyoruz. Bunun yerine çareyi bulduk, dedik ki 'babaanne sen gitme, ben gideyim muayene olayım, senin hastalığını söyleyeyim ilaçlarını alayım, geleyim.' Okmeydanı Hastanesinde fiş alırdık, kuyruğa girerdik, öğlene doğru sıra gelirdi. Doktor konuşur ama yüzümüze bakmazdı; 'ne var, söyle, işim var...' Zaten bir şey söyleme şansın yok. Fırsat bulup anlatmaya başlarsın. Doktor, 'yav kardeşim senin de bu genç yaşta ne kadar çok hastalığın var?' der. Halbuki ailede kim hasta ise onların hastalığını da söylüyoruz ki onlara da ilaç alalım. Başka türlü muayene olma şansı yok. Zaten tomografiydi, filimdi, teknikti; bunlar hak getire. Suratına bakıyor, 'neren ağrıyor? Ağzını aç, e de, a de, b de; bitti.' Türkiye nereden nereye geldi.
Bunlar unutulur. AK Parti iktidarda iken doğan gençler, bugün 14-15 yaşına geldi, onlar bilmez ama onların büyükleri Türkiye'nin nereden nereye geldiğini, bir daha o günlere gitmenin ne anlama geldiğini 7 Haziran'da gördüler, hemen kararlarını değiştirdiler. Aman başımıza buda mı gelecek deyip, 1 Kasım'da tekrar iş başına AK Parti.... Durmak yok yola devam."
AİLE HEKİMLİĞİNE BÜYÜK YATIRIM YAPTIK
Başbakan Yıldırım, bütün vatandaşların sağlıkla ilgili kayıtlarının aile hekimliklerinde tutulduğunu ifade ederek, vatandaş ikinci kademe sağlık hizmeti alması gerektiğinde bu kayıtlara bakıldığını söyledi.
Aile hekimliğine büyük yatırım yaptıklarını ve güzel sonuçlar aldıklarını vurgulayan Yıldırım, gezici sağlık hizmetlerini şehirlerden köylere ve kırsal alana yaydıklarını belirtti. Binali Yıldırım, iktidarlarından önce, aileleriyle birlikte 37 milyon SSK işçi ve emeklisinin SSK ve dispanserlere mahkum olduğunu anımsatarak, hastaneleri tek çatı altında birleştirerek vatandaşların bütün sağlık kurumlarından hizmet almasını sağladıklarını bildirdi.
Yıldırım, "2002 yılında hasta başına hekime müracaat sadece 3, bugün 8,3. Yani hasta yılda 8 kere hekime gidebiliyor. Daha çok hasta olduğundan mı? Değil, daha önce gidemiyordu da ondan. Şimdi rahat ulaşıyor, hasta olmadan gerekli tedbirleri almak için hekime gidiyor." diye konuştu.
NİTELİKLİ YATAK ORANINI ARTIRDIK
2002 yılında yüzde 6 olan nitelikli yatak oranını yüzde 50'inin üzerine çıkardıklarına dikkati çeçken Yıldırım, Sağlık Bakanlığının personel sayısını da 256 binden 568 bine çıkardıklarını ifade etti.
Binali Yıldırım, yetersiz tedaviden dolayı hayatını kaybeden böbrek hastasının kalmadığına değinerek, "Diyaliz hastaları evlerinden alınıyor, tedavileri yapılıyor, sonra evlerine bırakılıyor. Bunun için de 5 kuruş ücret alınmıyor. Sosyal devlet, milletini düşünen devlet, milletine emreden değil hizmet eden devlet; AK Parti iktidarında meydana geldi." dedi.
İktidarları dönemlerinde başlattıkları "evde sağlık hizmeti uygulamasını" devam ettirdiklerini belirten Yıldırım, organ nakli bekleyen hastalar için Ulusal Organ Nakli Birliği oluşturduklarını anımsattı. 2002 yılında 745 olan organ naklinin, 2015 yılı sonu itibariyle 4 bin 552'ye ulaştığına işaret etti.
MOBİL ECZANE UYGULAMASI
Başbakan Yıldırım, mobil eczane uygulamasını başlattıklarını belirterek, şunları kaydetti:"Herkesin ilaçlara serbestçe ulaşımını sağladık. 2002 yılında bir antibiyotik için 63 lira ödenirken, şimdi sadece 9 lira ödeniyor. Ne kadar soymuşlar bu milleti, görüyorsunuz değil mi ey milletim. Daha da güzel olacak. Şimdi, artık yerli ve milli ilaç sanayisini geliştirecek adımları da hızlandırıyoruz. Sağlıkta, yönetişim şeklinde de bir yeniliğe gidiyoruz, basitleştireceğiz. Vatandaşın sade bir yönetimle daha etkin, daha hızlı hizmet almasının yolunu açıyoruz."
Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Varşova'da yapılan NATO Liderler Zirvesi'ne katıldığını, Türkiye'yi ve bölgeyi ilgilendiren üç önemli mesaj verdiğini anımsattı.
Bunlardan birisinin Suriye meselesi olduğunu ve Suriye meselesinin çözümsüz kalmasının, sadece Türkiye ve bölge ülkeleri için değil dünya barışı için en büyük tehdit olduğunu belirten Yıldırım, "Suriye krizi, başta DEAŞ olmak üzere terör örgütlerinin eylemi için zemin oluşturmaktadır." diye konuştu. Yıldırım, şunları söyledi:"Şimdi ana muhalefet partisi bizi DEAŞ ile ilgili soru yağmuruna tutuyor aklı sıra. Bana 'Siz şöyle yaptınız, böyle yaptınız, bunların cevabını ver' diyor. Ben tek bir cevap veriyorum: 2013'te DEAŞ ve PKK'ya karşı Meclis'te karar alınırken CHP niye 'hayır' oyu verdi, onun cevabını versin önce. Kimin DEAŞ'e müzahir olduğu, kimin PKK'ya müzahir olduğu, Meclis'te yapılan o oylamanın sonucunda belli. Onun cevabını versinler sonra bize terör örgütüyle ilgili suçlamalarda bulunsunlar. Yağma yok. Her şey kayıtlarda. Vatandaşın gerçeği bilmesi lazım. Dünyanın DEAŞ örgütünden haberi yokken, 2011 yılında, Türkiye, el Kaide'den sonra, Irak'ın işgalinden sonra dünyanın başının belası yeni bir örgütün doğduğunu bütün dünyaya duyurdu. Duyurmakla da kalmadık 2013 yılında 50 bin 153 şüpheliyi bütün dünya ülkelerine, 144 ülkeye bildirdik, bunlarla ilgili 'seyahatlerde, giriş çıkışlarda dikkat edin' diye. 3 bin 560 şüpheliyi yurt dışına geri gönderdik. Bin 560 kişiyi de mahkemelere sevk ettik. Unutmayın, Brüksel saldırısını yapanları da yakalayıp, saldırıdan bir yıl önce gönderen, 'Alın bunlar teröristtir, bunların gereğini yapın' diyen de Türkiye'dir. Onlar ne yaptılar? 'Bunlar bir şey yapmaz' deyip dışarı bıraktılar. Sonradan o saldırılarla karşı karşıya kaldılar. Bir şeyi, lafı konuşmadan önce, bir suçlamada bulunmadan önce, doğrusu nedir bakacaksınız, göreceksiniz, ona göre konuşacaksınız. Laf olsun torba dolsun diye edeceğiniz sözler, sonunda başınıza bela olur."
Yıldırım, mülteci akınının, Doğu Akdeniz ve Avrupa'da yeni güvenlik sorunlarına ve yabancı düşmanlığına yol açacağını defalarca söylediklerini vurgulayarak, "Açtı mı, açtı. Bugün Avrupa'daki ırkçı akımlar aldı başını gidiyor, yabancı düşmanlığı, İslamofobi ve aşırı yükselen ırkçılık bugün Avrupa'nın da Amerika'nın da başının belası. Siyahilerle güvenlik güçlerinin arasında yaşanan ve orantısız güç kullanılan olayları günlerdir takip ediyoruz. Her şeyde Türkiye'ye yoğunlaşacağınıza biraz da kendi içinize bakın, nerede yanlış yaptık, nasıl düzeltiriz, onun gayreti içinde olun. 'Senin teröristin kötüdür benim teröristim' iyidir anlayışı, sonunda en büyük zararı, en büyük belayı sizin başınıza açacak. Bunu artık dünyanın görme zaman gelmiştir." dedi.
ŞAM'IN GÜVENLİĞİ PARİS'İN GÜVENLİĞİDİR
NATO ülkelerinin, bölgedeki karışıklıklar ve terör olaylarının tırmanmasına karşı çok daha duyarlı haraket etme mecburiyetinde olduklarına işaret eden Yıldırım, Türkiye'nin beka mücadelesinde, terörle mücadelesinde, NATO üyesi olarak daha ciddi destek alma hakkı olduğunu söyledi. Yıldırım, "NATO, eğer bu sorumluluğunu bugün yerine getiremezse Avrupa'yı çok daha büyük sorunların beklemekte olduğunu anlaması, idrak etmesi gerekir." değerlendirmesinde bulundu.
