Hâkim ve Cumhuriyet savcısı adayları kura töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şayet 17-25 Aralık girişiminin ardından yargıda ve emniyet teşkilatında gerekli operasyonları yapmamış, gerekli tedbirleri almamış olsaydık, 15 Temmuz’un rengi çok daha farklı olabilirdi. Milletimiz elbette bu ihanet çetesine teslim olmazdı. Ama darbenin bastırılması da bu kadar hızlı ve etkili gerçekleşmeyebilirdi” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, mesleğe kabul edilen hâkim ve Cumhuriyet savcısı adaylarının görev yerlerinin belirleneceği kura törenine katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezinde düzenlenen törende hâkim ve savcı adaylarına hitaben bir konuşma yaptı.
Kura töreni ile görev yerleri belli olacak hâkim ve savcı adaylarını kutlayıp çalışmalarında başarılar dileyerek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, adayların Türkiye’nin tarihî günler yaşadığı bir dönemde hayati bir görev üstlendiklerini belirtti.
“BU MİLLET, DAHA ÖNCE APOLET GÖRDÜĞÜ ZAMAN SELAM DURANLAR GİBİ DURMADI”
Fetullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz’dan önce 17-25 Aralık 2013’te de yargı ve emniyet teşkilatları içindeki elemanları aracılığıyla darbe teşebbüsünde bulunduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi, 17-25 Aralık’ta da, milletimizden aldığımız güçle, ülkemizin maruz kaldığı darbe girişimini başarısızlığa uğrattık” dedi.
Milletin vergileri, alın teri ve gayretleriyle alınan uçaklar, helikopterler, tanklar, toplar ve silahlarla yine milletin evlatlarına bomba yağdırılıp kurşun sıkıldığı için üzgün olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sevinçliyim; bu millet ne bu F16’lara, ne bu helikopterlere, ne bu tanklara toplara silahlara, hiçbir şeye, daha önce apolet görüldüğü zaman selam duranlar gibi durmadı, bütün yargı mensupları, bütün bu camia o akşam mesajlarını yayınlamak suretiyle ‘yaptığınız bu eylem hukuka aykırıdır, anayasaya aykırıdır, yargıya aykırıdır’ demek suretiyle anında tutuklama operasyonlarını kolluk kuvvetleriyle başlattı. İşte mesele budur, millî iradenin tecellisi budur” diye ekledi.
Bu tecellinin ayakları olarak yasama, yürütme ve yargının o gece birleştiğini dile getirerek, “İşte demokrasi budur, işte onurlu mücadele budur, işte İkinci Kurtuluş Mücadelesi budur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yargı mensuplarına hitaben, “Siz bu mücadelenin yargı ayağını haysiyetli bir şekilde orada temsil ettiniz. Onun için sizleri tebrik ediyorum, ayrıca kutluyorum” ifadelerini kullandı.
“15 TEMMUZ’UN RENGİ ÇOK DAHA FARKLI OLABİLİRDİ”
Türkiye’nin, 15 Temmuz gecesinin ardından bir kaos yaşamamasının, 17-25 Aralık darbe girişiminin önüne de geçilmesine bağlı olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şayet 17-25 Aralık girişiminin ardından yargıda ve emniyet teşkilatında gerekli operasyonları yapmamış, gerekli tedbirleri almamış olsaydık, 15 Temmuz’un rengi çok daha farklı olabilirdi. Milletimiz elbette bu ihanet çetesine teslim olmazdı. Ama darbenin bastırılması da bu kadar hızlı ve etkili gerçekleşmeyebilirdi. Hamdolsun, Rabbimin yardımı, milletimizin cesareti ve dirayeti sayesinde Türkiye, ikinci bir Kurtuluş Savaşı olarak gördüğümüz bu mücadeleden galip çıktı” diye konuştu.
17-25 Aralık’ta ihanetin kaynağı olan yargı ve emniyetin, 15 Temmuz’da, milletle birlikte darbenin önüne geçilmesinde en çok hizmeti geçen kurumlar olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Darbe girişiminin ardından devletten FETÖ terör örgütü mensuplarının temizlenmesi çalışmalarında da, en hazırlıklı yerin adalet teşkilatımız olduğunu gördük. Şu ana kadar örgütle iltisaklı 3 bin 456 hâkim-savcı ile yüksek yargı organı üyesi meslekten çıkartılmıştır. Bunların dışında, meslekten uzaklaştırılan, ancak yapılan inceleme neticesinde haklarındaki iddiaların mesnetsiz olduğu anlaşılan 198 hâkim-savcı da görevlerine iade edilmiştir. Bu vesileyle, 15 Temmuz gecesinden beri büyük bir fedakârlıkla, gece-gündüz demeden çalışan, darbe girişiminin hesabının hukuk devleti ilkesinden taviz verilmeden sorulmasını temin eden tüm savcılarımıza, hâkimlerimize, adalet teşkilatı mensuplarımıza, şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.”
