2015 YILI TÜBİTAK ÖDÜLLERİ
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen 2015 Yılı TÜBİTAK Ödülleri’nin tevdi töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ebedi dostlukların ve ebedi düşmanlıkların olmadığı, dengelerin sürekli değiştiği bir dünyada, milletimiz ve umutlarını bize bağlamış tüm kardeşlerimiz için her alanda kendi kendimize yeterli olmak durumundayız. Bunun yolu da araştırmadan, geliştirmeden ve inovasyondan geçiyor” dedi.
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde düzenlenen, 4 bilim, 13 teşvik ödülü ile 1 özel ödülün 18 bilim insanına takdim edildiği törende, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
TÜBİTAK Ödüllerine hak kazananlarını tebrik ederek ve başarılarının devamını dileyerek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödüllerin sahiplerini belirleyen TÜBİTAK Bilim Kurulu üyelerini de gösterdikleri hassasiyet ve hakkaniyet için tebrik etti.
“KISA SÜREDE ÇOK ÖNEMLİ GELİŞMELERE HEP BİRLİKTE ŞAHİT OLACAĞIZ”
TÜBİTAK’ın 1966 yılından bugüne kadar 160 bilim ödülü, 87 hizmet ödülü, 470 teşvik ödülü, 15 özel ödül vererek, 732 bilim insanını maddi ve manevi olarak desteklediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Marifet, iltifata tabidir, aksi olursa zayidir. TÜBİTAK ödülleri, işte tam da bu sözün ifade ettiği anlam bakımından önemlidir” dedi.
Türkiye’nin her alanda, sayıyla, skorla, nicelikle birlikte; kaliteyi, içeriği önceleyen bir düzeye geldiğine işaret eden ve eğitim alanından buna örnekler veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu durumun diğer alanlar için de geçerli olduğunu ekleyerek, “İnşallah, kısa sürede bu doğrultuda da çok önemli gelişmelere hep birlikte şahit olacağız” diye konuştu.
“MUALLİM VE TALEBE KAVRAMLARININ DERİNLİĞİNİ, EĞİTİM SİSTEMİMİZE HÂKİM KILMAK MECBURİYETİNDEYİZ”
‘İlim tedris eden, eğitim ve öğretimi birlikte yürüten’ anlamına gelen ‘muallim’e ve ‘eğitimi ve öğretimi birlikte alan kişi, talip’ anlamına gelen talebe kavramına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Biz öğretmenliği ders anlatma ve not verme, öğrenciliği de sınava girme ve not alma düzeyine indirerek, tarihi bir yanlışın içine girdik. Bir an önce muallim ve talebe kavramlarının derinliğini, eğitim sistemimize hâkim kılmak mecburiyetindeyiz. Aynı şekilde âlim de adeta sırtımızı döndüğümüz kavramlarımız arasında. Ezeli ve ebedi hakikatin peşinde olmayı ifade eden alimlik ile sadece “ân”ın bilgisine sahip olmayı işaret eden bilgi sahibi olma arasındaki farkı doğru değerlendirmeliyiz. Bilim tarihinin en büyük isimlerini yetiştirmiş bir medeniyetin temsilcileri olarak, böyle bir daralmayı asla kabul edemeyiz.”
Prof. Dr. Aziz Sancar’ın Nobel Kimya Ödülü’ne layık görülmesini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki bizim her yıl bu şekilde dünya çapında ödül alan, ödüle aday gösterilen daha çok bilim adamımızın olması gerekiyor. Bize yakışan, olması gereken budur” şeklinde konuştu.
“İNANMAK, ÇALIŞMAK VE İSTİKRARLI OLMAK BAŞARIYA GİDEN YOLUN EN ÖNEMLİ BASAMAKLARIDIR”
İnanmanın, çalışmanın ve istikrarlı olmanın başarıya giden yolun en önemli basamakları olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de önceki yıllarda istikrar noktasında sıkıntı olduğunu; ancak geçen 13 yılda kat edilen mesafenin bu konuda da önemli bir birikim ortaya çıkardığını belirtti.
“Bundan sonra, her alanda olduğu gibi bilimsel çalışmalarda da çıtayı yükseltmemiz, hedeflerimizi büyütmemiz gerekiyor” diyen ve bu konuda en büyük görevin bilim dünyasının temsilcilerine düştüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödül alan bilim adamlarına hitaben, “Ben sizlere inanıyorum, güveniyorum. Devletimiz olarak da üzerimize ne düşüyorsa bunu yerine getirmeye hazır olduğumuzu özellikle ifade etmek istiyorum. Başbakanlık dönemimde olduğu gibi, Cumhurbaşkanlığım süresince de sizlere her türlü desteği vereceğimi ifade etmek istiyorum” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin 2023 hedeflerini ilk ilan ettiklerinde bazı kimselerin bu hedeflere inanmayıp hatta istihza ile yaklaştığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdi bu hedeflere doğru ilerlendiğine ilişkin istatistikler eşliğinde örnekler verdi.
“TÜRKİYE’NİN TARİHÎ VE COĞRAFİ OLARAK ZAYIF OLMA ŞANSI YOKTUR”
“Yaşadığımız güncel olaylar, bizim eğitim, bilim, teknoloji çalışmalarımızın, bu alanlardaki hedeflerimizin, ısrarımızın ne kadar isabetli olduğunu ortaya koymaktadır” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları ekledi: “Ebedi dostlukların ve ebedi düşmanlıkların olmadığı, dengelerin sürekli değiştiği bir dünyada, milletimiz ve umutlarını bize bağlamış tüm kardeşlerimiz için her alanda kendi kendimize yeterli olmak durumundayız. Bunun yolu da araştırmadan, geliştirmeden, inovasyondan geçiyor.”
“Güçlü bir ekonomiye, güçlü bir devlet yapısına, güçlü bir toplum yapısına sahip değilseniz, bu sorunların her biri sizi, rüzgârın önündeki bir yaprak gibi savurur, hiç beklemediğiniz, istemediğiniz yerlere sürükler” değerlendirmesinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin tarihi ve coğrafi olarak zayıf olma şansı olmadığını, güçlü olmaya mecbur olduğumuzu vurguladı ve ekledi: “Her zaman ifade ediyorum; eğer güçlü olmazsak, güçlü bir duruş sergileyemezsek bizi bu coğrafyada bir gün bile barındırmazlar.”
“ÇOK ÇALIŞMAMIZ GEREKİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ifadesinin “üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla çevrili bir ülke” ezberinin bir tekrarı olmadığını aktardı ve “Bilakis, millet olarak, tarihin ve coğrafyanın üzerimize yüklediği bu sorumluluktan, bu kaderden kaçma imkânımızın olmadığını ifade ediyorum. Onun için çalışacağız. Çok çalışacağız ve başaracağız” diye konuştu.
Herkesin üzerinde bir sorumluluk olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, herkesin yaptığı işe bu anlayışla yaklaşıp bu bilinç ve aşkla hareket etmek durumunda olduğunu da sözlerine ekledi. Konuşmasının sonunda TÜBİTAK ödüllerini alan bilim adamlarını tekrar tebrik edip başarılarının devamını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilim adamlarına bu çalışmalarını sürdürürken katkı veren eşleri ve çocuklarına de teşekkür etti.