Yıldırım, bugün göçmenlerin sayısının 60 milyonu bulduğunu, bunun, 194 ülkenin 160'ından daha büyük nüfus olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Felaketin boyutlarını bütün insanlık, bütün ülkeler artık görmelidir. Şam'ın güvenliği Paris'in, Londra'nın güvenliği İstanbul'un güvenliğidir. Halep'in güvenliği, Berlin'in, Washington'un güvenliği kadar önemlidir. Bağdat'ın güvenliği, New York'un, Roma'nın güvenliği kadar önemlidir." diye konuştu. Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:"Bağdat eğer işgal edilmeseydi, bugün günah çıkartıyorlar 'Biz bunu yanlış yaptık, deliller sahteydi, istihbarat yanlıştı' Bunun faydası var mı? O gün uyarılara niye dikkat etmediniz? O kadar insan yok olduktan sonra, bir ulus yok olduktan sonra şimdi eski İngiltere Başbakanı günah çıkarıyor. İnsanlık, Irak'ın işgal acısını yaşamasaydı, bugün DEAŞ diye bir örgüt olmayacaktı. DEAŞ kurulmuş bir devlet değil. DEAŞ otorite boşluğundan çıkmış, dini, inancı, kutsalı olmayan, çapulcuların bir araya geldiği bir yapı. İnsanlığın beş belası bir yapı. Peki DEAŞ ile mücadele edelim, güzel, ellerindeki en modern silahlara nereden geldi? DEAŞ fabrika mı kurdu Irak çöllerinde? Bir yandan silahları sizden alacak, orada masum insanları katledecek bir yandan da bu örgüte karşı mücadele yapacağız. Aynı şeyi Kuzey Irak'ta, Kuzey Suriye'de maalesef PKK'ya yapıyorlar. PYD, terör örgütü değilmiş. Neymiş efendim, DEAŞ'a karşı koalisyon güçleriyle mücadele ediyormuş. Ne zamandan beri bir terör örgütünü yok etmek için bir başka terör örgütü yardım etmeye başladı? Bu yanlış anlayıştan bu sakat görüşten dostlarımızın bir an önce vazgeçmesini bekliyoruz. Bir terör örgütünü bir başka terör örgütüyle alt edemezsiniz, etseniz de o terör örgütü bu sefer sizin başınıza bela olur. Onun için uyarılarımızın bundan sonra daha da dikkate alınmasını bekliyoruz. Öyleyse terör karşısında çifte standart artık terk edilmeli ve tutarlı bir duruş sergilenmelidir."
İSLAMOFOBİ VE IRKÇI TOPLULUKLAR, AVRUPA GÖRÜNTÜSÜNE ZARAR VERİYOR
AB'nin kendini var eden değerlerden uzaklaştığını ve adeta içe kapanmak istediğini belirten Yıldırım, yarım asırdan beri birliğin üyesi olmak yolunda çalışmalar yapan Türkiye'nin, AB'nin, gelecekte bölgenin istikrarı için devam etmesinin gerekli olduğuna inandığını dile getirdi.
"Türkiye'nin AB'nin içinde var olması demek Balkanların, Avrupa'nın ve Ortadoğu'nun barışı, huzuru, istikrarı demektir." ifadesini kullanan Yıldırım, "Avrupa sokaklarındaki İslamofobi, ırkçı topluluklar, Avrupa görüntüsüne zarar veriyor. Avrupa parlamentolarına, ırkçı saldırganlara destek veren sloganlar ve siyasetçiler yakışmıyor. Avrupa başkentlerine bu insanlık suçlarına karşı gerekli tedbirleri almayan devlet adamları da yakışmıyor. Avrupa başta olmak üzere modern dünya sürekli kendi değerlerini tekzip etmekten artık vazgeçmelidir." diye konuştu.
Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da altını çizdiği gibi NATO'nun güvenlik konseptini yeni baştan ele alması gerektiğini söyledi.
AK Parti'nin, Türkiye'nin ruhu, ortak aklı, vicdanı olduğunu belirten Yıldırım, AK Parti olarak adalet ve kalkınma yolundaki kutlu yürüyüşe ilk günkü heyecanla devam ettiklerini kaydetti.
AYŞE BEGÜM VE PORTEKİZ'E KUTLAMA
Milli jimnastikçi Ayşe Begüm Onbaşı'nın, geçen hafta Aerobik Jimnastik Dünya Şampiyonası'nda altın madalya kazanarak milletin yüzünü güldürdüğünü anımsatan Yıldırım, "Ayşe Begüm kızımızı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz. Her ne kadar Avrupa Futbol Şampiyonası'nda istediğimizi yapamadıksa da Ayşe kızımız bu başarısı, milletimizin yüzünü güldürdü." dedi.
Yıldırım, sözlerine, Avrupa Futbol Şampiyonu olan Portekiz Milli Takımı ve Portekizlileri kutlayarak son verdi.
Öte yandan Başbakan Yıldırım'ın yakasına, toplantı öncesinde, Srebrenitsa katliamının 21. yılı nedeniyle katliamın sembolü Srebrenitsa çiçeği takıldı.
Yıldırım, Bosna Hersek'ten gelen misafirlerle AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Lütfiye Selva Çam ve Türkiye-Bosna Hersek Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı, AK Parti Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile hatıra fotoğrafı da çektirdi.