“KARARLARINIZI ANAYASA, KANUN VE HUKUK SINIRLARI İÇİNDE VERMELİSİNİZ”
Hâkim ve savcı adaylarına atanacakları illerde bu kutlu mücadelede görev alacaklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinden beklentisinin, FETÖ başta olmak üzere, milletimizin adalet beklediği her hususta, hukuk çerçevesinde, sadece vicdanlarının sesini dinleyerek karar vermeleri olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hâkim ve savcı adaylarına, hâkimlerin görevlerinde bağımsız olduklarının, Anayasaya, kanuna ve bunlara uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm vereceklerinin belirtildiği Anayasanın 138. maddesini hatırlattı ve “Şahsi inancınız, ideolojiniz, bağlılığınız ne olursa olsun, kararlarınızı anayasa, kanun ve hukuk sınırları içinde vicdani kanaatinize göre vermeniz gerekiyor” şeklinde konuştu.
“İRADEMİZİ HAKKA TESLİM ETMEK ZORUNDAYIZ”
“Vicdanın yerine FETÖ üyelerinin yaptığı gibi bir örgütü, bir şarlatanı ikame ederseniz oradan adalet çıkmaz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları ekledi: “Biz irademizi hakka teslim etmek zorundayız, irademizi kalkıp da birilerine ipotek olarak verirsek yanarız, böyle bir şey olamaz. Onun aklı varsa, onun iradesi varsa, onun ilmi varsa, siz bu alanlarda bileceksiniz Allah’ın bana verdiği akıl var, bana verdiği irade var ve tahsil ettiğim benim bu alanda ilmim var, öyleyse ben kendi irademle burada hükmedeceğim, kararımı vereceğim. Yok ‘şöyle durun bakalım, bir yer var, oraya soralım da kararımızı ondan sonra verelim’; böyle adalet olmaz. Onun için binlerce insan, on binlerce insan bu ülkede yandı ve bu insanlar ne yazık ki 5 yıl, 10 yıl, 15 yıl hapishanelerde çürüyen vatandaşlarımız var, bunlar oldu. Şimdi bunların düzeltilme fırsatını yakaladık, işte bunu iyi değerlendirmemiz lazım.”
“241 ŞEHİDİN HESABINI KİM VERECEK?”
FETÖ ile mücadelede yürütülen operasyonlara ilişkin, bazı çevreler tarafından dile getirilen mağduriyet açıklamalarına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yargının, kolluk kuvvetleriyle birlikte samimi davrandığı sürece mağduriyetin olmayacağını söyledi ve şöyle devam etti: “Samimi davranmıyorsa ilgili mercilere müracaatla nasıl hakları iade ediliyorsa, onların da hakları kendilerine iade edilir. Burada bazı yanlışlar, hatalar olmuyor değil, o da olabilir, doğrudur. Fakat unutmayın ki, benim 241 şehidimin hesabını kim verecek? Benim 2 bin 194 tane gazimin hesabını kim verecek? Onların aileleri mağdur değil mi, onlar mazlum değil mi? Benim şurada Özel Harekât’ta aslan gibi 56 tane yavrumun şahadetinin hesabını kim verecek? Sadece şu külliyenin etrafında 29 tane şehidimin hesabını kim verecek, 36 tane gazimin hesabını kim verecek? Kazan’da, 15 Temmuz Şehitler Boğaz Köprüsünde şehit olan 39 şehidimin hesabını kim verecek? Hâlâ bakıyoruz birileri bir şeyler söylüyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ ile mücadelede açığa alınmalar ve görevden ihraçlarla ilgili kendisine ülke dışından “Bu kadar ismi nasıl, nereden biliyorsunuz? Nasıl olur da bunları hemen anında toparladınız, apar topar bunları içeri aldınız?” şeklinde sorular yöneltildiğini aktardı ve şu değerlendirmelerde bulundu: “Biz devletiz; burası Çatladıkapı muhtarlığı değil ki, devletiz. Nerede kim var, ne yapıyor, bunların hepsini eğer bir devlet bilmiyorsa, onun istihbaratı bunları bilmiyorsa, kusura bakmasınlar. Sen kalkacaksın ta Amerika’dan senin savcıların FETÖ vasıtasıyla Türkiye’ye getirilip burada yedirilecek, içerilecek, giydirilecek, ondan sonra Amerika’ya tekrar dönecek, ondan sonra da bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını içeri girerken pat tutuklayıp alacaksın. 6 aydır orada hapiste tutacaksın, yargılamayacaksın. Seninki tarafsızlık olacak, bağımsızlık olacak. Eee?.. O kişiye karşı ‘onu niye hesaba çekmiyorsunuz’ diye sorduğumuzda, o zaman da diyeceksin ki, ‘böyle böyle burada bağımsız yargı var, tarafsız yargı var.’ Kusura bakma, bizde senden daha çok tarafsız ve bağımsız yargı var. Adı Amerika olduğu zaman bağımsız, tarafsız, adı Türkiye olduğu zaman bağımlı, taraflı; yok böyle bir şey.”
FETÖ ELEBAŞININ ABD’DEN İADE TALEBİ
“Gücümüzü bileceğiz, kendimizi bileceğiz. Eğer gücümüzü, kendimizi bilmezsek, kendimize inanmazsak, gücümüze inanmazsak, kimse bu ülkeyi takdir etmez. Onun için hep beraber çok daha kararlı bir şekilde geleceğe yürüyeceğiz” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ elebaşının ABD’den iadesi talebi ile ilgili olarak 85 koli dosya gittiğini, belgelerin hâle gönderilmeye devam ettiğini hatırlattı ve “Bizden teröristleri istedikleri zaman kendilerine veriyoruz, ama onlar bakın böyle bir teröristi bize vermiyorlar. Niye vermiyorsun? Neymiş, yargı varmış, mahkeme kararı olmadan veremezlermiş. Olabilir, peki, gün ola harman ola. Aynı şey burada da olabilir, bir şeyler istediğiniz zaman, ha bu defa da biz sizlere havale edeceğiz, siz karar vermedikçe biz de vermeyeceğiz; bundan sonra böyle. Hem stratejik müttefik olacağız, hem de farklı şeyler konuşulacak, olmaz böyle bir şey. Eğer bu ülke, ülkendeki bir kişiyi terörist ilan etmişse vereceksin, vermiyorsan burada bir su kaçağı var demektir” şeklinde konuştu. Türkiye ile ABD arasında karşılıklı suçluların iadesi anlaşması olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin yapması gerekeni yapmadığını bunun da siyasi açıdan ciddi bir sıkıntı olduğunu kaydetti.
Birilerinin veya bir grubun çıkarı, menfaati için karar veren yargı mensubunun, bu milletin ve bu devletin hâkimi, savcısı olmaktan çıkmış olacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulumuzun (HSYK) verdiği kararlar bunun ifadesidir, onları artık buradan çıkmış gördükleri için bu kararlar verilmiştir. Bu şekilde davranın hâkim, savcılar adalet dağıtmaz, tam tersine birer zulüm kaynağı hâline dönüşür. Zalimin sonu da hem bu dünyada, hem öteki dünyada hüsrandır” dedi.
“HSYK ÜYELERİNİN SEÇİM USULÜNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI ŞART”
Meslekten ihraçlar yoluyla adalet teşkilatının terör örgütüne destek verenlerden büyük ölçüde temizlendiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sistemdeki açıklar devam ettiği sürece yarın başka örgütlerin benzer girişimlerde bulunmalarının önüne geçilemeyeceğini söyledi. Bunun için öncelikle HSYK üyelerinin seçim usulünde değişiklik yapılmasının şart olduğunu dillendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hiçbir hâkim ve savcımızın HSYK üyelerinin kendi oylarıyla belirlenmesinden memnun olmadığını çok iyi biliyorum. Demokratik gibi görünen mevcut seçim usulü hâkim ve savcılarımız arasında gruplaşmalara, hatta husumetlere kadar varan ayrışma kaynağı hâline gelmiştir. Artık bu yöntemde ısrar etmenin anlamı kalmamıştır. Mecliste grubu bulunan siyasi partilerimizden HSYK üyelerinin seçim yönteminin değiştirilmesi için gereken uzlaşmayı göstermelerini özellikle bekliyorum. Ülkemiz için hayati öneme sahip bu konuda hiçbir siyasi partinin kendi görüşünü dayatarak uzlaşma yolunu tıkama hakkı yoktur. Cumhurbaşkanı olarak bu konuda tüm partilerimizi sorumlu davranmaya davet ediyorum” değerlendirmesinde bulundu.
“AMERİKA, SURİYE’NİN KUZEYİNDE PYD VE YPG’YE DESTEK VERİYOR”
Dünyanın ve bölgenin yeni bir dönemin eşiğinde olduğu şu günlerde Türkiye’nin atacağı adımların geleceği için hayati öneme sahip olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ meselesinin, sadece bir şarlatanın hezeyanlarının arkasından gidenler konusu olmanın ötesinde bir konu olduğunun altını çizdi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “FETÖ, ülkemizdeki ve tüm dünyadaki imkânlarıyla işte bu süreci Türkiye aleyhine şekillendirme amacıyla kullanılan bir araç hâline gelmiştir. Ne yaptılar? Bölücü terör örgütünün başını teslim ettiler, onun yerine bir başka terör örgütünün başını aldılar; oyun çok sinsi, bunlara çok dikkat etmemiz lazım. Eğer bu vermeme süreci uzarsa, devam ederse, seslendireceğimiz çok hassas şeyler de olacaktır. İşte PKK, aynı senaryoda gönüllü olarak rol almıştır. Bunları seçimlerde hep yaşadık, gördük. PYD, YPG’ye verilen desteğin sebebi de aynıdır. Şu anda düşünebiliyor musunuz, Amerika, Suriye’nin kuzeyinde PYD’ye, YPG’ye destek veriyor, silah veriyor. Bunları bizzat Sayın Başkanın kendisine söylediğim için buradan da söylüyorum. ‘Yanlış yapıyorsunuz, Kobani’ye silah indirmeyin’ dediğimde, maalesef 3 saat sonra Kobani’ye silah indirildi üç uçak dolusu. Bunların yarısı PYD’ye gitti, yarısı DEAŞ’a gitti. Hani siz DEAŞ’la mücadele ediyordunuz? Eğer DEAŞ’la mücadele ediyorsanız bu silahların yarısı niçin onlara geldi de, yarısı öbür tarafa gitti? Herhâlde derdimin ne olduğunu anlıyorsunuz değil mi? Sıkıntı burada.”
“SURİYE’NİN KUZEYİNDE BİR TERÖR KORİDORU OLUŞMASINA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”
Suriye’de üye sayısı 10 bin civarında olan DEAŞ terör örgütü ile mücadele eden koalisyon güçlerinin 63 ülkeden oluştuğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, PYD ve YPG terör örgütlerinin mücadelede devreye sokulmak istenmesi ile bir anlamda “Koalisyon güçleri olarak biz 10 bin DEAŞ’lıyı halledemiyoruz, bunun için PYD’ye, YPG’ye diyoruz ki; gel, siz de terörist olsanız da bize yardımcı olun, şu DEAŞ’ı temizleyelim” dendiğini vurguladı ve “Teröristin iyisi, kötüsü olur mu? Onlar da terörist. Yani bir terör grubunu yok etmek için bir başka terör grubuyla hareket ediyorsunuz. Kusura bakmayın, biz güneyimizde, Suriye’nin kuzeyinde bir terör koridoru oluşturmaya Türkiye olarak müsaade etmeyeceğiz” açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD seçimlerinin başkan adaylarından Hillary Clinton’un PYD ve YPG terör örgütlerini Suriye’de destekleyeceklerine yönelik açıklamasına da değinerek, açıklamayı talihsiz bulduğunu ifade etti ve “Bence siyasette böyle bir açıklamayı yapmanın tanımı çok farklıdır. Doğrusu ben bunu bir siyasi acemilik olarak görüyorum, bunun yapılmaması gerekirdi. Çünkü bölgenin hassasiyetleri farklı, bu hassasiyetlerin olduğu bir dönemde böyle bir adım atılamaz, çok yanlış bir adım. Bu verdiğiniz silahlarla siz 600 bin insanın ölümüne neden olduğunuzun farkında değil misiniz?” yorumunu yaptı.
Türkiye’nin, Suriye ve Irak merkezli olarak oynanan bu oyunu bozmak için ne zaman bir hamle yapsa, karşısına bir başka terör örgütünün çıktığına işaret ederek, “Suriye’de güya birbirleriyle savaşan terör örgütleri ülkemizde vardiya hâlinde eylem yapıyor, PKK’nın bıraktığı yerden DEAŞ devralıyor, onun bıraktığı yerden FETÖ devam ediyor, sonra yeniden PKK sahne alıyor.” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hepsinin aynı gaye ile bu savaşı sürdürdüğünü, akıl ve mantık zaviyesinden bakıldığında bu eylemlerin hiçbirinin geçerli sebebinin bulunmadığını dile getirdi ve şöyle dedi: “Terör örgütlerini tarihlerinin en büyük insan gücü kayıplarını verdirme pahasına ülkemizin üzerine salanlar bizi bu kritik sürecin dışında tutmayı amaçlanıyorlar. Ama farkına varamadıkları bir husus var; o da, Türkiye’nin eski Türkiye olmadığı gerçeğidir.”
“TERÖR ÖRGÜTLERİYLE İŞ TUTMAK, ATEŞLE OYNAMAK GİBİDİR”
Konuşmasında Musul ile ilgili yaşanan güncel gelişmelere de yer veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Musul konusunda Türkiye’ye terbiye dışı saldırılmasının sebebi, bölgede kurulan denklemi bozuyor olmamızdır. Suriye’de Cerablus harekâtıyla DEAŞ balonuna ilk iğneyi batırarak bunun birinci adımını attık. Musul’da bölgeyi kana ve ateşe boğmak için kurulan mezhep çatışması balonunu da aynı şekilde söndürmekte kararlıyız” sözlerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: “Suriye ve Irak’taki kardeşlerimizi bu küresel senaryonun çarkları arasında ezilmekten, kendimizi de benzer bir akıbette uğrama tehdidinden kurtarmak için tüm imkânlarımızı kullanacağız. Bu mesele bazı ülkeler için stratejik bir hamleden, karlı bir oyundan ibaret olabilir, bizim için Suriye ve Irak kaynaklı terör tehdidi hayati bir öneme sahiptir. Bir tarafta kar-zarar hesabı, diğer tarafta hayat-memat meselesi vardır, bunu iyi görmemiz lazım. Türkiye’nin bölgeyle ilişkisini kendi çıkar hesaplarıyla karıştıranlara mesajım şudur: Terör örgütleriyle iş tutmak, ateşle oynamak gibidir. Bu ateş bizi teğet geçer, ama korkarım ki onunla oynayanları cayır cayır yakar, bunun bilinmesi lazım. Türk milleti bin yıldır yaşadığı bu zor coğrafyada mücadele etmeye, canı pahasına vatanını korumaya talimlidir. Biraz geriye gidersek Kurtuluş Savaşımızı, Çanakkale’yi görürüz. En son 15 Temmuz’da istiklalimiz, istikbalimiz, demokrasimiz, kutsallarımız için neler yapabileceğimizi tüm dünyaya gösterdik. Varsa aynı bedelleri göze alanlar buyursunlar, hodri meydan diyoruz. Biz devlet ve millet olarak bekamızı tehdit eden bu oyunu ne pahasına olursa olsun bozmakta kararlıyız. Geçtiğimiz bu kritik dönemde bize gösterilen hiçbir dostluğu olduğu gibi, hiçbir husumeti de kusura bakmasınlar unutmayacağız. Türkiye’yle ortak bir gelecek kurmak isteyen herkese dost elimiz sonuna kadar açıktır.”
“BU ALİCENAP MİLLET, HER ŞEYİN EN İYİSİNİ, GÜZELİNİ, KALİTELİSİNİ HAK EDİYOR”
Hâkim ve savcı adaylarına, 81 ili ve 79 milyon vatandaşıyla bu ülkeyi çok sevmeleri tavsiyesinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk milletinin, kendisine hizmet eden herkesi, özellikle de adalet teşkilatı mensuplarını adeta başının üstünde taşıdığını söyledi. 81 ilin hepsini tek tek birkaç kez gezip dolaştığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gördüm ki, bu alicenap millet her şeyin en iyisini, en güzelini, en kalitelisini hak ediyor. Bu millet büyük bir millet, bu millet gerçekten aziz bir millet, her türlü hizmete layık bir millet. İşte o gece tankların altına kendini atarken bu millet bunu gösterdi. Biz bu millete bu hizmeti vermeyeceğiz de kime vereceğiz? Bu millet o gece şahadete yürüdü. Bu millet o gece geleceğini teminat altına almak için yürüdü ve 29 gece demokrasi nöbetleri tuttu. Sabahlara kadar hiçbir şey beklemeksizin, ne rütbe beklediler, ne makam beklediler, ne para beklediler, ne pul beklediler. Sadece, evet, ikinci kurtuluş mücadelesini başarıyla sonuçlandırmayı beklediler. Sizlerin de kendi alanınızda milletimize en iyi hizmeti vereceğinize ben yürekten inanıyorum” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının ardından, dönem birincilerine plaket verdi. Kura törenine katılan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve HSYK Başkan Vekili Mehmet Yılmaz ile butona basarak kura çekimini başlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, atamaları belli olan adaylara hayırlı olsun dileklerini iletti.